• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Halil Kışlacık
Halil Kışlacık
TÜM YAZILARI

Çok üzgünüm...

09 Ekim 2022
A


Halil Kışlacık İletişim: [email protected]

Hatırlayanınız vardır, Ali İhsan Karahasanoğlu bir yazı yazmış, Mustafa Kamalak için eleştirilerde bulunmuştu. 

Avukatı olan oğlu da, yazıdaki bir kelimeyi genel kullanımı dışında anlamlandırıp bir tekzip göndermişti....

Ben de normal bir insanın anlayacağı şekilde, Türk Dil Kurumu’na göre “çemkirmek” kelimesinin birinci anlamının (sozluk.gov.tr) “Yüze karşı bağırmak” olduğunu, başka kullanımlarının sadece yerel ağızlarda olduğunu, bir oğulun babasına söylenen lafın diğer anlamlarını alakasız, kastedilmediği açık bir şekilde görüldüğü halde, zorlayıp ortaya düşmesinin hoş olmadığını yazmıştım...

Asıl dertlerinin ise, Ali İhsan Bey’in yazısıyla, “15 Temmuz’a kadar varan süreçte FETÖ’cülerin Erdoğan’a karşı yürüttüğü karalama operasyonlarına Mustafa Kamalak’ın destek olduğunun ortaya çıkması” olduğunu söylemiştim.

İki büyük hata yapmışım...

Birincisi, “normal bir insanın anlayacağı şekilde” anlatmak...

Mustafa Kamalak bana dava açtı...

Dava aleyhimize sonuçlandı, biz de istinafa gittik...

Ama, 2018’de babasının partisinden milletvekili adayı iken, sonra İyi Parti’de siyaset yapmaya başlayan oğul Kamalak, “İstinaf falan anlamam, benim avukatlık ücretimi hemen ödeyin” diye gazeteye haciz yollamaya kalkmış...

İkinci hatamı anlamamı da bu sağladı...

Meğer oğul Kamalak’ın babasına o nahoş yakıştırmayı yapmasının sebebi, FETÖ’nün Tayyip Erdoğan’a iftiralarına destek çıkmalarının ifşası değil, alacağı vekalet ücretiymiş...

Bilseydik hiç tekzipti, davaydı, istinaftı falan uğraştırmaz, ne kadar istiyorsa peşin öderdik de; bir oğulun babasına vekalet ücreti için o nahoş yakıştırmayı bir dilekçede yapmasına engel olmaya çalışırdık...

Anlayacağınız, canım çok sıkkın...

Çok üzgünüm...

Yazı yazabilecek halde değilim...

E günlerden de Pazar, tatildir, okuyacak bir şeyler lazım, boş mu kalsın köşe? 

O yüzden arşivi taradım, en uzun yazımı buldum... 

Affınıza sığınarak, bu hafta onunla idare etmenizi rica ediyorum...

Rahmetli Hasan Karakaya Ağabey arşive çok önem verir, “Gazetecinin bir işi de tarihe not düşmektir” derdi.

15 Temmuz’a kadar FETÖ’nün her argümanını alıp kullandığını yazdım diye, Mustafa Kamalak’ın bana açtığı tazminat davasının dosyasına cevaben koyacağım, kendi sözlerini ihtiva eden haberleri toparlamak için, oturdum çalıştım. 

Eh, madem arşivin tozunu aldık, bir işe daha yarasın, sizin de hafızanız tazelensin. 

Buyurun; Mustafa Kamalak’ın, FETÖ’nün argümanlarını doğru kabul edip tekrarladığı, birebir kendi ifadeleri.

1 Aralık 2013, Zaman: “28 Şubat sürecinde nasıl ki imam hatiplere karşı bir tavır sergilenmişse, burada da dershanelere karşı benzer bir tutum söz konusudur.”

13 Aralık 2013, Zaman: “Terörü kullanmasa bile örgüt denildiğine göre, dershaneler de kapatılmak istendiğine, Hizmet Hareketi’nin yolu kesilmek istenildiğine göre suç ifadesini kullanmasa bile örgüt denilince suç ifadesi anlaşılır. Bu da kanaatimce en hafif ifadesiyle bir iftiradır, kabul edilemez bir yakıştırmadır.”

22 Aralık 2013, Zaman: “Efendim, bunun arkasında cemaat vardır, Hocaefendi vardır.’ deniliyor. ‘El insaf’ diyorum. (...)Hırsızı yakalayan polisin cezalandırıldığı, Türkiye’den başka nerede görülmüştür?”

26 Aralık 2013, Zaman: “Bu dolarları uluslararası komplo örgütü mü koydu? Ortada bir pislik yok mu? Cerahat temizlenecektir, bu toplum bu kiri asla kabul etmez.”

6 Ocak 2014, Taraf: “Sayın Başbakanımız feryat ediyor, ‘10 günlük zararımız 120 milyar dolar’ diyor. Sorumlusu bizzat iktidar sahipleridir. Yargı yolu kapatılarak pisliği temizlemek mümkün değildir.”

16 Ocak 2014, Birgün: “Bugün hangi komplodan bahsediliyor... Daha dün kahraman ilan ettiğin savcıları, hâkimleri şimdi kumpasçılıkla suçluyorsun. Zamanında kumpasın başı olan, bugün kumpastan bahsedemez.”

24 Ocak 2014, Zaman: “Hukukla hiçbir irtibatı bulunmayan Sayın Başbakan’ın bir camiaya değil tek kimseyi bile bir terör örgütü üyesiymiş gibi, Haşhaşiler diye suçlaması bizim açımızdan asla kabul edilemez. Suçlanan insanlar gerçekten haşhaş kullanıyor mu?”

26 Ocak 2014, Zaman: “Başbakan, kendisi gibi düşünmeyen herkesi vatan haini ilan ediyor. Gezi olaylarına katılanlar, operasyonu başlatan savcılar, yöneten başsavcılar vatan haini! Falan filan kuruluşun yöneticileri ve başkanları vatan haini!”

27 Ocak 2014, Bugün: “Birtakım yolsuzlukların üzerine örtebilmek için herkes en ağır biçimde suçlanıyor. Hatta vatan haini oldukları söyleniyor.”

15 Şubat 2014, Yeni Asya: Gezi olaylarında kahraman olan emniyet mensuplarımız 17 Aralık’ta çete üyesi, kumpas mensubu, haşhaşi, öyle mi? (...) Dünyada hırsızı yakalayan polisin suçlu olduğu nerede görülmüştür? Türkiye’den başka. Şimdi hırsızlar masum, biçare, kumpas kuruluyor onlara. Polisler, emniyet mensupları suçlu, çete üyesi ve 6 bin civarında polisimiz hallaç pamuğu gibi oradan oraya savruluyor. Sadece polisler mi? Hayır. Operasyon yapılsın diye talimat veren yöneten cumhuriyet savcıları, suçluyu cezalandıran hakimler ve savcılar.”

26 Şubat 2014, Zaman: “Bu çamurun kendisine de bulaşacağını düşünüyordu. Bunu önlemek için paralel yapıyı ihdas etti, paralel yapının olduğunu söyledi. (...) Bir pisliği örtmenin, yargının yolunu kesmenin mücadelesini veriyorlar.”

8 Mart 2014, Zaman: Kasetlerin Cemaat tarafından çıkarıldığı konusunda gerçekten elimizde deliller var mı? O da şüpheli bizim kanaatimize göre. Başbakan bir takım usulsüzlükleri örtmek için bir düşman ihdas ediyor.”

11 Mart 2014, Zaman: “Mesela ‘Haşhaşi’ diyor. Elinde belge var mı? ‘Haşhaşi” diye suçladığı insanların birçoğu ağzına sigara bile almıyor.”

16 Mart 2014, Zaman: “Haşhaşi, virüs, vampir deniliyor. (...) Elinde mahkeme kararı var mı? Hüküm giyen var mı? Böyle dediğim için de ‘Sayın Kamalak sen Cemaatçi misin?’ diyorlar. Haktan, doğrudan yana olmak suç mu yahu?”

22 Mart 2014, Zaman: “Hocaefendi, kendisine yakışan bir üslupla konuştu. (...) Allah razı olsun, Hocaefendi’nin topluma verdiği mesajlar hep bu yönde.”

24 Mart 2014, Zaman: “Ülkemiz yolsuzluklardan, suistimallerden geçilmiyor. Şu günlerde bakan çocukları rüşvet olaylarıyla, yolsuzluk skandallarıyla içeriye alınıyorlar, yetmiyormuş gibi devletin üs basamaklarında da bakanlar aynı şekilde yolsuzluk ve rüşvet gerekçeleriyle istifa ediyorlar. (...) Kötülük namına rüşvet var, ihaleye fesat karıştırmak var, adam kayırmak var, melanet, rezalet hepsi var.”

10 Temmuz 2014, Zaman: “Her şeyden önce sivil irade yargı yoluyla nasıl darbe yapabiliyor? (...) Bunu anlamakta bir hukukçu olarak zorlanıyorum. (...) Sivil mantık 28 Şubat’ın askerî mantığını sürdürüyor. Gelişmeler darbe dönemine nispetle daha kirlidir. Bugünlerin yarınları vardır. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.”

24 Temmuz 2014, Zaman: “Aylardır bir kesim suçlanıyor. Uygun mahkemeler oluşturuluyor sonra intikam duygusuyla operasyon yapılıyor.”

14 Eylül 2014, Zaman: “Bugünkü duruma bakmamak lazım. Yarın hava ve şartlar yeniden değişir. (...) O dosya mutlaka yeniden açılır. (...) Dolayısıyla bir taraftan suçluyu yakalamak isteyen polisler suçlu durumuna getirildi, suçlu konumunda olanlar kahraman durumuna yükseltildi. Bu devran böyle gitmez. Ortaya her zaman yeni delil çıkabilir. Yeni delil çıktığında dosya yeniden açılabilir.”

10 Eylül 2014, Bugün: (Durdurulan MİT TIR’ları hakkında) Bu araçlarda gerçekten insani yardım taşınıyorsa bunu kimseden saklamanın gereği yoktu. Madem içinde insani yardım malzemesi var bunu niye Milli İstihbarat yapıyor?”

3 Ekim 2014, Zaman: (Kimse Yok Mu Derneği’nin izinsiz yardım toplama izninin kaldırılması hakkında) Bu devran böyle gitmez. Hukuki bakımdan sanıyorum ki aşılır. Hukuki bakımdan bize de bir görev düşecek olursa, memnuniyetle.”

12 Aralık 2014, Zaman: (FETÖ’nün medya organlarına operasyon yapılacağı iddiası hakkında) “Masum insanları gözaltına almak, tutuklamak zulümdür. Zulmedenler de sadece kendi sonunu hazırlamış olur.”

18 Aralık 2014, Bugün: “Hukuk, pislikleri örtmek için araç olmamalı dedik. Bizi paralelci ilan ettiler. Haklının yanında olduk, olmaya devam edeceğiz.”

22 Aralık 2014, Zaman: “14 Aralık medyaya yönelik operasyonu haksız buluyorum. Fethullah Hoca’nın da böyle hükümeti devirmek isteyen bir terör örgütünün lideri olduğu kanaatinde de değilim.”

12 Nisan 2015, Zaman: “Hırsızlıkla, yolsuzlukla, rüşvetle, iltimasla suçlanan bakan yahut bakanları, o partinin diğer üyelerine yargıladığı takdirde ortaya çıkan karara adil demek mümkün değil.”

23 Nisan 2015, Zaman: (Kimse Yok Mu Derneği’ne soruşturma açılması hakkında) “Herhalde kurban kanlarını insan kanları olarak görmüşler, bunlar terör örgütüdür, adam öldürüyorlar demişlerdir.”

3 Mayıs 2015, Zaman: “Yahu Allah aşkına, Allah rızası için söyleyin, hepinize soruyorum, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bugüne kadar eline silah aldığına inanıyor musunuz? Buna inanılır mı? ‘Askerde almıştır’ diyeceğim, tam olarak bilemiyorum. Askerde bile eline almamıştır belki. Elinizi vicdanınıza koyun, kim Hocaefendi’ye silahlı terör örgütü lideri diyebilir? Buna inanılır mı? (...) Hukuku, hakkı savunmak ne zamandan beri ‘paralelci olmak’ oldu! Biz de savunuyoruz diye bize de bu yaftayı yapıştırıyorlar.” 

5 Mayıs 2015, Bugün: “Yolsuzluk, soygun gibi hadiseler hiçbir dönemde bu kadar meşruiyet kazanmamıştı.”

15 Mayıs 2015, Zaman (Hidayet Karaca ve 62 polisi serbest bırakan hakimler ile MİT TIR’ları savcılarının tutuklanması hakkında): “Darbe dönemlerinde bile kararından dolayı tutuklanan bir hakim olmuş mudur?”

27 Ekim 2015, Millet: “Bize gelen haberlere göre son 2-3 ay içinde şu ve bu biçimde 20 binin üzerinde polisin emekliye sevkedildiği söyleniyor. Bunların tamamı yetişmiş kalifiye elemandır. Efendim bunlar paralelciymiş, şuymuş, buymuş. Hadi oradan! derim.”

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

MUSTAFA

Ne garip aynı Fetö iblisi Merhum Erbakan için " yapamadınız çekin gidin" demişti.Yine İblisin gazeteleri ve Televizyonu bir kere olsun Merhum Erbakan'ı övmemişti.Hatta adının Erbakanla anılmasına bile razı değildi.Dahası 28 şubatçı genaral müsveddelerine "partiyi seçime doğru kapatırsanız,toparlanamazlar" diye akıl da vermişti.

Dogan

Iyide fetò ve fetöculer Milli Görüş hareketini ve Erbakan hocayi hep rakip ve karşılarında görmedi mi, hemde Avrupa dahil her yerde. Erbakan hocanın karşisinda kim varsa onlarla hemhal olmadilar mı? Kamalak ve oglu sadece işlerine geldigi gibi ve müslümana cedid karşiya müşfik anlayişi ile hareket ediyorlar. Oglunun iyi partide olmasida herşeyi ifade ediyor zaten.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23