• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halil Kışlacık
Halil Kışlacık
TÜM YAZILARI

Dertlerimiz bunlar mı?

19 Şubat 2023
A


Halil Kışlacık İletişim: [email protected]

Bir değil, iki değil, beş değil, on değil, yüz değil, beş yüz değil...

Bu kadar yalan niye?

Hepsini değil, öne çıkan bir iki örneği ele alalım.

Mesela sadece Fatih Altaylı’nın çıkıp, “Ben Milano Başkonsolosluğu’nun deprem yardımları için AFAD yerine Diyanet’in hesap numaralarını verdiği yalanını şu amaçla söyledim” diye öne sürebileceği ne var?

Ya da daha ilk gün yurtlardan öğrencilere gönderilen mesajlarda bile işaret edilen, bir gün öncesinde ise ilgili bakanın televizyon ekranlarında duyurduğu “Depremzede öğrenciler hariç tululacaktır” istisnası kamuoyunca bilinmesine rağmen “Bir öğrenci bana mail attı, yurttan çıkarılmış, yıkılan evine gidiyormuş” yalanını söylemesine sebep olabilecek ne var?

Kin mi söyletiyor bu yalanları?

Yoksa saf kötülük mü?

Ya da patolojik bir sebep mi var altında?

Peki nasıl bir kötülük, sırf üç beş “etkileşim” uğruna “Baraj yıkıldı” diye mesaj atıp kurtarma çalışmalarının saatlerce aksamasına sebep olabilir?

Bakın, enkaz altındaki depremzedeyi arayıp onunla eğlenen ergenin bile bahanesi var; anne baba sevgisi görmemiş, eğitilmemiş, zaten erken yaşta kullandığı narkotikler ve ağır alkol maruziyeti yüzünden nörolojik gelişimini normal bir insan gibi tamamlaması mümkün değil, üstelik bir ruh hastası gibi davranmasına sebep olacak ödül-ceza uyaranlarıyla dolu hayatı...

Ama bu bahsettiğim yalanları söyleyenler hesapta ülkenin en eğitimli, en aydın kesimini temsil eden koskoca adamlar.

Biri neredeyse yarım asırdır gazetecilik yapıyor, öbürü kendi iddiasına göre bugüne kadar üç bin kitap okumuş; “Yaptıklarının sorumluluklarını alabilecek durumda değiller” diyebilir miyiz bunlara?

Bu ülkeyi ve binlerce binanın yıkıldığı illeri yönetenlere eleştiri yöneltmemiz ve hatta hesap sormamız gereken onlarca konu var.

Rant odaklı imar planlarından aflara, yapı denetim işlerinin yanlış ellere bırakılmasından kentsel dönüşümün üç beş marjinalin günlük siyasetine kurban edilmesine kadar onlarca konu...

Ama şu yalanları görünce, insan “Tescilli düşmanları bile bu meseleleri kenara bırakıp saçma sapan, üstelik itibarlarını iki paralık eden ve hatta savuranın insanlığının sorgulanmasına sebep olan iftiralarla saldırdığına, iş yapamaz hale getirmeye çalıştığına göre, acaba eleştirilerim haksız mı, acaba sorumluluğu yanlış yere mi yüklüyorum?” diye şüpheye düşüyor...

İşin gelip düğümlendiği nokta, sorun çözmek ya da insanlara daha yaşanabilir bir gelecek sağlamak niyetiyle konuşmuyor olmaları.

Çünkü bu yalanlarla zarar vermeye çalıştıkları insanlar onların gözünde sadece birer rakip.

Ve rakiplerinin iyi bir şey yapması ne pahasına olursa olsun engellenmeli.

Ayrıca bu tartışmalarla boğulan gündem içinde kendi kusurlarını bulup düzeltme imkanları da ortadan kaldırılmış olur, daha ne?

Ya sonra?

2023’te ne olacağını bilemiyoruz ama 2028’de Erdoğan’ın aday olmayacağı neredeyse kesin gibi...

Bugün olmazsa yarın, bu zihniyet bir gün Türkiye’de bir seçimi kazanacak ve ülkeyi yönetmeye başlayacak...

Peki, muhalefette iken bu kadar pervasızca davranan bu insanların, iktidardayken ne yapacaklarını zannediyorsunuz?

Gerçek sorunlarına odaklanamamış, dünyaya dair algısı çarpıtılmış, dolayısıyla gelişme ve uyum sağlama imkanı yok edilmiş bir toplum meydana getirmeleri ne kadar sürer sizce?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

M.K.

Amin amin

yorum

Sadece bu hükümetin yaptırdığı Toplu konutlar yıkılmadı, çok şükür,deprem toplanma alanını yaptıran bu hükümet İBB ne yaptı hepsini engellemekle geçti vakti, Ali Bey çok güzel yazmış, dedektif gibi anlıyana.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23