Trompet konçertosu...
Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan, çat kapı iftar yemeği için bir ailenin kapısını çalıyor. Tanrı misafirini kabul ederek sofraya buyur ediyorlar.
Bir yerli fransız, galiba 2000’li gelişkin dijital çağda olacak ve de insansız hava tayyarelerini imal ederek kullanabilen modern ve medeni bir Türkiye’ye yediremediği bu manzarayı alaya alıyor..
Biz de, bu fransızı, Latin Trompetçi Perez Prado’nun, “Cheri pink and…….” isimli yıllar eskisinin müzelik bir 45’liğinin yardımıyla bilgilendirerek aydınlatalım istedik..
•
Yerli fransız, Uzaya giden bir kaptanla konuşuyor. Yıl 2021 imiş. Kaptan Kirk fransıza bildirmiş. “Dünyanın Anadolu topraklarında, galiba Türkiye olacak, insansız tayyareler uçuyor. Amma bu çağda bu Anadolu hâlâ masa yüzü görmemiş. Bu ne yabanilik! Yer sofrasında yiyorlar. Ben şaşırıp kaldım efendim.”
•
Fransızın fiziki boyutlarını bilmiyoruz. Kilosundan bir sorunu var mıdır? Erkeklerde olduğu gibi kadınlarda da kilo derdi hemen hepsinde. Şişmanlık, beslenme yanlışlığının kaçınılamaz tabii bir sonucu. Ayrıca sağlık sıhhat yönünden de üzüntü kaynağı.
Dolmuşçular hiç istemezler şişman yolcuyu. Çünkü, iki şişko bir üçüncü yolcunun ücretinden mahrum ediyor dolmuşçuyu..
Yıl 2021. Uzay Yolu’dan Kaptan Kirk bildiriyor : Anatolia gezegeninde İHA”lar uçuşuyor ama MASA henüz keşfedilmemiş..
Cherry pink and apple blossom white. Perez Prado solo yapıyor.
•
Masanın mucidi yorgun insandı. Taş devrindeyken cilalısını kullanırdı. Dağda bayırda zaman ve zemin ne olursa olsun, yorgunluğunu atmak, hemen öyle uzanıvermekle de olmuyordu. İnsanın dertlerine derman bulamayan taş devri, kendine özgü özel sağlık hizmetini demir devrine aktardı..
Malumunuzdur ki insanlık bugüne kadar üç devir geçirmiş. Taş devri, demir ve tunç devirleri. Çelik devri de, bunlardan biri.
Daha henüz tekerlek icad edilmemişti. Görevi yüklenen demir devri, insanın fiziki yorgunluğuna bir çare bulunamadan devraldığı bu hizmetini, TUNÇ devrine yüklemeye kalkıştığında, demirciler, hep bir ağızdan sevinç naraları atmaya başladılar,
Çünkü, çağ değişmiş, oturak icat edilmişti..
Fransızlar, o günlerde daha henüz HELA nedir bilmiyorlardı. Her ne kadar yemeklerini masada yiyorlarsa da, evlerindeki tencerelerine boşalttıkları bağırsak atıklarını pencerelerden sokaklara dökerek savaşıyorlardı, veba mikroplarıyla...
Yıl 2021. Uzay Yolu’dan Kaptan Kirk bildiriyor: Anatolia gezegeninde İHA’lar uçuşuyor ama, MASA henüz keşfedilmemiş..
Perez Prado’dan bir Latin çiftetellisi. Cherry pink and apple blossom white. Prado, bunu salt kaba zurna ile yorumlardı…
•
Oturak, kişinin kıç üzerine oturduğunda, diz kapaklarını göbek hizasından yukarıya kaldırtan rahatlatıcı hela taşıdır. Halk dilinde “Alafranga hela” denilir. Köylük yerlerde fiziki yorgunluğu atmak üzere kır bahçelerinde kullanılanına, kısa veya alçak sandalye diyorlar, masaları da bunlara uygun alçak yapılır.
Bunların havasına kapılarak bir bardak çay da içildiğinde, kaplıcalar yerin dibine. Anadolu’da insanlar aralarındaki kıdemli dostluklarını daha da pekiştirmek amacıyla iki lafı patlatmak için alçak masalı çay bahçelerinde unutulamaz toplantılar yaparlardı.
Türkiyeli olduğumuzdan mekteplerimizde okumuştuk, bir “Anadolu” şiiri vardı.. “Sen ne güzel bulursun gezsen Anadoluyu” derdi.. Çünkü bunun şairi Gürtunca da Türkiyeli idi.. Fransız, Türkiye’yi pek gezmediğinden olacak duyup işitmemiştir.
•
Tunç devrinden bugüne deyin ağır işlerinde yorulan erkekler, yer sofrasındaki akşam yemeğinden kalkan aile reisleri, ağalar gibi sedirlerine kurulurlar. Bir ayağını kıçının altına alıp diğerini de kıvırıp diklemesine yanına çektiğinde, gallavi fincanın içinde kahvesi de eline verilir.
Bir eksiği kalmıştır yorgun adamın. Kuşağındaki tabakası ve içerisindeki kıyma Türk tütününden sarma sigarası.
Hangi çıt kırıldım bulabilir masası cilalı kaşanelerinde bu sağlık sıhhat dinamizmini?..
•
Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan’ın yer sofralı bir fakirhaneye yaptığı çat kapı iftar misafirliğini, akılları sıra tefe almışlar.
Ne imiş?..
Yıl 2021. Uzay Yolu’ndan Kaptan Kirk bildiriyormuş: “Anatolia gezegeninde İHA’lar uçuşuyor, ama masa henüz keşfedilmemiş buralarda..”
Kaptan Kirk, çektiği fotoğraflarını keşke göndermeseydi yeryüzüne. Yeryüzü dünyası artık eskisine benzemiyor. Eski zamanda iş yapan eller, hep ayni gövdenin de olsa, birbirlerinden saklarmışlar yaptıklarını..
Nitçen işte. Bunlara da şükür, kazaya uğramazın…