• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

İnandırmayı değil inanmayı öğrenmeliyiz

09 Eylül 2024
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

 

Eğitim ve öğretimin ana temasını, “İnandırmayı değil, inanmayı öğrenmeliyiz” başlığı altında ele almalıyız. Çünkü bu hakikate hepimizin ihtiyacı var.

Eğitim ve öğretim, her insan için anne karnında başlar. “Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de odur” atasözümüz, bu gerçeğin yaşanılan, görülen ve anlaşılan ispatıdır.

Düzenli ve dengeli bir eğitim-öğretimin ilkokulu, annenin hamilelik dönemidir. Bu dönemde baba ve annenin ev halleriyle birlikte yedikleri-içtikleri-kazandıkları-harcadıkları ve diğer insanlarla olan münasebetlerindeki her fiilleri, çocuğun bedenini ve ruhunu besler.

Yani bir insan dünyaya gelmeden anne karnında, yüzde elli oranında kişiliğini derleyip toparlayıp dünyaya öyle gelmiş olur.

Gerisini ise yediden yetmiş yaşına kadar hayatını idame ettireceği ortamlarda tamamlar. İşte eğer insan gibi bir insan yetişmesini istiyorsak, önce esas ilkokula önem vermek gerekir.

Elbet günümüzde bu söylenilenlerin bir anlamı yok ama şu ayrıntıyı derç etmek için söze buradan yol verelim istedik.

………………..

Okullarımız, öğretmenlerimiz, idarecilerimiz milyonlarca öğrenci ile karşılaşacak ve her öğrenci anne karnı okulundan beslenmiş karakterlerle eğitim-öğretime başlayacak.

Öncelikle eğitim ordumuza kolaylıklar dileyelim. Daha çok da sabır tavsiye edelim. İşleri tabii ki çok zor. Sabra en çok ihtiyacı olanlar idarecilerimiz ve öğretmenlerimizdir.

Biraz kaba kaçacak ama şunu da söyleyelim: “Analarının babalarının evde yetiştiremediklerini, eğitip öğretemediklerini, öğretmenler nasıl eğitip öğretsinler”. Geçelim.

Türkiye Yüzyılı Eğitim Müfredatı, bugüne kadar olmadığı cihette yerli ve milli bir program olarak hazırlandı ve icraya konulacak.

Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin ve bakan yardımcılarıyla birlikte ehli vicdan yöneticiler, öğretmenler, “Bu ülkenin çocuklarını” yetiştirmek üzere vazifelerini milli bir inanç ve azimle yerine getireceklerdir.

Bunun için gerekli olan ana güç; “inandırmayı değil, inanmayı öğrenmek ve öğretmek” olmalıdır.

Bugüne kadar “anne karnı ilkokulunda”, ilk ve orta öğretimde, üniversitelerde yapılan hataların ve baştan savmaların neticesi, “İnanmadan inandırmayı” öğretmek olmuştur.

İnanmadığımız, yaşamadığımız şeyleri başkalarına inandırmaya çalışmak bir insanlık suçudur oysa. İnandırmak için çaba harcamak yerine inanmayı öğrendiğimizde, örnek olabildiğimizde pek çok meselemiz hallolacaktır.

Bunun için lazım olan güç; ülkemize ve milletimize samimi bir şekilde “aidiyet, mensubiyet ve mesuliyet” vazifesinin namus ve şeref olduğunu bilmek kâfidir.

İnanmayı öğretmenin yolunu aklıselim sahibi her insanımız pekâlâ bilir. İnandırmaya çalıştığımız hususları, inanarak yaşadığımız ve tatbik ettiğimizde, inanmayı öğretmiş oluruz. Eskiler “hal” dili derler. “Sözü, özü bir olmak namusluluk belgesi” derler.

Ezcümle:

İnandırmak için inanmak gerekir. Yerli ve milli muhtevalı güçlendirilmiş müfredatımızla birlikte; tarih, kültür, coğrafya, medeniyet zenginliklerimize inanmış ve bu inancını devletimiz-milletimiz bütünlüğü adına yaşayarak öğrenen ve öğreten kadrolarımıza tekrar başarılar dileyelim.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şuayıp

"Fakirlere, mutsuz zenginlerin filimlerini izletiyorlar."

ADSIZ

 Milletin çıkarını hiç görmüyorlar
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23