• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ayhan Demir
Ayhan Demir
TÜM YAZILARI

Kapanmayan yaramız: Srebranitsa…

10 Temmuz 2024
A


Ayhan Demir İletişim: [email protected]
 
Osmanlı tarihini okuyanlar iyi bilir ki, Boşnaklar eğer isteseydi, şu anda yeryüzünde bir tane bile Sırp kalmazdı. Öyle olmadı, tam tersi oldu. Sırplar ve Karadağlılar, her fırsatta, Boşnaklara saldırmaktan çekinmediler.

Boşnaklar, tarih boyunca, birçok kez Sırp ve Karadağlılar eliyle, soykırıma maruz bırakıldılar. Bir değil, iki değil, üç değil: Tam on bir kez. 

Boşnaklara yönelik ilk soykırım, 1683-89 yılları arasında, Osmanlı ve Avusturya İmparatorlukları arasındaki Viyana Savaşı esnasında ve sonrasında meydana geldi. 

İkinci soykırım, 1711 yılı Ortodoks Noeli arifesinde, Karadağ’daki Müslüman Boşnaklara karşı girişilen ‘devşirme operasyonu’ esnasında yaşandı. 

Üçüncü soykırım, 1804-20 yılları arasında, Birinci ve İkinci Sırp Ayaklanmaları neticesinde Sırbistan’daki Müslümanlara yönelik etnik temizlik girişimidir.

Dördüncü soykırım, Sırbistan’ın otonomi elde etmesinin ardından, 1830-1867 yılları arasında Uzice, Sabac, Sokola ve Belgrad’daki Müslümanların sürgün edilmeleri esnasında meydana geldi. 

Beşinci soykırım, 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra gerçekleşti. Karadağ ve Sırbistan, bölgedeki Müslümanları sürgün ettiler, öldürdüler. Müslümanlara ait yapıları da yok ettiler. 

Bitmedi, bitmiyor.

Altıncı soykırım, Avusturya-Macaristan’ın Bosna Hersek’i işgal etmesiyle yaşandı. Boşnaklar, Sancak, Kosova ve Makedonya’ya göç etmeye zorlandılar. Öyle ki, ülkedeki Müslüman nüfusu yüzde 7 azaldı. 

Yedinci soykırım, 1912-13 yılları arasında, Plav-Gusinye bölgesindeki Müslümanları zorla Hıristiyanlaştırma girişimi esnasında yaşandı. Bin civarında Sancaklı Boşnak Müslüman idam edildi. 

Sekizinci soykırım, 1919 yılında yine aynı bölgede yaşandı. Bu sefer, 450 civarında Boşnak idam edildi.

Dokuzuncu soykırım, 1918-41 yılları arasında Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nda yaşandı. Sadece 7 Kasım 1924’te, Biyelo Polye’nin Sahovici köyünde, 600 civarında Sancaklı Boşnak Müslüman şehit edildi.

Onuncu soykırım, 1941-45 yılları arasında, İkinci Dünya Savaşı esnasında meydana geldi. Çoğunluğu Çetnikler eliyle, nüfusun yüzde 8.3’üne karşılık gelen, 106 bin Boşnak Müslüman şehit edildi. 

On birinci soykırım, 1992-95 yılları arasında Sırp, Hırvat ve Karadağlıların saldırganlıkları esnasında yaşandı. Boşnaklar, bundan önceki soykırımlarda, hiçbir silahlı direniş göstermediler. Ancak bu sefer, Çetniklere ve Ustaşalara karşı silahlı direniş gösterdiler. 

1992-95 yılları arasında Bosna’da işlenen insanlık dışı suçları hepimiz biliyoruz. Görüntüleri dün gibi hatırlıyorum: Altı Boşnak’tan dördünü öldürüp ikisine taşıttırıyorlar, sonra kalan iki genci de katlediyorlar. Hiçbir Müslüman, düşmanına, hele silahsız ise, böyle bir şeyi yapmamıştır, yapmaz. Fakat gâvur her zaman gâvurluğunu gösteriyor. Çünkü merhamet duygusundan yoksunlar. Acıma duygusunu, ancak kendi canları yanınca hatırlıyorlar.

Dile bile kolay değil: Bosna Hersek’in tamamında, 100 bin insan hayatını kaybetti. 10 bini Saraybosna’dan, 2 bin 700’ü Zvornik’ten, bin 900’ü Foça’dan, bin 700’ü Vişegrad’dan, 500’ü Biyelyina’dan ve 224’ü Travnik’ten.

Bosna Savaşı’nın en trajik sahneleri, elbette, 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da yaşandı. En az 8 bin 372 Boşnak sivil şehit edildi. Bunların binden fazlasına halen ulaşılamadı. Her gün birkaç yeni toplu mezara ulaşılıyor. Bu sebeple Srebrenitsa Soykırımı, kapanmayan bir yaradır.

Boşnaklara yönelik son soykırım sadece Srebrenitsa’da değildi. Bugün Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti-RS entitesi sınırlarında kalan Krayna, Sanski Most, Foça, Çayniça, Han Piyesak, Rogatitsa, Brautunats ve Biyelyina’nın her bir karışında benzer sahneler yaşandı.

Bosna Hersek Kayıp Kişiler Enstitüsünde görev yapan Amor Maşoviç, bu durumu şöyle ifade ediyor: “Bugüne kadar tespit edilen Müslüman toplu mezarlarını haritadan işaretlerseniz, karşınıza çıkan haritanın Sırp Cumhuriyeti-RS entitesi sınırlarıyla örtüştüğünü görebilirsiniz.”

Srebrenitsa soykırımından yıllar sonra, Sırp zihniyetinde değişen hiç bir şey yok. Bunun en son örneği, 7 Temmuz’da Bosna Hersek’in Priyedor şehrinde yaşandı. Birleşmiş Milletler’in Srebrenitsa Soykırım Günü olarak kabul ettiği 11 Temmuz’a günler kala, Sırplar yeni bir provokasyon hareketine imza attılar. 

Sırplar, İkinci Dünya Savaşı’ndaki Kozara Muharebesi’nin 82’nci yıldönümünü anma bahanesiyle, Priyedor’da bir tören yürüyüşü düzenlediler. Yürüyüşe Sırp Cumhuriyeti-RS entitesinin yanı sıra Sırbistan Silahlı Kuvvetleri mensupları da katıldı.

Bosna Sırp Cumhuriyeti-RS Çalışma, Gaziler ve Engellileri Koruma Bakanı Daniyel Egiç, Sırbistan Çalışma, Gaziler ve Sosyal İşler Bakanı Nemanya Staroviç ve sekreteri Zoran Antiç de bu törende yer aldı.

Bosna Sırp Cumhuriyeti-RS Cumhurbaşkanı Milorak Dodik, bu hadsiz eylemi, “sonunda” ifadesiyle birlikte sosyal medya hesabından paylaştı.

Sırbistan Ordusu, tıpkı 1992-95 yıllarında olduğu gibi, Bosna Hersek sınırını geçerek, Bosnalı Sırplarla birlikte yürüyüş düzenliyor. Hal böyle olunca, Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç’in, geçtiğimiz günlerdeki “Dünyada üç ya da dört ay gibi kısa bir süre içinde büyük bir çatışma yaşanacağı” sözleri akıllara geldi.

Biz de Sırp cephesinin bu iki provokatörüne, Ziya Paşa’nın şu özdeyişini hatırlatarak yazımızı noktalayalım: “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Alperen

Ayıdan post sırptan dost olmaz arkadaş. Başka söze gerek yok.

Okur

Bosnalı müslümanlar ile Kürtlerin kaderleri bir birine benziyor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23