• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Hasan Aksay
Hasan Aksay
TÜM YAZILARI

Malezya Zirvesinde ikinci gün

20 Aralık 2019
A


Hasan Aksay İletişim: ,

Malezya Zirvesi, güçlü, efradını cami, ağyarını mani bir açışla ve dikkatle dinleyen, takip edicileriyle başladı. Müslümanlar olarak ana sorumluluğumuz olan, insanlığın acılarını paylaşmamız, sorunların çözümüne müştereken gayret etmemiz gerektiğini tahlil ederek başladı. Bu başlangıç ümit artıran bir başlangıçtır. 

Zaten bu zirve, Erdoğan’ın Türkiye’de imkansızlıklar içinde doğurduğu imkanlar. Bütün dünya mazlumlarına yardım için seferber oluşu. Siyasi çalışmalarının dünya politikasında doğurduğu yankılar. Bu yankıların İslam toplumunda uyandırdığı sorumluluk duygusuyla, Malezya’nın Muhterem Başbakanı Mahathir Muhammed’in gayretleriyle doğmuş bir zirve olduğunu tahmin ediyorum. Sayın Başbakanın bu konudaki gayretlerine 1970 yıllarında şahittim.

Muhterem Erdoğan’ın İsviçre’deki, BM’lerin, “Sığınmacılar Konferansından” yol yorgunluğu ile geldiği halde toplantı öncesi yapılan ikili görüşmeler ve ziyaretler, hatta bütün ekonomik anlaşmaların toplantıdan önce bitirilmesi, bu toplantının özel ve müstakil ağırlığının bir göstergesidir. İnşallah neticede ulaşacağı hedef de çok özel ve tarihi bir hedef olacak, tüm insanlık için yararlı bir neticeye varılacaktır.

Merhum kardeşimiz Malcolm X, “Bütün uyuyanları uyandırmaya, bir tek uyanık yeter” diyor. Bu söz, Malcolm’un, çektiği çilelerin, verdiği mücadelelerin ve İslam nimetiyle aydınlanmanın ve nasibinin söylettiği önemli bir sözdür. İnsan, bu dünyadaki bütün mahlukatın üstünde nimetlerle yaratılmış bir canlıdır. Kendi kıymetini bilmesi, zamanının değerini anlayarak çalışması gerekmektedir.

Bu yüce fıtratla yarattığı insanlığı Allah, adaletine toz kondurmadan özgür bırakmıştır. İsteyen istediği yolu seçer. Neticesine razı olur. 

Peygamberleri vasıtasıyla öğrettiği İslam ahlakını yaşayanları, dünyada da özel sorumlulukları kabul eder Müslüman. Etmeyen cezasına layık. Müslüman, bu ahlakın bütün hükümleriyle yükümlü ve sorumlu kılınmıştır. Müslüman görünüp de, Kur’an ahlakını dikkate almayan, istismar edenlerin, münafıkların, açık inkarcılardan da aşağılarda olduğuna dikkat çekilmiştir. Kısaca ifade etmek gerekirse:

Kur’an Ahlakı insana, “Kötülüğü engelleyip, iyiliği yaymayı emrediyor. Bu  sorumluluğun tek sınırı var. Gücünün yeter olması. Gücün yetmiyorsa, atalet yok. Allah’tan ümidini kesmeden, Hak yolda, gücünün yettiği ölçüde gayrete, teşebbüse devam edeceksin. Anlaşmalara yapacak gücünü yeter duruma getirmek için gayret etmekle sorumlusun. 

Allah Müslümanlara böyle özel ve ağır bir yük yükleyince, mükafatın da hazırdır. Yarısı, Müslümana özel olarak, önden veriştir. Allah, lütfuyla Müslümanları kardeş yapmıştır: “Hep birlikte, Allah’ın ipine (İslam’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetlerini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişilerdiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş kuyusunun kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. (Al-i İmran 103)

Bu kardeşlik öyle bir nimet ki, bu nimetin için de güven, sevgi, saygı edep, haya, utanma, bir ve beraber olma. Yardımlaşma. Mazlumun acısını duyma. Her şey var. İnsanlık bu duygularda. Kâbe’de mesela Malcolm X veya Roger Garaudy ile karşılaşıyorsun, ne o seni anlıyor; ne sen onu? Ama elli yıllık hasret gibi sarılıyorsun. Bir kere, Latin Amerika’dan, Londra’da okuyan bir gençle üç gün arkadaşlık yaptık. Ayrılırken, “Müslüman olmadan böyle değildim. Annemden, babamdan bile kolayca ayrılırdım. Şimdi sizinle birkaç günlük bir beraberlik oldu. Ayrılmak bana zor geliyor. Artık, annemi babamı da daha çok seviyor, sayıyorum” demişti. 

Müslüman ahlakını yaşayanlara Allah’ın ikinci rahmeti, hayırlı işlerinde O’na yardım etmesi, sonra da hizmetlerinin bir iyilik örneği olarak yaşamasıdır.

Tayyip Bey gayretleriyle, önceden tahmini mümkün olmayan, nice başarılara imza attı. Burada yerimiz dar. Dünyada iki tane darbenin hakkından gelebilmiş bir devlet başkanı var mı? Yok. 

Erdoğan, darbeler ve 6 aylık, azami 2-3 senelik koalisyonlar döneminden gelen bir devlet yönetimini devraldı. 17 senedir ve 2023 kadar tabii olan ve ondan sonrası da alternatifsiz şekilde, normal gözüken bir iktidarın sahibi. Yarım asırlık tecrübe ve dış kanadı çok güçlü görünen dört önemli darbeyi, en az zayiatla ve hiç gürültü çıkarmadan, millete bedel ödetmeden atlatmıştır. 

Türkiye’ye, tankını, kendinin, tamir etmesine izin verilmeyen bir dönemden gelmesine; bankaları batmış; parası pul olmuş olmasına rağmen, tankını da; helikopterini de; İHA’ları da; Yüksek hızlı trenini de Allah’ın lütfu keremiyle kendi yapan bir devlet haline geldik.

Şimdi vatanları yakılmış, yıkılmış insanlar için çalışarak, diplomasi ve askeri imkanlarla, bin bir fedakarlıkla, hudut boyu bir bölge, teröristlerden ve bombalanmaktan kurtarıldı. Temizledi. Şimdi de, sığınmacılar için binaları yapmaya yardım etmiyorlar. “Elden gelen öğün olmuyor. Olsa da vaktinde bulunmuyor.” Malezya’da başlayan bu zirve ile inşallah Müslümanlar temel sorumlulukları olan kardeşliklerini gerçekleştirip, vahdete erecekler ve her yardım ihtiyacını, kimseye muhtaç olmadan, büyük bir güç ve imkan olarak Allah’ın yardımıyla karşılarlar. 

Müslümanın işi, kavga değil dostluktur. 

Hamd Allah’a! 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23