• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hüseyin Öztürk
Hüseyin Öztürk
TÜM YAZILARI

Biz İnananlar Bari Sadakatimizi Koruyabilsek

20 Eylül 2024
A


Hüseyin Öztürk İletişim: [email protected]

 

İstiklal Marşımızın ikinci kıtası:

Çatma kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!

Kahraman ırkıma bir gül, ne bu şiddet, bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl…

Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

Mehmet Akif’in, İstiklal Marşı’nın on kıtasıyla ne anlattığını bilen bilir. Yalnız keşke sadece bilenlerimiz bari sadakatimizi koruyabilsek.

Böyle denildiğine göre, ciddi bir sadakatsizlik var anlamı çıkar mı? Evet! Hayatı mış ve miş gibi yaşayarak, inançsızlık tufanını meltem rüzgârı sanıyoruz.

Öyle bir havadayız ki, elimizi sıcak sudan soğuk suya sokmaya üşeniyor ve elde ettiğimiz konforu, imkânları kaybetmekten korktuğumuz için kafamız kumda yaşıyoruz.

Kimi, kimleri, neyi kastettiğimiz üzerinde zahmet edilip durulmasın. Çünkü hiçbirimiz sütten çıkmış ak kaşık değiliz. Ak kaşık olmadığımızı bilelim lütfen.

Gelelim sadakatimize terazilik edecek yukarıdaki kıtanın ne anlattığına!

Bu kıta üzerinde esas alınan temel değerler; “Hilal, Hakk ve İstiklal” kavramlarıdır. Bunlardan ilki, dinimiz İslam’ın sembolüdür.

İslam, daima hilal ile özdeşleştirilmiştir ve bin yıldır Müslümanlar İslam’ı savunmuş ve korumuştur.

Hilâl işareti cephelerde verilen savaşlarda bazen bir bayrak, bazen bir sancak olarak daima Silahlı Kuvvetlerimizin, Emniyet Teşkilatımızın ve güvenlik güçlerimizin elinden düşmemiştir.

Yine bütün savaşlarda, iç ve dış tehditlere karşı terörle mücadelede askerimizin, polisimizin, bekçimizin, güvenlik görevlilerimizin en önemli vazifesi, Hilal ve Ay Yıldızlı bayrağımızı yere düşürmemek ve İstiklalimizin teminatı olarak sahip çıkmak olmuştur.

Ayrıca ve daha da mühimi, Hilâl’i göklerde ve zirvede tutma ve koruma ideali; ordumuzun, emniyetimizin ve devleti yönetenlerimizin tavizsiz müşterek düşüncesidir.

Ayyıldız’ın altında devlete ve millete sadakat yemini edip, ondan sonra da Devlet Başkanı ve bütün bakanların huzurunda yapılan bu hareketler, asla masum bir çıkış olarak değerlendirilemez. Değerlendirenler toplumun aklıyla alay ediyor demektir.

Bu hadisenin üzerini örtmek isteyen çevreler de bu ayrımcılığa destek vermekle; bayrağımıza, devlet-millet bütünlüğümüze karşı yapılan eylemi onaylıyor demektir.

Şu hakikatin altı bir daha çizilmeli.

“Türkler Müslümanlığı kabul edip Anadolu’yu fethe başladıktan sonra Avrupalılar Türkleri Anadolu’dan atmak ve Müslümanlığı doğduğu yerde ortadan kaldırmak için çeşitli aralıklarla Doğu’ya seferler düzenlemişlerdir.

Bu seferleri organize eden Papalık ise elinde daima haç motifini tutmuştur. Tarihte Haçlı Seferleri denilen bu savaşlarda Avrupalılar milletimize haç ile saldırmışlardır.

Bugün hâlâ Haçlı Batı, içerideki siyasi figüranlarıyla milli birliğimize dair her türlü ihaneti sergilemektedir.

Siyasetteki ve medyadaki muhalefetin İslam’dan rahatsızlığı, dolayısıyla Müslüman milletimizden rahatsızlığı öyle bir kin denizi haline gelmiş ki, kendi denizlerinde boğulduklarını göremeyecek kadar gözleri kararmıştır ve çok tehlikelidirler.

Ezcümle:

Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23