Siyonist terörizmin gündemi ezan, bozkurt ve tevhid
‘’Bozkurtlarımızın’’ zaferi Avrupa’yı karıştıracak
Avrupa Futbol şampiyonası son on altı turunda A Milli Futbol takımımız turnuvanın en iyi takımlarından olan Avusturya’yı mağlup ederek çeyrek finale çıktı. Harika bir maç oldu. Tüm ülke ve dahi dünya üzerindeki bütün Türkler çok sevindik.
Maç sonunda iki golümüzü de atan Merih Demiral Türklerin ortak simgesi olan bozkurt işareti yaptı. İlk gördüğüm an çok hoşuma gitti, ama “kesinlikle UEFA soruşturma başlatacaktır” dedim.
Ancak ben buradan baştan söyleyeyim bozkurt işareti yeryüzündeki nefes alan ve inancına bakılmaksızın bütün Türklerin ortak remzidir. Bu işaret asla bir siyasi partiye ait siyasi bir işaret değildir. Bu hareket tamamen kültürel bir anlam taşıyor.
UEFA her söylemi her eylemi siyasi olarak okuyamaz. O zaman bayrağımızdaki ay yıldız da kaldırılsın, formada kullanılmasın. Öyle ya çoğu Avrupa devletinin bayrağında sadece renkler kullanılıyor simgeler yok. Siyasetin kullandığı kültürel veya inanca dair işaretler veya simgeler bunları siyasi bir argüman haline getirmez.
Merih Demiral olduğu ve gerektiği gibi davranmıştır tebrik ediyorum…
Sinan Ateş’le birlikte adalet te cinayete kurban gitti...
Her zaman şuna inanmışımdır, hukuk bir simülasyondur. Hem de en kalitelisi olanlardan 7k falan.
Gözümüze takıyorlar, biz de gözlüğün içindeki dünyadaymışız orası gerçekmiş gibi yaşıyor ve o dünyanın sözde gerçekliğini savunuyoruz.
Adaleti yani gerçeğin kendisini arayan yok maalesef. Çünkü gerçek kimsenin işine gelmiyor. Alan memnun satan memnun.
Çıktığım duruşmalarda savunmam her zaman şu cümle ile başlar; biz burada doğru bilgi ile gerçeği bulmaya çalışacağız. Eğer gerçek olan adaleti değil de sadece suç ve suçluyu bulmaya veya yaratmaya çalışacaksak lütfen bizi yormayın…
İşte adalete ulaşmak bu kadar zor bir iştir. Bunun için de adalet çok kıymetlidir.
Sinan Ateş cinayeti yargılama sürecini ve bu süreçte yaşananları konuşulanları izlerken yukarıda yazdıklarımı düşünüyorum. Olayın ilk gününden bu yana kimse doğru bilgi ile gerçeğin peşine düşmedi ve dahi bunu engellemek için insanüstü gayret sarf edildi. İlk kurşun sıkıldığı andan itibaren bu konu siyasetin konusu oldu, maalesef veya siyaset oluşturmak için ilk kurşunu sıkıldı.
İlk andan itibaren siyaset kürsülerinden bu konuyu kendine malzeme yapanlar adalete kurşun sıkmış oldular. Bu dosya asla adil bir sonuca kavuşamayacak. Bu sebeple çok uzatmayacağım ve teknik ayrıntılara girmeyeceğim.
Dünya yeni bir Yahudi oyununa hazırlanıyor…
1861 iç savaşının ardından ABD başkanı seçilen Abraham LİNCON köleliği kaldırdığında tüm mazlum halklar umutlanmıştı. Ancak Lincoln’ın kendi sarayında binden fazla köle çalışmaya devam ediyordu.
Esas amaç kendi çıkarları için insanları kışkırtmak ve daha çok köle toplamaktı. Ancak dünya bunu daha yeni anladı.
İngiltere‘de Mayıs 2016'da yapılan seçimlerde, İşçi Partili aday Sadiq Khan, 1 milyon 310 bin 143 oy alarak Muhafazakâr Partili rakibi Rothschild ailesi'nden gelen Zac Goldsmith’i geçti. Böylece Batı Avrupa'daki büyükşehirlerde başkan olarak seçilen ilk Müslüman siyasetçi oldu.
Tarih 27 Mart 2023.. İskoçya'da bağımsızlık yanlısı İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri Hamza Yusuf, seçilerek ülkenin ilk Müslüman başbakanı oldu.
Tüm Müslüman dünya alkışladı, gururlandı ve en kötüsü umutlandı… Aslında olan yine aynıydı uyutup rahat hareket etmek…
Müslümanlara Mason Yahudilerin merkezlerinde yer verip yine adil ve demokratik görünmeyi başardılar. Peki sonuç ne oldu …
Sonuç Gazze katliamı…
Avrupa kollektif kurumlarında aşırı sağın yükseliş göstermesinin ardından Siyonist terörizmin merkezi İngiltere’de bir seçim yapıldı ve kazanan taraf sözde sol parti olan İşçi Partisi oldu.
Tarih boyunca aşırı sağın yükselmesini kendi çıkarlarına ters gören masonik yapı İngiltere’den yine bir oyun kurdu ve dünyaya yayılacak sözde sol akım başlatmaya niyetlendi. Bu domino etkisi yaratacaktır. Özellikle Türkiye’de de siyaseti etkileyecek ve sözde sol muhalefetin tıpkı önceki Yunan seçimlerinde olduğu gibi umutlanmasını ve erken seçim taleplerini kuvvetlendirecektir. Yani yine Türkiye dışından rüzgar alan bir muhalefet ve yine İngiltere’den rüzgar alan dünya…
Ne zaman akıllanacağız, biz ne zamana kadar başkasının verdikleriyle yetinip mücadele etmek yerine gözümüzü kapalı tutacağız. “Müslüman aynı yerden iki defa sokulmaz” şiarını, ne zaman anlayacağız.