Minareyi tanımasa kızmaya hakkın yok!

Eda Taşpınar adında bir magazin ünlüsü, bir camide uygunsuz bir poz vermiş ve bunu bütün insanlıkla paylaşmak istemiş...

Tepki gösterildi.

Suç duyurusunda bulunuldu.

Hanımefendi ifadeye çağırıldı.

Şimdi ortalık kaynıyor; “Tamam yaptığı yanlışa biz de tepki gösteriyoruz ama işe mahkeme karıştırmanın ne gereği var” diye.

Doğru ama eksik...

Evet, işe mahkeme karıştırmanın alemi yok, iyi de siz niye tepki gösteriyorsunuz ki?

O kadına bugüne kadar ne dediniz?

İsterseniz şöyle yapalım; ben ne dediğinizi yazayım, eğer yanlış varsa “Biz böyle demedik” diye itiraz edin:

“Eda’cığım, senin işin toplumun kabul etmeyeceği şekilde açık saçık görüntüler vermek...

‘Magazin ünlüsü’ sınıfına sen ancak böyle girebilirsin...

Ve bunu yaparsan, çocuklarımızın gelecekte nasıl birer insan olacağını belirleyecek olan öğretmenlerin, en sevdiklerimizin canını emanet ettiğimiz doktorların, toplumun vicdanı olmakla görevlendirdiğimiz hakimlerin falan yılın 11 buçuk ayı, haftanın en az beş günü, günün en az sekiz saati canlarını dişlerine takarak kazandığı paradan yüzlerce kat fazlasını kazanacaksın, gördüğü itibardan yüzlerce kat fazlasını göreceksin.”

Var mı bir eksik, bir fazla?

Bence yok...

Devam edelim...

Eda Hanım’a uygun görülen bu iş için nelere ihtiyacı var?

Mesela toplumun değerlerini öğrenmesi işine yarar mı?

Yoksa bilakis, o değerleri kazara “içselleştirmek” gibi, “mesleğini” yapmasını zorlaştıracak bazı tehditler mi barındırır bu ameliye?

Misal, toplumun genelindeki “mahremiyet” duygusunun dayandığı kökleri kendi içinde de bulur da, bir dahaki fotoğraf çekiminde “hedef kitlenin” talep ettiği müstehcenlikte fotoğraf veremezse?

Bu yaştan sonra, ne kalır elinde?

Bir ömür böyle kodladıkları kadını, şimdi ortada bıraktılar, “Yaptığı yanlış” diyorlar...

Hayır...  Eda Taşpınar’ın o camiye yaptığı yanlış değil(!)...

Toplumun Eda Taşpınar’a yaptığı yanlış...

“Yanlış” yapmak için “farkında” olmak gerekir. Siz Taşpınar’a ve onun gibi “sadece teşhir edebileceği bir kadın bedeninde doğmuş olmaktan başka hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını” empoze ettiğiniz yüz binlerce kişiye o şansı bile vermediniz...

İki cinsin de “nesli devam ettirme” ihtiyacından kaynaklanan dürtülerini sömürmek için bu kadınlara resmen bedenini pazarlattınız; erkek onu elde etmek, kadın ona benzemek için para harcasın istediniz...

Nasıl bir dümenin içinde olduğunu anlamasın, anlarsa da umursamasın diye de eğitimsiz, kültürsüz, değersiz bıraktınız...

Şimdi, “Mihrabı da mı tanımadın” diye kızıyorsunuz ya... 

Minareyi tanımasa, kızmaya hakkınız yok!