İdam çıkarılsın ve bütün katırlar idam edilsin

Niçin? Katırın ne suçu var?

Gençtim. Babam uzak bir bahçemize bir fındık evi yaptırdı. Fındık evinin arkasını da pirketten örmek istedi. Fakat bir durum vardı: Yapılan evin yanından araba geçmiyordu. Nasıl olacaktı bu iş?

Komşunun araba yolu ile bağlantılı bir teleferiği vardı. O teleferikle pirketi komşunun evi yanına çekecek ve rahmetli Hacı Dedemin katırıyla da taşıyacaktım. Hacı Dedemin bir deli katırı vardı.

Ben pirketleri katıra yüklerken komşunun o tarihlerde küçük olan çocukları da yanımda oynaşıyorlardı. Onlardan Safa, eline aldığı bir çubukla katırın edep yerlerine dokundu. Katırın bir ara dönüp, Safa’ya baktığını hatırlıyorum. Sonra da arka ayağını kaldırıp çok hafifçe Safa’yı yani çocuğu uyardı. Çok hafif bir şekilde vurdu.

Yani demek istedi ki; ben bu hareketinden hoşlanmıyorum ama ne çare ki çocuksun. Seni bir çocuğu nasıl uyarmak gerekiyorsa öyle uyarıyorum.

Evet, hikaye bu kadar. Bir katır bile bir çocuğa kıyamadı. Onu adeta okşadı. Anne şefkati gösterdi.

Günlerdir Diyarbakır’daki bir çocuk cinayeti ile muzdaribiz. İzlesek yüreğimiz acıyor. İzlemesek merak ediyoruz.

İnsan nasıl böyle canavarlaşır. Daha ağzı süt kokan, Cennetin kokusu üzerinde, masum ve okul çağında bir çocuğa nasıl kıyabilir? Eğer bu insanlıksa bütün katırları idam edelim. Çünkü çocuklara bile çocuk muamelesi yapıyorlar. İnsanları öldürecek halimiz yok ya. Onları Çağdaş Hukuk. Laik Hukuk nasıl olsa koruyor. Evlerine bir de Atatürk resmi asarlar. Değme keyfine.  

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye kılıç çeken egzoz boruları gibi destekçileri de var. Kim onlara bir şey diyebilir?

İşte şimdi biraz tarihin yorganını kaldırma zamanı geldi. Bir adam, 13 yaşındaki bir kıza saldırdı. Merdivenin sahanlığında kızı yakaladı. Kıza zorla tecavüz edecekken Salih Bozok revolverini adama doğrulttu ve kızı kurtardı. 

Bir başka genç faili meçhul cinayete gitti. Ama ne yazık ki o yıllarda televizyon yoktu. Bu olaylar dakikası dakikasına izlenemedi, yorumlanamadı.

Yok abi, katırlardan alalım intikamımızı. Çünkü insanları idam etme yasası çok zor çıkar. Yerine ne getireceksin? ABD’de olduğu gibi elektrikli sandalyede öldürmek mi? Şeriat mı?

İşin şaka yönü bir tarafa; Allah’ın kanunu ne kadar adil, biliyor musunuz? Masum bir çocuğu veya adamı öldüreni idam ediyorsunuz. Sadece kasten öldüreni ve öldürme aletiyle öldüreni… Yine de fark var. Masum çocuğu öldüreni  ölüm paklar ancak büyük adamsa öldürülen, öldürülenin varisleri karar veriyor.

Onlar öldürülsün derse öldürülüyor, serbest kalsın derlerse serbest kalıyor.

Böylece kan davalarının  kökü de kazınmış oluyor.

Şimdi böyle bir hukuku getiremezsiniz. Çünkü devlet laik. Musallan kadar konuşabilirsin ancak. Çünkü laik devlet Allah’a: “Sen bu işten anlamazsın. Bu işlerden ancak kanunları yapanlar anlar” demek istiyor. Öyle olunca da yeryüzünde, hiçbir konuda tam adalet sağlanamıyor.

Şimdi, Narin Güran cinayeti tam aydınlandığında, hangi  cezayı verirseniz verin, hangi hapiste yatırırsanız yatırın; yürekler soğur mu? Vicdanlar tatmin olur mu? İdam gelmeli idaaaaaaaaaaaaaaam.

Eğer suçluya da dokunamıyorsanız, hapishanede onu gangsterleştirecekseniz, devlet olsanız ne yazar? Hukukçu olsanız ne yazar?

Şeriatın katl emrine karşı çıkanlar sanıyorlar ki; her cinayet işleyen mutlaka öldürülecek. Yahu, Rahman ve Rahim olan Allah, kulunu topraktan yaratan Allah senin kadar merhametli değil mi? Bak işte insanın ne kadar merhametli olduğunu gör.

BİR ÖNCEKİ YAZIMA DAİR

Bir kısım okuyucu veya sosyal medyadan kimseler bana şu soruyu yöneltmişler: “Ucuza fındık toplatıldığını veya toplatmak istenildiğini, on sene evvel Giresunlu işçilerin nasıl olup da o fındığı topladığını, mültecilerin ucuza topladıkları için tercih edildiklerini v.s.”

Bunlar boş laflar. Otuz senedir Adıyaman, Diyarbakır, Gürcistan gibi yerlerden, son yıllarda da Afgan, Iraklı, Sudanlı, Moritanyalı, Brundili, Senegalli, Çadlı öğrenci veya mültecilerden istifade ediliyor. Piyasa ne ise o. Devlet  800 TL yevmiye açıkladı, onun üstünde 1350 TL’den yevmiye verildi. 

Eskiden nüfus artış hızı yüksekti. Bizde düşükse de Güneydoğuda yüksekti.  Emekliler bu kadar çok değildi. Kadınlar çalışmıyordu. Şimdi evlere temizliğe veya bakıcılığa gitmeyen yok gibi. 

Şu anda  sadece Adıyaman’ın Sincik ilçesinde dört tane tekstil atölyesi var ve tüm kızlar orada çalışıyor. Erkekler de ya emekli ya da bir işte…

Çalıştırdığımız işçiler içinde Adıyaman’ın Sincik ilçesinden gelen işçiler kadar vefalı ve insancıl işçi göremedik. Diyarbakır’dan getirdiğim işçilerin patronu, 9 yaşındaki kızı bahçeye sürmek istedi. İtiraz ettim. Dinlemiyor. Fındığın ortasında mahkemeyle mi uğraşacaksın? Peki razı olduk bahçeye götürmeye bu sefer de tutturdu 50 yaşındaki adamla 9 yaşındaki kızın ücreti aynı olacak. 

Yahu bu kadar cahil, angut, kaba bir işçi görülmemiştir.

Bu, Narin Güran cinayeti dolayısıyla olayı hatırladım. Böyle bir adamın merhametinden ne olur?

Eğer başka illerden veya ülkelerden işçi gelmez de sadece Giresunluya kalırsa, fındığın yarıdan fazlası bahçede kalır. İşçi bulan da tüm kazancını işçiye yevmiye olarak verir. Vesselam.