Sabah-ı şerifleriniz hayrolsun efendim!

“Müziği bırakmaları”yla ve yaşadığı marjinal hayatla ünlü bir şarkıcı, dindarlığı en karikatürize haliyle anlatan bir dizi sayesinde önce bir aydınlanma yaşamış, sonra da bir şarkısını Necip Fazıl Kısakürek’e adamış.

Şarkısında da “Otur, düşün, kendini, insanı, dünyayı anla. Sen sen ol, kimseye üsten üstten bakma” ve “Biraz sakin olsun herkes, efendi olsun, kibar olsun. Geçmişi boş ver, sünger çek, önünde geleceğin. Kırma kimseyi, böbürlenme, yapma afra tafra” gibi ifadelere yer vermiş.

O en ahlaksız hakaretlerine bile hoşgörü isteyen sevgi pıtırcığı kitlesi ne yaptı dersiniz?

Ne yapacak, adama en ahlaksız hakaretleri savurup yine hoşgörü bekledi!

O kadar ki, topluma pompaladığı yozlaşma sebebiyle bütün o “yobaz” tayfadan otuz yılda işitmediğini, sırf şu “açılım” sayesinde üç günde işitmiştir garibim.

•

Yok, ben ümitlendim, akıllanacaklar galiba.

Disney Plus isimli yayın platformu Atatürk dizisini iptal ettiğinde bürünülen sessizlikte akılları bir başlarına gelir gibi oldu, “Ne oluyoruz” dediler.

En son bir tanesi, “Meğer Atatürk’ün bunlar için eşcinsellik kadar kıymeti yokmuş” diye (daha ağır bir laf ediyordu da, ben mealen böyle vereyim, durduk yere ceza yemeyelim) sinir krizlerine giriyordu.

Böyle böyle akılları başlarına gelecek.

Bir kurgu içinde sürüklenip gittiklerinin farkına varacaklar.

Bu ülkede 85 milyon insanın yaşadığını, dünyanın üç beş sosyal medya ünlüsünün etrafında dönmediğini, “gerçek” denen şeyin sizi kendi varlığına ikna etme gibi bir yükümlülüğünün olmadığını anlayacaklar.

“İyi” ve “kötü” etiketlerini kendi küçük dünyalarında istedikleri insanın üzerine yapıştırabiliyor olmalarının gerçekte o insanı hiç alakadar etmediğini öğrenecekler.

Gerçek insanı tanımak zorunda kalacaklar.

2019 yerel seçimlerinden sonra “Her şey çok güzel olacak” sloganının kendileri için değil üç beş partizan için atıldığını, kimsenin umurunda olmadıklarını anladıklarında ilk büyük kırılmayı yaşadılar.

Kaybedilen cumhurbaşkanlığı seçimi bu kırılmanın üzerine tüy dikti.

Hele “Demokrat Dede”lerinin çevirdiği fırıldakların ifşa olması, “tabutun son çivisi” oldu.

Uyanmaktan başka çareleri yok.

•

“Uyanmak” demişken, uyuttuğunu zannedenler de toparlanıyor gibi...

Elbette öyle birden normal insan ahlakına dönmelerini beklemiyoruz, muhakkak bir süre bocalayacaklar ama en azından eskisi kadar “kör kör gözüne parmağım” yapamıyorlar melanetlerini...

Evet, büyük ihtimalle Ayasofya’yı tekrar cami olarak açmak Recep Tayyip Erdoğan’a nasip oldu diye Fatih Sultan Mehmet’te bile lanet etmiş ve ibadete açık olduğu üç yıldır kapısından içeri bile girmemiş tipler, “Cami ayak koktu” diye köşe yazıları yazıyor.

Evet, hâlâ “Büyük patrona ‘acaba’ dedirtir de arpamın kesilmesini engeller miyim” diyen muhterisler Batı’ya uşaklık etmemize mani olacak her adıma çamur atmayı sürdürüyor.

Ama diyorum ya, sanki bir ivme kaybı başladı.

Buna da şükür.