• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halil Kışlacık
Halil Kışlacık
TÜM YAZILARI

“İşte 20 yılın özeti!”

29 Ocak 2023
A


Halil Kışlacık İletişim: [email protected]

Dünya üzerindeki bütün kültürlerde, “hediye olarak yemek pişirmek” vardır.

Rahmetli babam bana yokluk göstermedi. Hani siz nasıl bir çevrede büyüdünüz bilmiyorum ama, benim çocukluğumda bile elma, portakal, mandalina, kiraz ve erik dışındaki meyvelerin hemen hemen tamamı önemli gün ve haftalara mahsustu...

Anlayacağınız yokluk, yoksulluk başka bir şeydir, özel bir günde özel bir yemek yapmak başka.

Ama Türkiye gibi bir ülkede yaşıyorsanız, en basit insani durumları bile tanımlarken iki kere düşünmeniz gerekir.

Hele ki medyada...

Normal bir halin bizde yokluk alameti sayılmasından başka, normalden daha iyi olmayı da anlatamazsınız.

Hadi buyrun, Amerika’da eve ambulans çağırmanın maliyetinin ortalama 1200 dolar olduğunu “yandaşlık” etmeden anlatın. Halbuki Amerikalı bununla yaşıyor, gayet de normal bir durum onun için. Ama bunu Türkiye’de anlatmaya kalktığınızda, “Sen neyi ima ediyorsun, bizim Amerikalılardan daha müreffeh yaşadığımızı mı” derler.

Nalıncı keseri misali...

Gelelim başlıktaki ifadeye...

CHP’nin İzmir milletvekili Sevda Erdan Kılıç, Habertürk’ün “Karne hediyesi et” tiyatrosunu pazarlamak için attığı tweette böyle diyordu.

Meğer Sevda Hanım değil, bilinçaltı paylaşmış o mesajı!

Evet, 20 yıldır, muhalefet liderleri ve muhalif gazeteciler, böyle yalanlarla siyaset yaptı.

Bu açıdan, dört dörtlük doğru, 20 yılın özetidir bu haber...

Hani buraya yazmaya kalksak köşe, sayfa falan değil, gazete yetmez.

Yıllar evvel üç evden kira geliri olan ama sokak hayvanları için çöpteki ekmekleri ayıran teyze için “Çöpten karnını doyuruyor” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu mu sayalım, daha bu hafta “Bir savcı yetersiz kalabilir, karanlık nokta kalmasın, iki savcı ilgilensin” denilen Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında savcıların görevden alındığı yalanını söyleyen Meral Akşener’i mi? Devletin tek delikli kuruşunu hibe almamış BAYKAR’a iftira atan Ali Babacan’ı mı, “Ben ne konuştuğumu bilirim, ‘Hocaefendi’ demedim” yalanı on beş saniye sonra kanıtıyla yüzüne vurulan Ahmet Davutoğlu mu?

Elbette hükümete yakın birtakım medyanın da bu işlere tevessül etmişliği vardır. 

Her ne kadar “yalanı kurumsallaştırma” konusunda muhalefetin eline su dökemeyecek olsalar da, yine de yere batsınlar; size saldıranın ahlaksızlığı, sizin de ahlaksızlık yapabileceğiniz anlamına gelmez. 

Bahanesi olmaz bu işin.

Ben ise şunu anlayamadım; Habertürk neden o muhabiri kovdu?

Yani bizim, o ham görüntülerden sadece muhabirin haberinin olduğuna inanmamız mı bekleniyor?

Bilenler bana da bir anlatsın, güzel bir iş modeline benziyor, Habertürk muhabirleri haberleri kurgusu yapılmış bir şekilde mi teslim ediyor?

Hadi kurgu masasında kimse farketmedi, görüntüyü çeken kameraman da mı farketmedi dönen dolabı?

Üç gazetede manşet olan, muhalefet partilerinin genel başkanlarının günlerce üzerinde konuştuğu bir haberin ham kayıtlarını, başka muhabirler gidip kasapla, aileyle görüşmeden önce kimse merak edip izlemedi mi?

Yapmayın...

Yalan haber yapmak gibi ağır bir terbiyesizliği, insanları aptal yerine koymak gibi ağır bir ahlaksızlıkla örtmeyi başarabilecek misiniz sizce?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Karadeniz

Gorunen oki orta 2 tarih yazilisindan iyi not almak akit e yazar olmaktan daha zor. 20 yilin ozetini soylersek " benim kapali bacilarima baldiri ciplak deri montlu adamlar saldirdi "... dip not; bugun kredi kartlarini iptal et o zaman sen gor milletin halini.

Ali

Bu mu yirmi yıldan anladığınız özet; ulusal bir gazetenin köşesinden yazılan bir yazı, vay halimize. İşte acınacak halimizin aslı bu.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23