Para ve güç
Güçlüler arasında güçlülere çok fayda sağlayan işbirlikleri vardır. İnsanlığın başından beri bu böyledir ve durum değişmeyecektir. Güç ise farklı formasyonlarda kendisini gösterir. Örneğin para önemli bir güç kaynağıdır. Para ile çok şey yapılır veya yaptırılır. Ama paranın gücü dönüştürülmezse sağladığı gücün bir limiti olacaktır. Çok zengin birisinin yolu, yanında çalıştırdığı çaycısının polis oğlu tarafından kesilip trafik cezası kesilebilir veyahut gözaltına alınabilir. Çünkü polis oğlan güçlü olmasa bile devleti temsil ettiği için devletin tüm gücünü arkasına alarak muamele yapar. Zengin işadamı da bilir ki karşısında herhangi biri değil, aslında devlet vardır.
Böyle durumlarda bunca zenginliğe rağmen bir şahsa bile gücünün yetmediğini gören zengin bazıları devletin gücünü de arkalarına almanın veya kullanmanın bir yolunu ararlar. Kimisi mesela milletvekili olarak çözüm bulur. Kimisi partilere üye olur, kimisi de siyasetçileri finanse eder. Böylelikle parasal güç devlet gücüne erişmek için kullanılır ve böylece paranın ve devletin gücünün birleşmesinden kaynaklı daha güçlü bir kişilik ortaya çıkar. Özetle paranın gücü siyasete ve devlete yön vermeye çalışır ve çok defa başarılı olur.
Bu durum Batı dünyasında çok daha fazladır. Orada sadece işadamları değil, başka devletler namına hareket eden lobiler de etkilidir. Örneğin iki hafta önce İngiltere’de seçimleri kazanan İşçi Partisinin 25 bakanının (Başbakan dahil) 13’ünün Yahudi lobileri tarafından finanse edildiği ortaya çıktı. Aynı lobinin rakip Muhafazakar Partiye de bağış yaptığı herkesin bildiği bir sır. Lobiler her partiye bağış yaparak kim gelirse gelsin kazanan tarafta olmak istiyorlar.
Amerika’da da durum farklı değil ve hatta İngiltere’den daha da vahim. Mesela Sheldon Adelson isimli kumarhaneler kralı geçtiğimiz yıllarda ölmüştü. Netanyahu’nun en büyük finansörü olan bu zat öldükten sonra bağış işlerini karısı üstlendi. Karısı Myriam Adelson şu sıralar Trump’a baskı yaparak yüklü bağış karşılığında Batı Yaka’nın İsrail tarafından işgal edilmesi sözünü almaya çalışıyor. Yaşlı bir kadın kocasından kalan parayla Filistin’in kalan kısmının işgali için bir Amerikan başkan adayının ruhunu satın almaya çalışıyor. Muhtemelen başarılı da olmuştur.
Bayan Adelson bunları yaparken Yahudi kökenli diğer işadamları da Joe Biden’a bağış yapıyor. Hatta Biden’ın bunaması nedeniyle adaylıktan çekilmesini, aksi takdirde bağış yapmamakla tehdit ediyorlar. Ancak Biden kalmakta ısrar ederse bağışları en fazla azaltacaklardır. Çünkü belli bir tarafta görünmek yerine her iki tarafı besleyip her halükârda kazançlı çıkmak istiyorlar.
Lobiciliğin siyasi kazancının yanı sıra maddi kazancı da yüksektir. Sadece bu yıl İsrail’e yapılan nakdi yardım 14 milyar dolar oldu. Buna her yıl yapılan 3.8 milyar dolar dahil değil. Gazzelilerin üzerine yağdırılan bombalar da bedava. Lobi bir koyup 30 alabiliyor. Görüleceği üzere paranın gücü hem ticari hem de siyasi güce dönüşerek hayatın akışını değiştirilebiliyor. Hukuk, normlar, ahlak vb değerlerse altüst ediliyor.
Parasal güce yerli ve farklı bir örnek de verelim. Konuya hakim uzman bir arkadaş bazı yerli zenginlerin internet fenomenlerini ve trollerini bizzat fonladığından bahsetti. Bunu yapanlar ya hükümeti sevmemeleri ya da ideolojik nedenlerden dolayı başkalarının etkileme gücünü para gücüyle satın alarak hasımlarına karşı kullanıyor. Öyle bir güç dalgası oluşuyor ki para gücü etki gücünü, etki algıyı, algılar siyaseti, siyaset devletin gücünü kontrol eder hale geliyor. Böylelikle değişim büyük oluyor. Ancak değişmeyen bir şey var: Güç dalgasını başlatan para.
Para önemli. Para güçtür. Bilhassa hakkı savunanlar paralı da olmak zorunda.