Lütfen stratejistinizin ayarlarıyla oynamayın...
Karar gazetesinde bir manşet: “Türkiye’nin ikinci bir şansı yok...”
Türkiye’nin birinci ve tek şansı, bildiniz, altılı masa imiş...
Altı da şöyle doldurulmuş manşetin: “Gelecek Partisi lideri, seçimlerin 85 milyon için bir dönüm noktası olduğunun altını çizdi. ‘Türkiye’nin ikinci bir şansı yok’ vurgusu yaptı: 2023’te biz bu otoriter rejimi değiştiremezsek İslamcılar da ülkücüler de devrimciler de bir daha demokratik düzen görmeyecek. Yarın Erdoğan’ın yerine daha otoriter bir laikçi veya ulusalcı biri gelecek.”
CHP helalleşti ya, kimden bahsediyorsunuz Sayın Davutoğlu?
“Laikçi veya ulusalcı bir otoriter”in herhalde Saadet Partisi’nden çıkacak hali yok, kastettiğiniz CHP olmalı...
Peki böyle bir tehdit kaynağıyla aynı masada oturup, Erdoğan’ı devirmeyi nasıl açıklıyorsunuz?
Yani CHP hem böyle bir potansiyel taşıyacak... Hem de “Biz Erdoğan’ı indirdik, elimizde de hali hazırda başkanlık sistemi var ama, bu fırsatı tepelim” mi diyecek?
Şaka bir yana, Davutoğlu bize, masa kazanırsa ne olacağını söylüyor...
İyi ama, ilaç niyetine, bir gıdım da mı tutarlılık kalmadı?
Masaya yönelik, özellikle CHP’nin başını çektiği bu oluşumda bulunmalarının mantıki temellerini sorgulayan eleştirileri, “CHP çok değişti” diye savuşturmaya kalkıyorlardı.
Ahmet Davutoğlu baktı ki tutturamıyor, “Türkiye’de 28 Şubat artıklarının hâlâ iktidara gelme ihtimalleri var, Erdoğan giderse bu sistem onlara yarar” demeye başladı.
Yakındır; “Ben bu masaya sızdım ki, CHP bir daha iktidar olamasın” da der...
•
Hani kaynağı şaibeli bir istatistik dolaşıyor ya ortalıkta, Türkiye’de ortalama zeka seviyesi 89 IQ puanına tekabül edermiş...
Dünyası sosyal medyadan ibaret olan gariplerimi gıdıklamak için bire birdir; “Oğlum siz acayip zekisiniz de, ülkenin gerisi bir garip...”
Galiba ekibi, bu keriz silkeleme oyunlarını Davutoğlu’na da satıyor, “Tutarlılığa falan gerek yok, nasılsa kimse uyanmaz” diye fısıldıyor kulağına.
Kullanışlı aptalları, göz göre göre yalan söyleyenleri, göz göre göre söylenen yalanı tasdik etmek için “Evet, ben şahidim” diyenleri, gazetedeki görevini şantaj için kullanıp topluca kapının önüne konulanları bir araya getirir de “Siyasetimizin iletişimini bunlar yürütecek” diyeceğinize, “Ben beni dolandıracak, bana gaz verip gemisini yürütecek adam arıyorum” deseniz, daha kolay olmaz mı Sayın Davutoğlu?
•
En azından beklentimiz, bu tutarsızlıklarınızın toplum tarafından farkedilmeyeceğine sizi nasıl ikna ettikleri konusundaki tecrübelerinizi bilim dünyasıyla da paylaşmanız...
Sosyoloji bilimine bir faydanız olur...