• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Bir fındığın içini…

09 Eylül 2024
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]
 

Giresun’da söylenen bir Giresun türküsü vardır: “Bir fındığın içini, Yar senden ayrı yemem.” Elbetteki bu türkü bir aşkı, sevdayı çağrıştırıyor ama bir gerçeği de ifade ediyor. Malum; Giresun fındık bölgesi... Başka fındık tarımı ile geçinen bölgeler de var ama Giresun gibi değil.

 Giresun arazisi çok dik, çok engebeli ve çok zor. Onun için Giresunlunun başka tarım yapma şansı yok. Az bir meyil olsa düşünülebilir.

 Öyle bahçeler var ki; büyüklerimiz vaktiyle fındık diktikleri için üzerinde yürünebiliyor. Dallardan tuta tuta…

Bir de bu fındık bahçeleri, havalar çok yağışlı olduğundan çok sayıda ot ve dikenin büyümesine neden olur. Bahçe altı temizliği başlı başına bir olaydır. Bunu ancak Giresunlu veya Trabzonlular yapabilir. Ayakları böyle arazide yürümeye alışkın olduğu için.

 İnanın; namaz kılmaya bile düzgün bir yer bulmak mümkün değildir. Hele öğlen yemeği? Başlı başına bir meseledir.

Buna karşılık Giresun fındığı dünyanın en kaliteli fındığıdır. Başka fındıklar ya kırılması zor, kabuğu kalın; ya da yutulmuyor, sütü az. Ama Giresun fındığının süt oranı fazla, kırılması da kolay olduğu için tercih edilmektedir.

Başka vilayetler böyle değildir. Arazi düz veya hafif meyillidir. Traktör bahçeye girmekte bahçeyi sürmektedir. Toplarken bahçe altına sergi serilmekte ve işçi maliyeti neredeyse sıfırlanmaktadır.

Kurutmak için yer arama derdi yoktur. Şu anda Giresun’un sahili ve köy yolları fındıkla kırmızıya boyanmıştır. Vatandaşın kurutacak yeri yoktur.

Bütün bunlara rağmen Giresunlu, bir fındık için toprakları eliyle devir etmekte, yuvarlandıysa “canım! Bir fındıktan ne olacak? Yuvarlanırsa yuvarlansın!” demeden o fındığın peşinde koşmaktadır. Çünkü bilmektedir ki, o fındık Güneydoğuda savaşan askerin mermisidir. Irak’ta ve muhtelif ülkelerde Türk Üssünde görevli Mehmetçiğin gıdasıdır. Savunma Sanayimizdeki muhteşem başarılarımızın yakıtıdır. Giresun’da okula giden çocuğun harçlığıdır ihracatımızın dinamosudur. Bir fındık bile, o sarp arazide zayi edilmez.

Lakin ne talihsizliktir ki; Giresun fındığı diğer fındıklardan iki TL fark almaktadır. Bu haksızlık değil mi? Bunca zahmet, bunca değer iki TL için mi?

Bir şey daha var: Bu yazın Muğla’da öğretmenlik yapan bir bayanla konuştum. Kendisi de Giresunlu. Diyor ki; “Muğla’nın köyünün de kentinin de yolları kusursuz asfalt. Bir yollar var; şaşarsın.” Giresun’un yolları köstebeği bile canından bezdiriyor. Bizim Özel İdaremiz denize nazır denizi seyrediyor olmalı. Bina güzel. Konfor o biçim. Denizin hemen kenarında.

Giresunlu vatanı canından aziz bilir. İhanet nedir bilmez. Ülke için Kurtuluş Savaşında 42 ve 47. Alaylar olmak üzere iki gönüllü alay göndermiştir. Giresun’dan ta Afyon’a, Sakarya’ya!

Niçin? Giresun’un işgal edilme tehlikesi mi vardı? Hayır. İşgal mi edilecekti? Hayır. Vatan savunması için. Hem de, Kazım Karabekir’in anlattığına göre (Bak: Karabekir’in Anıları) Mustafa Kemal’in, Ege’nin çocuğu puşttur. Onlar savaştan kaçıyorlar. Karabekir, emrinden bir tümen gönder) dediği halde. Onları düşmandan kurtarmak için.

Diğer yandan Harşıt Savunması ile Rusya’dan gelen işgal güçlerini ikinci Çanakkale Savunması ayarında, Harşıt’tan geçirmeyen Giresun’un yolları köstebeği bile canından bezdirir. Giresun bir Gazilik Madalyası ile bile taltif edilmemiştir. Pes!

MÜLTECİLER OLMASAYDI

Bu yıl da fındığımızı tamamen il dışından, ülke dışından insanlara toplattık. Afganlılar, Sudanlılar, Iraklılar, Suriyeliler, Moritanyalılar, Lübnanlılar, Çadlılar… Başka hangi ülkeden vardı bilmiyorum. Bu ülkelerden öğrenci veya mülteci fındığımızı topladı. Yine de işçi sıkıntısı çektik. İşçi yok. Fındık çabucak döküldü ve çec oldu. Bunun anlamını bilen bilir. Çürümeye başladı. Derken yağmur yağmaya başladı. Fındığını patoza verenler kurutma derdiyle malül, vermeyenler toplama derdiyle!

Şimdi “mülteciler ülkelerine gitsin” diyen soytarılara soruyorum: “Sizin evlatlarınız, karılarınız mı gelip bahçelerimizde fındığı toplayacak?” Şunu kabul edin artık. Köpeklerin havlaması bulutlara zarar vermez. Türkiye bir uluslararası vatandaş ülkesidir. Mülteci olmayanlar bu ülkenin gerçek sahibi, diğerleri de mülteci veya çalışan!

Bu gerçeği görün. Göremiyorsanız körsünüz…

Bugünkü mültecilerle uğraşacağınıza 1927 yılında çıkarılan soyadı kanunuyla kimlikleri gizlenen sekiz yüz bin Ermeni, iki yüz bin Yahudi ile uğraşın. Çünkü onlar kanımızı emiyorlar. Vesselam.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Dizine...

Vallah dizine indirmiş laz oyli

Okur

Zaten 1923 de bu ulke gayrimuslumler ve onlargibi yasayanlara dizyan edilmis
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23