Hadis-i şerif, Kur’an’la bütünleşen doğru yol rehberidir
İslami hayat, ilahi öğretiyle aydınlanmış, akıl ve vicdan yoludur. Yalana-yanlışa kapalı; huzur ve başarıya açıktır. İman ve ahlak, hayatı düzene sokar; değerlere değer katar; insanı yüceltir. Yalan ve yanlışla uğraşarak zaman kaybetmemek için, hak ve hakikatin ifadesi olan, yolumuzu aydınlatan, ayet, hadis ve geniş tecrübelerin mahsulü atasözü ve hikmetli sözler, bu tarz yazılarımın ana konusu olacağından, konuya kısa bir bakış:
İlk insan, ilk Peygamber Hz. Adem’le başlayan. İslami hayat, kıyamete kadar insanlık nizamdır. Her hükmü yararlıdır. Her zaman geçerlidir. Hiçbir ırk ve topluma özel değildir. Allah tek. İlahi din de, adı da tektir. Doğru yoldur. Allah’ın, peygamberleriyle tebliğ ettiği bir ilim, hikmet ve öğüttür. Eksiksiz bir hayat nizamıdır. İsevi olan Habeşistan Kralı Necaşi’nin, Müslümanların kısa izahıyla tanıyıp, koruması, İslam inancının bütün Peygamberleri ayrımsız, tam bir vahdet içinde birleştiğini gösterir.
İster tahrifatla, ilahi dinle alakası kesilmiş; ister batan yanlışlar ve maksatlarla başlamış batıl dinler, neticede iyiliği kaybedip, yanlışa saplanmıştır. Yanlış yolda dayanışma doğuran bir slogandır. Bir güç gibi algılanmasının temel sebebi, sömürgeci gücüyle irtibatından doğmaktadır. Diğer sebepleri daha zayıftır. Akla ve vicdana karşı direnme imkânı kalmaz. Mesela ineği kutsallaştırmak. Maymunu ata yapmak. Makarios heykeli dikmek? Ne demek? Sömürgecinin hoşuna gitmek; düşmanına düşmanlık mı?
Kur’an-ı Kerim, aklını mantığını kullanarak, insana bütün kötülük ve şehvet meyillerini iyilik, güzellik ve fedakârlığa çevirme kabiliyetlerini geliştirerek, dünya ve ukba hayatının bütün nimetlerini kazanmaya yönlendiren, eşsiz, değişmez, insanın yaratılış fıtratına uygun tek nizamdır. Öğretir, hayat haline getirir ve sık, sık, “Düşünmez misiniz” diye düşünmeye; hadiseleri anlayıp çözmeye; yaptığı işi en iyi şekilde yapma gayretine; iki gününü birbirine denk kılana sorumluluğu çağrıdır. İnsan şahsiyetini öylesine abideleştirir ki, hiçbir çıkar ve güç karşısında eğilmez. Mazlum karşısında yanan bir yürektir.
Neden İslam’a toptan düşmanlar? İslam’a karşı en çirkin saldırılara, “Bizde fikir özgürlüğü var” derken, “Tarihi bir gerçeği ifade ederek, “Ermeni soykırımı yok veya tankımızı biz tamir edelim” desen, kıyamet koparırlar. Başörtü hakkı tanımaz, öğrenciyi okula sokmazlar. İlahi inancın gücünden korkarlar. İslam düşmanlığı, bu korkunun doğurduğu şaşkınlığın ifadesidir. Bu korkunun dışta veya içte olması fark etmez. Ellerine bir fırsat geçmeye görsün, Başbakan asarlar. İlk turda, % 52 oy alarak Mısır Devlet Başkanı olan ve ülkede bir yıl içinde destansı bir hizmet üreten Muhammed Mursi’yi zindanda öldürür yine de özgürlükten, insanlıktan bahsederler.
YALAN, FİTNE VE TÜM
KÖTÜLÜKLERE BİR FİSKE:
Ve Mısır’da Fransa politikasından bir hatıra: AB Parlamentosunda 1980 öncesi, Türk Grubu Bşk. Yar. idim. “Akdeniz Ticaret Odası Birliği” kurulacak. Fransa, “Batı Akdeniz’de kuralım. Türkiye, birlikte olmasın” diyor. O gün kavgayla geçti. Dönemler geçti, birlik kuruldu. Başkan için Türkiye, Fransa aday gösterdi. Arap adaylar, lehimize feragat etti. İTO Başkanı Yalçıntaş kazandı. İkinci dönem, yine Türkiye, Fransa. Yine Türkiye! Artık Fransa aday koyamadı. Bütün insanlığa dost Mümin’e, düşman olmak kolay değil. Ziya Paşa, “Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdir.// Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” der. Bütün kötülük, yalan, fitneye FİSKE!
Hadis-i şerifler, insanı, toplumları ve devletleri, yanlıştan korur. Hakk’a götüren bilgidir, öğüttür. Kur’an-33-Ahzab-21, Allah Resulünün, müminlere en güzel örnek olduğunu söylüyor. Hadislerin, başta yazılmaması, mahsur doğurmadı. Hayra döndü: 1) Hadisler, Kur’an’la uyumludur. Ayetleri tahrif imkânı olmadığına göre, hadisi tahrif olursa anlaşılır. Aksine, 2) Kur’an’a bakar, ilmi artar. 3) “Ayetler kitaplaşıncaya kadar yazmayın” emri, baştan sona rahmet oldu. a) Yazamayınca ezberlediler. b) Hadisleri yaşama imkânı bulamayan, affa giriyor. c) Hadis olmasa, bu bilgilerden bir kısmı, Kur’an’da olurdu. Yapamamak sorumluluk olabilirdi. d) Yapan yeni imkân kazanıyor.
İslam’dan, Kur’an ve hadis ilminden ve ahlakından mahrum kalmak, akıl ve vicdanı, birçok ölümsüz değerden mahrum bırakmaktır. Bu durum, insani yücelikten kayıp doğurabilir.
KONUMUZ OLAN HADİS-İ ŞERİFİN METNİ:
“Yalancılık insanı kötüye; kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye, söyleye Allah katında, “Kezzab” diye yazılır.”
BU İKLİMDEN BİR DÖRTLÜK:
Kötülükler anasıdır her yalan; kötülük, durmaz yerinde, ürer gider, can yakar. 11/15
Yalan, fitne birlik olur, ayrılmaz. Yıkım için dayanışır, çoğu zaman kan akar.
Doğru sözde her canlıya imkân var. İman ahlak, hayâ edep, güvenli bir hayat var.
Fani dünya, bir ölümle son bulur, İslam ile dirilişte, ebedi bir hayat var.
Hamd Allah’a!