• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Radyolin diş macunu…

31 Mayıs 2021
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Corona virüsü ağız yoluylu bulaşıyor. Korunmak için ağız ve burnun kapatılması gerekiyor. Onu da maske ile yerine getiriyoruz. Pazarın tezgahlarıyla, çarşının dükkanlarını kapattırdık. Halkı kalabalık gruplar halinde bir araya getiren düğün ve dernekler yasaklandı. Sıra geldi salgının bir başka köprüsü olan hastane ve sağlık ocaklarına. Raporlu ilaçlar için doğrudan eczaneler bu hizmeti görünce, sağlık ocakları tehlikesi de, kendiliğinden önlenmiş oldu. Hastanelerde yığılmanın da, nispeten önü alındı.

Bu arada ağız içiyle uğraşan sektörlerin POZİTİF yüklü müşteri saldırılarından korunması gerekirdi. Ağız içiyle uğraşan doktorların aktif çalışma alanlarından geri çekilmeleri gerekiyordu. O da yerine getirilince, diş hastanelerinden randevu almak bir hayale dönüştü.  Şimdi şu günlerde “Ağız ve diş sağlığı bölge hastanelerinden alınabilen randevuların karaborsada satış serbestliği olsa, satıcısına iyi para getirirdi.. 

İdare edilenlerin yönetimi tenkit etmeleri hem kolaydır, hem de ucuz. Evveliyatında benzer  krizleri yaşamamış ülkelerde aniden meydana gelen problemler, yöneticileri dara düşürdüğü gibi, halkı da, ne yapacağını bilemez hale getirir. Çocukluğumdan beri bilirim, bu corona salgını gibi dipten tepeye her mekanı ve her tımarın altını üstüne getiren bir bela ile hiçbir zaman karşılaşılmadı.

Bir ara, 70’li yıllarda, kolera dedikodusu çıktığında, hastanelerdeki hastabakıcılar bile mahalle aralarında ücretsiz hizmete soyundular. Zaman, yetmişlerin ortalarındaydı, Samatya Sigorta Hastanesinin hastabakıcısı Abdullah abi, enjektör ve çok kullanımlı iğnelerini kaynatarak dezenfekte ettiği metal kutusuyla mahallemizde dolaşır, iğne için toplanan komşularımızı teker teker aşılardı. 

Şimdi, geliştikçe, modernleştikçe ve de zenginleştikçe şaşkınlıkla apışıp kaldık. Hesaplarla türaplar birbirlerine dolaştı. Bu karmaşa ortamında bugünün sorununu çözmeye uğraşanlar, bekara karı boşama kolaylığıyla boş konuşan tenkitçiler, ayrı ayrı tellerden çalıyorlar. Tabii görüp, gezip yaşamış olmamanın sebebi, tecrübesizliklerinden.. 

Her ne ise, konuyu kendimize getirelim...

Mayıs’ın 19’u idi, 182’yi aradım. Uzun bir beklemeden sonra otomatik ses düzeni konuşmaya başladı. Derken müşteri temsilcisine bağlanabildik. Ağız ve diş sağlından “Okmeydanı Hastanesinden” gün istedim. Silme doluymuş. Akşam 17’de aramamızı tavsiye ettiler. Öyle yaptık. 4 Haziran’a kadar bütün koltuklar satılmış. O gün tekrar aramamız istenildi. Başka hastanelerde de yer kalmamış.

Olsaydı bile nasıl gidecektim? Araba kullanma yasak, toplumun hizmet araçlarına da binemeyeceğim. Çünkü yaşım geçmiş…

Anlayabildiğim kadarıyla bakanlık, diş tabiplerinin “Ya hastalık kaparsa” şüphesiyle şifa arayan vatandaşının ağzına burnuna yaklaşmasını önlemeyi daha önemli bir vazife addetmiş.

Bunu takiben birkaç gün daha gün aradım. Her birinde de koltuklar dolu ve 5-7-8 haziran günleri saat 18 sularında arama tavsiyesiye karşılaştım.

Mecbur kaldım Cimer’den iltimas istemeye!.

Öğrendiğimize göre,

Salgın dolayısıyle diş hastanelerindeki tabipler bir süreliğine diğer alanlarda görevlendirilmiş. Dolayısıyle hastalar ile doktorlar arasındaki denge bozulmuş. Bundan ötürü hastalar sürekli gün arayacaklar, bulduklarında da kaçırmayacaklarmış. Biraz sıkıntılı olacaksa da, benim anlayabildiğime göre, dişlerini, yıkamamanın dünyevi cezası imiş, çürüyen dişlerin, sahiplerine verdiği ağrılar…

Benim çocukluğumda yerli malı Türk’ün malı olup, diş macunumuzun markası da, “Radyolin” idi. Şimdi bin bir markalı yabancılar yarışıyor. Hepsi de beyazlatıcı. Oysa beyazlatıcılar, kimyevi ise, zehirdir. Ekmeklik unumuzun içindeki beyazlatıcı gibi, bu bakımdan midesini düşünen, Halk Ekmek yiyor. 

Dünyanın en zararlı ve zehirli ekmeğini yiyoruz, yediriyorlar, haberiniz olsun. Şimdi desem ki, “Halk Ekmek” yiyin, hastalıklı partizanlar, 

Adımızı fetöcülüğe çıkarırlar” korkusuyla yapamazlar. Ne aptalcasına cehalet yahu…

Onu bunu bilmem arkadaş. Her yemekten sonra dişlerinizi sabunla, hem de yeşil sabunla yıkayın. Az yiyin, yavaş yiyin. Kimsenin lafına da kanmayın…

Umarım, gelecek salgınlarda böylesine darboğazlara düşmeyiz…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

vatandaş

hocam , dis macunu olarak karbonat kullanın , dağa dogal.

okur

koronayı birinci sıraya aldığımızdan,maalesef daha önemli hastalıklarımıza,ızdırap yaşadığımız sorunlara bakan doktor bulmakda zorlanıyoruz.bumudur salgınla mücadele,çoğu insanın hafif belirtilerle atlattığı virüs,daha ölümcül hastalıklarımızın önüne geçti.kanser tehlikesi yaşadığımız babamıza ğöğüs hastalıklarında randevu bulamıyoruz,neymiş doktorlar koronaya bakıyormuş,yahu akciğer kanserimi tehlikeli,yoksa herkesin ciğerine inmeyen ,basit belirtileri olan bu virüsmü tehlikeli.bakalım bu saçma sapan işler ne zaman bitecekde nefes alacağız...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23