Filistin zulüm altında çünkü Müslümanlar zayıf
Filistinli savaşçılardan yediği tokadın acısını unutmayan İsrail, intikamını hastane bombalayarak çocuk, kadın, yaşlı ve hastalardan alıyor. Onlar için kimin öldüğü değil, ölenin kim olduğu yani Filistinli olup olmadığı önemli. Ölen bebek de olsa, kendileri için bugünün olmasa bile yarının tehdidi olduğu için şimdiden öldürüyorlar. Geride kalan olursa da onlara yaşam alanı bırakmıyorlar. Çünkü binaları patlayıcı etkisi yüksek bombalarla yerle bir ediyorlar.
Tüm bunlar dünyanın gözü önünde oluyor ama dünya bu meselede ve daha birçok meselede ikidir. Birisi zulmü alkışlayanlar, diğeri zulme karşı gelenler. Batı dünyası (İspanya ve İrlanda hariç) İsrail’in zulmünü açıkça alkışlıyor. Yahudi dünyası Batı dünyasını öyle bir esir almış ki medyası İsrail aleyhine bir şey yazamıyor. Üniversitesi protestocu öğrencileri okuldan atıyor. İşyerleri o öğrencileri işe almıyor. Liderler “İsrail’in kendini savunmaya hakkı var” diyerek adeta İsrail’e olan tabiiyetlerini ilan ediyorlar. Geçmişte holokostları, pogromları yapan yine kendileriydi ama neyse. Şu anda esirler ve İsrail’i desteklemekten başka çareleri yok.
Batı için utanılacak bu durum, onların ne kadar korkak olduğunun delilidir. Bu kadar ekonomik ve askeri güce rağmen Netanyahu’yu ziyaret için sıraya girmek esaretin göstergesidir. Cesur olsalardı İsrail’e insan haklarına saygı göstermediği için ambargo uygularlar ve dünyadan izole ederlerdi. Ama hiçbirinde böyle bir cesaret yok. Biden Siyonist olduğunu ilan ederken, İngiltere’nin Başbakanı Rishi Sunak havaalanında karşılanmamayı görmezden geldi. Alman Başbakan İsrail’e daha çok silah desteği yapacaklarını söyledi (ki bu sayede daha çok Filistinli öldürülsün).
Diğer dünya cesur ama gücü yok. Diğer dünyadan kastım İslam dünyası. Çünkü Çin ve Rusya gibi ülkeler Filistin’i sevdikleri için değil, Amerika’ya karşı oldukları için destek veriyorlar. İslam dünyasına gelince; aslında Batıda olmayan cesaret onlarda var. Diyarlarında İsrail lehine lobi yapacak Yahudi bir toplum da yok. Ne var ki onların da gücü yok ve olanı da birbirlerine karşı kullanıyorlar.
Maalesef İsrail’in zulmünü kınamaktan başka bir şey yapamıyorlar. Filistin’in kurtuluşunu da dünyaya havale ediyorlar. Filistin’in kardeşleri olan Arap/İslam dünyası Filistin için bir şey yapmazsa dünya niye elini taşın altına koysun ki? Kaldı ki dünyanın güçlü ülkeleri zaten İsrail’in tarafındalar. Düşünün ki Uluslararası Ceza Mahkemesine Netanyahu’nun yargılanması için başvuruda bulundular. Mahkeme Avrupa’da. Avrupa İsrail’den yana. Hadi mahkeme yine de yargılamak istedi. Davacı taraf savunma yapmasın diye avukatlarına vize bile vermezler. Durum bu kadar vahim.
Yine de geç değil diyelim ama vakit de epey daraldı. İsrail başarabilirse Gazzelileri Mısır’a, Batı Yaka’daki Filistinlileri Ürdün’e gönderecek. Şimdi yapamazsa da ileride deneyecektir. O vakte kadar Gazze’nin yarısını işgal edip tüm Gazzelileri kalan yarıya hapsedecek. Gazze koğuşken hücreye çevrilecek. İslam dünyası da mevcut güçle sadece seyredecek. İslam ülkeleri iş işten geçmeden iç barışı ve aralarındaki barışı temin edip güçlenmenin yoluna bakmalı. Nedir o yol? Eğitimsiz kimse kalmayacak. Üretimde kendi kendilerine yetecekler. Savunma sanayinde birlikte hareket edecekler. Ordular güçlenecek. Husumetler bir kenara bırakılacak. Anlaşmazlıklar en azından dış düşmanla mücadele ederken dondurulacak.
Bunlar ütopya gibi gelebilir. Ancak on adım değil de sadece bir adım atılsa on adım atılmış gibi olacak. Çünkü ilk adım atılırsa ikincinin de atılma ihtimali doğar. İlki olmadan ikincisi zaten olmayacak. Mesela savunma sanayinde işbirliği yapıp başarılı olurlarsa sağlık, enerji, finans vb. sektörlerde de bir araya gelirler. Avrupa böyle büyüdü. İslam dünyası da aynı şekilde büyüyebilir. Aksi taktirde İsrail önce Filistin’i yutar (ilk adım), sonra da Arz-ı Mev’ud hayali kurmaya başlar. Çünkü ilk adımda başarılı oldu. İlk adım önemli. Hem de çok.