Emeklinin maaşı, hükümetin telaşı
Emekli maaşlarına Temmuz zammı tartışmaları devam ederken, bu konuda henüz son karar verilmemişken meseleye şöyle bir göz atmaya bakalım: Emekli maaşları dolaşan rivayetlere göre en fazla %30 artacak gibi duruyor. Bu 10.500 alan bir emeklide 3000 tl bir artışa tekabül ediyor. Fakat hesaplamalar kök maaş üzerinden olursa daha az bir miktar.
Bu durum memurla emekli arasındaki açığın büyümesi demek. Hiç hayra alamet değil.
Ama devlet ne yapsın ki 16.000.000 emekliden söz ediliyor. Bu kadar emeklinin olduğu bir ülkede bunu dönüştürebilmek, emekli sandığı mensuplarıyla aynı sağlık haklarına tabi kılmak her baba yiğidin hakkı değil. Kaldı ki Türki’ye, sağlık hakları yönünden Avrupa’nın daha ilerisinde. 90.000.000 insana bakıyor. Aslında 140.000.000 insan yaşıyor bu ülkede turistlerle. Bu kadar bir yekün nüfusu dönüştürmek her baba yiğidin harcı değil.
Gene de eğer emekliye daha fazla zam yepma imkanı varsa yapılmalı.
Emekliye zam yapmaktan çok memurla emekli arasındaki açık kapatılmalı.
Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan her konuda bir devrim yaptı. Başkaları gibi acıtarak değil, millet menfaatine devrimler yaptı. Başkaları gibi beddua ettirerek değil vesayetleri kaldırarak devrimler yaptı. Gerçek bir devrimcidir o.
Emekliler arasındaki farklılığı da emekliler lehine düzene koyarsa Recep Tayyip Erdoğan koyar. Başkası bu işe el atamaz. Çünkü cesaret edemez.
Tekrar söylüyorum. Gerçeği söylemek ne zamandan beri suç? Bu ahval ile hükumetin eli zayıflamış gözüküyor. Bu durumla milletin emekliler kısmı küskün.
Recep Tayyip Erdoğan’ın bunu açıklaması gerekiyor. Neden emeklilerin gönlünü alamadığını açıklaması gerekiyor. Neden gıda pahalılığının önüne geçemediklerini açıklaması gerekiyor. Neden dolar artmadığı halde mal ve emtia fiyatlarının arttığını açıklaması gerekiyor. Neden ürettiği sebzeyi, meyveyi ton ton oraya buraya dökenlere mani olunamadığını, yaptırım uygulanamadığını açıklaması gerekiyor.
İnsanlar oradan buradan duyup yanlış ve eksik hatta haksız yorum yapıyorlar. Bunu devletin başının açıklaması gerekiyor. Yoksa gelecek seçim maalesef…
MİLLİ EĞİTİM BAKANINI
DİNLERKEN
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Erzurum’da bir konuşma yapıyor. Konuşmasında Sözcü Gazetesinde çıkan bir haber üzerine kendini savunuyor. Anladığıma göre Cumhuriyetin ilanından sonra bazı Batılı Devletler Türkiye’de yabancı okul açmışlar. Fransa da açmış. Fakat Fransa daha sonra iki okul daha açmış ve gerekçe olarak burada Fransız öğrencilerin okuyacağını söylemiş. Fakat zaman içinde durum hiç öyle olmamış… Bu okulun % 94 öğrencisi Türk çocuklarından oluşuyor olmuş. Bu okulun mezunları mevzuat gereği daha sonra dışardan denklik sınavlarına giriyormuş. Türk Milli Eğitim Bakanı defalarca bu yanlışlığın düzeltilmesi için Fransız tarafını davet ettiyse hep bir mazeretle karşılaşmışlar. Bir türlü Fransız tarafı gelmiyormuş. Yani bir önceki yazımda konu edindiğim gibi İsrail muhibbi yetiştirmeye devam.
Bir şey Türkiye’nin aleyhine olsun da nasıl olursa olsun.
Bu Fransız yetkililer ne küstah böyle! İzin almadan okul açıyorlar. Müstemleke gördükleri Türk Hükümetleri zamanında al gülüm- ver gülüm işi idare ediyorlar. Azıcık dişli, Türkiye’nin hak ve menfaatlerini savunan biri geldi mi de dikiş atıyorlar.
Bunlar ne sanıyorlar? Türkiye, Afrika’daki sömürge ülkelerinden biri mi?
Bu bile Avrupa’nın ne kadar emperyalist, Batıcıların da ne kadar çapsız ve milli menfaatlerden uzak olduğunu gösteriyor.
Sadece bu okullar değil bütün Papaz eğitimli yabancı okullar kapatılmalıdır. Millete bunları seçim meydanlarında açıklayın. Kimse bu okulları kapatacağım diyenden oyunu esirgemez. Yoksa nerede kaldı bizim bağımsızlığımız?
Emekli sadece maaşını düşünüyor. Memur alacağı parayı düşünüyor. Bağımsız bir ülke sadece para değil. Adam gözünün içine baka baka çocuğunu alıp, yetiştirip senin değerlerine sövdürüyor. Bunun önemini anlamamak için illa laik mi olmak gerekir?
Vesselam.