Filistin için İslam birliği mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta İsrail terörüne karşı İslam ülkelerinin birlik kurması çağrısında bulunmuştu. Öncelikle Cumhurbaşkanının bu kadar Müslüman ülke lideri içinde çağrıda bulunan/bulunabilecek birkaç liderden biri olması anlamlıdır ve takdire değerdir. Bilhassa diktatoryal ülke liderlerinin bırakın böyle bir çağrıda bulunmayı, Erdoğan’ın çağrısına destek vermeleri bile mümkün görünmüyor.
Yapılan çağrı bilhassa tarafını belli etmek için önemlidir. Gerçekten de İsrail’e karşı durmayan her insan ve ülke İsrail’in zulmünü alkışlamış gibidir ve zulme ortaktır. Eğer katliama sessiz kalanlar Müslümansa vebali daha fazladır. Çünkü İsrail Filistin’de Filistinlilerle değil tüm Müslümanlarla savaşıyor. Nitekim Filistinli olmayan Müslümanlar da kayıp veriyor. En son Türk vatandaşı Ayşenur Eygi Batı Şeria’da sadece protestolara katıldığı için şehit edildi. Şerefli bir Müslüman Türk olan Eygi, iki ay önce öldürülen Şanlıurfalı imamla birlikte son olaylarda katledilen ikinci Türk vatandaşıdır. Mavi Marmara’daki 10 şehidi de sayarsak son 15 yılda en az 12 Türk vatandaşı Filistin davası için canını vermiş oldu.
Biri hariç diğerlerinin tümü barışçıl protestolarda katledildiler. Daha fazla Türk protesto amaçlı Filistin’e gitse kayıplar daha da fazla olur. Bu durum Müslüman, Hristiyan tüm insanlar için geçerlidir. Çünkü kimse İsrail’e karışmasa bile İsrail herkese karışıyor. Bu vahşiliği iyi analiz etmek önemlidir. İsrail normal bir ülke gibi davranmıyor. Kendisine karşı olan herkesi ölüm dahil en acımasız cezalarla cezalandırmaya çalışıyor. Zamanında Amerikan savaş gemisini bile batırmışlardı. John F. Kennedy’nin İsrail tarafından öldürüldüğüne dair ciddi iddialar var. En ufak bir muhalefete bile vahşice cevap verebiliyorlar. Kendileri hariç herkesi hayvan görmelerinden olsa gerek karşısındakine vahşi bir hayvan muamelesinde bulunuyorlar. Onların zulmü ne Amerikalılarda ne Ruslarda ne de Nazilerde görülmüştür.
İnsanlıktan bîhaber bu tür bir topluma karşı birleşmek elzemdir. Çünkü fırsatını bulurlarsa herkesin üzerine gelecekler. Onlarla iyi olmak onların zulmünden kurtarmaz. Mahmud Abbas liderliğindeki El Fetih hareketi iyi geçinmeye çalıştı ve fakat en çok da bu grubun kontrol ettiği Batı Şeria işgal edildi. Eğer bir gün Filistin tam işgal edilirse sıra komşulara da gelecektir. İsrail’in kendi sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini açıklamaması bunun en büyük delilidir. Muhtemelen kapıdaki tehlikeye rağmen Erdoğan’ın çağrısına kulak tıkayanlar olacaktır. O zaman İsrail’in gerçek yüzünü görmeleri için az daha sabretsinler.
Bu arada, Erdoğan’ın sadece Müslüman ülkelere yaptığı çağrısının eksik ve yanlış anlaşılmaya müsait olduğunu da söylemek lazım. Nitekim İsrail’i desteklemeyi İncil’e dayandıran bazı Hristiyan gruplar çağrıyı istismar ederek İsrail’i desteklemekle ne kadar haklı olduklarını iddia ettiler. Bu tür bir istismara karşı tedbir almak ve Filistin’deki zulme sessiz kalmayan Hristiyan toplumları küstürmemek adına çağrıyı vicdanı olan herkese yapmak daha doğru olacaktır. Bugün İspanya ve İrlanda İsrail’in zulmüne bazı Müslüman ülkelerden daha çok tepki koymaktadırlar. Güney Amerika ülkeleri de Filistin’e destek veriyorlar. Onların içinde olmadığı bir ittifak Filistin’i savunmada zaafiyet oluşturabilir. Bu yüzden ittifak çağrısının kapsamını genişletip duyarlı toplumları da dahil etmek faydalı olacaktır. Neticede Filistin’deki katliamda ölenler her ne kadar Müslüman olsa da katil için Müslüman ile Hristiyan arasında bir fark bulunmuyor. Bu yüzden Hristiyan âleminden gelebilecek desteği de kesmemek lazım.