Bir şey daha var!
Son seçimi Ak Partinin neden kaybettiği az çok belli oldu. Gözü gören için sabah ışıdı: Emekli maaşı. CHP’ye oy vermediler MHP’ye verdiler veya sandık başına gitmediler. Yine aynı durum tekrarlanacak. Eğer Ak Parti arayı kapatırsa bunun için şimdi zam yapması lazım. Bunu geciktirirse faydası olmayacak. Yaklaşmakta olan seçimin kaybedilmesinden korktu da bunun için yaptı denilecek.
Popülist politikacılıkla suçlanacak.
Millet bugün ne diyorsa yarın da aynı şeyi söyler. Hiç şüphe olmasın. Eğer gelecek seçimden sonraya bırakırsa, seçimi yüzde yüz kaybedecek.
Seçimden biraz önce zam yaparsa popülist olmakla suçlanacak.
Seçimi kazanabilir mi? Şüpheli.
Bir şey daha var: Çalışanla çalışmayan arasındaki uçurum. Yarıdan aşağıya inmiş durumda. Çalışan bir memur Temmuzda 39.000 küsur maaş alacak. Göstergeler öyle diyor. En düşük memur emeklisi maaşı da 17 bin küsur olacak. Hâlbuki bu miktarın 31.000 civarında olması gerekiyordu. Yani çalışanın aldığının % 80 i.. Ama değil.
Hükumetin en acı yiyeceği emekli maaşlarından sonra bu, çalışanla emekli arasındaki ücret farkıdır.
Ne dersek diyelim. Hükumeti çok zor bir imtihan bekliyor. Ya ittifakın yapısını büyütecek. Ya veliahtını tayin edip yeni bir ruhla, kanla seçime gidecek ya da emekliyi razı edip çalışanla emekli arasındaki uçurumu kapatacak.
Bunu şimdi yapacak. Sanki tüm emekliler yarın ölecekmiş gibi bugünden bunu istiyorlar.
Bizden söylemesi. Yoksa hükumetin diğer icraatlarından şikâyet yok. Nankörlük yapanlar var. Nankörler de tarihin her devrinde vardı.
SAADET PARTİSİ’NDE GELİŞMELER
Saadet Partisi Türkiye’nin köklü bir siyasi akımının partisi iken bir dizi yanlış ve kindarca kararlar neticesinde bitme noktasına gelmiş harekettir. En son sıfıra müncer olan vuruşu, altın vuruşu Temel Karamollaoğlu yaptı. Eseriyle övünebilir.
Onlar şöyle düşündüler: Fizik kuralı: Aynı kutuplar iter zıt kutuplar çeker. Zıt bir kutba CHP’ye yaklaşarak milletin teveccühünü çekeceklerini sandılar. Fakat o kural fizikteydi. Sosyal olaylarda yemedi. MSP de CHP’ye yaklaştı ve milletvekili sayısı 48’den 24’e düştü. Aynı şey Yeniden Refah için de geçerli. CHP’ye veya diğerlerine yaklaştığı oranda düşecek. Çünkü sağ oy havzasına hitap ediyorlar sola yaklaşıyorlar. Millet hiçbir zaman CHP’ye yaklaşana sıcak durmadı.
CHP insan satanların partisi. CHP’ye yakın duranlar da insan satarlar. Gerçi insan satmak siyasetin fıtratında var.
Şimdi Saadet’e yakışan: “Düşmüşem elden ayaktan, Kaldır beni kaldır beni…” türküsünü bol bol dinlemek. Özlem Özdil çok güzel söylüyor bu türküyü.
BUGÜN YAZ KURSLARI BAŞLIYOR
Bugün yüz binlerce öğrenci için yaz kurslarına başlama vakti. Bu öğrenciler, modern okullarda sıralarda oturarak donanımlı öğreticiler eliyle kimi Kur’an’ı öğrenecek. Kimi namaz surelerini… Kimi ise ilk kez namaz tatbikatına katılacak. Bunlar büyüdüklerinde, bazıları zamanla unutacaklar belki ama bir yakınları öldüğünde veya bir arkadaşlarına taziyeye gittiklerinde ölümü ve dolayısıyla bu yaz okullarını hatırlayacaklar. Kimi buradaki bilgileriyle Rabbine yönelecek. Kimi unutkanlığını bahane ederek tembelliğe devam edecek. Kimileri de; Allah korusun; belki hep inkârcı olacak! Ama yaz kursları çoğunun hayatında derin izler bırakacak.
Devlet tüm bu yaştaki öğrencileri yaz kurslarından geçirecek bir program uygulamalıdır.
Kimilerinin inançlı kimilerinin inançsız yetişmesi, laiklik ilkesini bahane ederek inançsız bir kitle oluşturulması devlet eliyle çatışma alanları açar. Gittikçe safların ayrıştığı ülkemizde, devlet devlet gibi davranmalı ve bu ikileme son vermelidir.
Gelecekte ezan sesinden rahatsız, annesinin- babasının cenaze namazını kılmayan, mesai arkadaşını inancından dolayı öteleyen bir nesil yetiştirmek Müslüman bir ülkenin siyaseti olamaz.
Eğer laiklik tüm inançlar karşısında tarafsız olmaksa ve her dinin mensuplarının çocuklarına kendi ritüellerini öğretmek hakkı varsa Müslümanların da olmalıdır. Bu ihtiyari değil mecburi olmalıdır.
Bir tarihte sosyal medyada yaşlı bir kadının yakınmasını dinledim. Şöyle diyordu: Küçükken beni camiye göndermediler. Hiçbir şey öğrenmedim. Bugün emsallerim öldü, ölüyor. İbadet yapmak istiyorum; bi şey bilmiyorum. Öyle halime ağlıyorum.
Yarın kimin dindar olacağı kimin olmayacağı belli değil ama bugün devletin görevi tüm çocuklara bunu öğretmek olmalıdır.
Zira güçlü ve sosyal devlet, halkına çatışma alanları açmayan devlettir. Vesselam.