Yandım Çavuş Ayranı
CHP’nin, muhalefet olarak usulen veya adet-i veçhile, her mevsimde kullana geldiği politikası, iktidarı devamlı kötülemek üzerinedir. AKP iktidarı, dünyanın en güzel ve en faydalı düdüğünü çalıp çorbasını kaynatsa dahi, düdük, kafa tırmalayıcı olur, çorbası da boğaz yakıcıdır..
Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan geçenlerde bir müjde vermişti;
“Enflasyon, her türden akçalı sabit gelirleri nasıl törpüleyerek yıpratıyorsa, bayram ikramiyelerini de eritiyor Bunu düşündük, enflasyon ateşinin erittiği yeri dolduracağız. Belki bin beş yüzü falan bulur..
Ne olacak şimdi?
CHP, bu müjdeye nasıl bakacak, beğenecek mi, tu kaka mı yapacak?..
•
Sandıklı demokrasilerde başarı, kazanılan oy ile seçmene yapılan vaatler arasındaki etkileşime bağlıdır. Bu hiç şaşmaz.
Kantarcıoğlu takımının açıklamalarına göre AKP, toplum yararına dünyanın en güzel ve faydalı hizmetlerini yapsa bile, CHP ölçümlerine asla uygun düşmeyeceğinden, beğenilmez.
Şimdi, bunların politik mezhepleri gereği, “Halk çöp tenekelerinden geçinmeğe çalıştığı şu zamanda bir de ikramiyelere ek takviye mi?” denilerek karşı çıkılırsa, CHP’ye yandım çavuş ayranı..
Öyle ya, “bir de şimdi bayram hediyelerine enflasyon eklemesi mi? Buna ne gerek arkadaş?” diye düşünenler çıkarsa, değil mi!..
Seçmenleri hemen Kılıçdaroğlu’na başlayabilirler,
“Kırk yılın birinde bize de biraz bayramlık ayarlayacağına, hazır pişmiş aşa su katmak olur mu? Ayıp yahu”!..
Zordur Kılıçdaroğlu’nun, işi zor...
•
Kılıçdaroğlu, alışkanlıklarından hiç değilse bir defacık olsun, vaz geçemez mi?
Sükutu ihtiyar ederek, AKP’nin müjdesine destek çıksa bile, yine yandım çavuş!..
Kesinlikle burada da ayvayı yemiş olacak. Zira, ikramiyenin enflasyon tahribatını telafi desteğinde kaynak, İş Bankası değil. Aksine, hükümet, yani devlet olunca, bunun oylamalardaki etkisi de, devlet adına yine AKP’ye akacak..
Kılıçdaroğlu ne yapsa hava. İnsan, bayağı acıyor da..
Zavallı adamcağız…
•
Mustafa Kemal, daha Atatürk’leşmeden evvel Samsun’a ayak basmamış. O yıllarda varlığını sürdüren de Türkiye Cumhuriyeti değil, Osmanlı padişahlığı.
Rusya, 93 savaşında işgal ettiği Doğu Anadolu topraklarını geri verir. Bu arada İngiliz’lerin desteğinde bölgede bir Ermenistan kurulur. Taşnakların kontrolündeki bu devletin amacı, “Büyük Ermenistan” hayalini gerçekleştirmek..
Ermeniler, bu amaç doğrultusunda Doğu Anadolu’da Osmanlı vatandaşı Türklere saldırmaya başlar..
1920 Haziran ayında, Tük devletinin kurulmasına hayal edildiği bir sıralarda Ermeniler, Osmanlı Padişahlığının Doğu Anadolu’sunu altüst ederler. Ankara’nın Meclis Hükümeti de, Doğu Anadolu sınırlarını Misak-i Milli ilkelerine uygun hale getirme amacıyla Ermeni kuvvetleriyle savaşa tutuşur. Kars ve Sarıkamış’ı kurtarır ve 2 Aralık 1920 günü, Gümrü’de, Ermenilerle Barış Andlaşması yapılır..
Andlaşmanın tarafları Ermeni devletiyle Osmanlı’ya karşı ayaklanmış Meclis hükümeti… Türkiye Cumhuriyeti kimliğiyle her hangi bir kişilik mevcut değil..
1915 tarihi 5 yıl evveline ait olup, zamanının hadiselerin, vukua gelen olayların mazlumlarıyla zalimleri, kişilikleri itibarıyla, 2000’li yıllarda aranılamaz. Aranılsa da, ne fiziken ne de hukuken bulunamaz
Amerika’nın başkanı, dünyaya talkın vereceğine kokuşuk danelerini Türkiye’ye yutturmaya çalıştığı elindeki ısmarlama salkımına bakmalı..
•
Geçenlerde gözüme ilişince tuhafıma gitti. Bir anlamda da utandım. Bir başkasıyla ilgili olsaydı “ısmarlama” olduğunu düşünecektim amma, yazarının cehaletine verip oturdum.
Murat Ülker, on bin aileye gıda ve 2000 yetime de aylık nakit yardımında bulunuyormuş..
Bunlar; günahları gibi sevapları da insanların özel hayat sırlarıdır. Deşelemek, hem ayıp, hem çirkin ve hem de suçtur.
Müslümanlığın sayarak bitirilemez şartlarından birisi de budur. Öğrenin artık…