• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Helalleşme…

17 Mayıs 2021
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Kılıçdaroğlu Kemal, evinin sıradan mutfağında hanımı börek açmaya çalışırken kendisine yardım ediyor. Maço dilinde, kılıbıklık denilirse de, sanmam. Reklamdır..

Sosyoloji profesörü, otuz günlük toplumsal perhiz günlerinde akıl ve mantığını yitirince, şeker bayramı ramazana döndürülünce, anında oynatıverdi. Halk dilinde 146’lık diyorlar bu oynatmaya..

Hepsi iyi güzel de, paranın din ve imandan bağımsız olduğu bir memleketin laik dilinde yeri bulunmayan helalleşmeye ne gerek?

Bir kişi, kazma, kürek ve ibriği elinde, kendine ait toprağı eşeler, tohumunu atar ve suyunu da verdikten sonra yetişen domates, kendisinindir. Kimse karışamaz..

10 kişi aralarında birleşirler. Birisi takımları, tulumbayı ve toprağı kendisindendir. Hep birlikte çalışırlar. Üretilen domatesler kimindir ve nasıl pay edilir?. Bu paylaşmaya “Bölüşüm meselesi” denilir. Buna da pek kimse karışamaz. Üçer-beşer, kardeş - kardeş aralarında taksim ederler. Zira bu iş kendilerinin özel işidir, hallederler..

Toplum milyonlara erişir. Kimisi tulumbacıdır, kimisi gübreci kimisi de kunduracı veya kamyon sahibi nakliyeci. Bir kısmı da domates üreticisi. Hamal da vardır aralarında, işçisiyle birlikte fabrikatörü de.. Düzenin diktatörü “bi kodu mu, oturtur”. Kanun kitapla tanışık ise, demokratik bir başkan da olabilir, düzenin muhafızı sıfatıyla..

Domatesin paralarını kim alacak ve ne yapılacak? Fabrikanın ürünleri, gübrecinin kazancını, tarlada çalışanın gündeliği, kamyon sahibi de dahil dahil, milyonluk bu kitleye adilane dağıtılacak. Amma kim tarafından ve niçin?

Dağıtıcının ismi önemli değil. Unvanı, düzenin muhafızıdır. Modern toplumlarda, iktidarın sahibi bir küçük azınlıktır..

Gerçi kısa yoldan “halk” denilirse de, pek inandırıcı değildir. Yapılan işe de, “Bölümüm politikası”, ismi kullanılmaktadır..

Bölüşüm politikası uygulamada “adaletli” ise, halkın zenginleriyle yoksulları arasında nisbi bir denge görülür. Dağıtımda adalet yoksa, zengini fakiri kavgalı ya da toplum ikiye ayrık..

Türkiye’de bölüşüme adaletsiz başlanmış, ayni çizgide yürüyüp gittiğinden, bu alışkanlık, Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan’ı zorda bırakmış,

ESNAFTAN HELALLİK İSTETMİŞ!.. 

Rahmetli Mehmet Şevket Eygi, ağabeyimiz düzenin muhafazakarlığına tarafgirli namazlı niyazlı Müslüman yerine, hakperest adil bir Hristiyanı tercih ederdi. 

Diktatör olsun demokrat olsun, düzenin muhafızları batağı kurutmak için, kazançlarıyla dengeli olacak şekilde halktan vergi alırlar. Hak ve usul böyledir, buna da kırlık alanlarda “imece” denilir. Amma, Türkiye’de usuldendir, az kazananlar vergilerini zamanında öderken, çok kazananlar zamanında ve hiç kaçırmadan ödemeye pek yanaşmazlar..

Neticede gün ışığına şu gerçek çıkar. Fakirler ahlaklı olduklarından fakir bırakılırlar..

Bunun sebebi, aşağıda nice okumuş amma yoksul uzmanlar var iken, kanunları yukarıdaki zenginlerin yapmasından..

Bu model ahlak, cemiyeti tersine geliştirir. Zenginlerin sayısıyla yoksulların sayıları tersine hız alır. Düzenin muhafızları da, ekseriya Türkiye’de yapıldığı gibi, çarpıklığı düzeltme cingözlüğüne saparak af kanunu çıkarır.. Askerlik kaçkınının, yanında dostunu öldüren herifle birlikte vergi kaçakçısını da af eder. Haliyle kazancının vergisini, devlet üzerinden kamuya olan vatandaşlık borcunu, kul haklarını da ödemekten kaçınır.

Yüz yıllık Cumhuriyet, süre olarak yarı yarıya demokratlarla asker kökenli bonapartist diktalar tarafından yönetildi. Her iki kanat da, kendilerinin eseri olan gelir dengesizliğini düzeltme amacıyla zaman-zaman çıkardıkları af kanunlarıyla, devleti alacaklarından vaz geçirttiler.

Peki alacaklılar kimdi?

Mücerret organize devlet mi, yoksa, müşahhas, elle tutulup gözle de görülebilen sen, ben bizim oğlandan ibaret millet mi?

Sorun şurada, amma, hiç kimse de çözmeye yanaşmıyor. Devlet, teknolojide kendi başarılı eseri olan, “insansız hava araçlarının” projelerini dışarıya kaçıran düşmanının yanında, vatandaşlar arasında dolaylı dolaysız kul haklarını çalıp götüren hırsızları da af etmeye yetkili olabilir mi olamaz mı?

Ayrıca devlet, niteliğinde laik bir hükmi şahsiyet oluşundan, vatandaşlarıyla helalleşme, haramlaşmanın yerinde olup olmadığı da!

Devlet Başkanları Tayyip Erdoğan’ın bunları bilmediği düşünülemez.

Peki neden helallik istedi? 

Hem de, “Erken seçim yok” derken?

İsmail Saymaz’a. Sana değmez amma, iş olsun kabilinden.

Atatürk-İnönü birlikte kanun çıkarıyorlar. Memurların siyasi partilere intisabı yasak. Dinlemeyen memurluktan atılacak. Memurin Kanununun 9. maddesi böyle..

İnönü, “parti devletine” gidiyor. Devlet memurlarını partisine bağlıyor. Genel sekreter, “İçişleri bakanı” olacak, valiler de partinin “il başkanlığına” geliyor. Lakin memurin kanunuyla çelişkili. Atatürk’e soruyorlar, “Ne yapalım?” O da meseleyi hallediyor..

Ben burada yanlışlık görmüyorum. Memurların siyasi cemiyetlere girememesi, BENİM PARTİMDEN BAŞKA PARTİLERE İNTİSAP ETMEMESİ İÇİNDİR” nokta..

Sana, ambulans isteten Bonapartizmin mebdei, işte bu mantıktır İsmail. Evvela bilgili ve sonra da saygılı ol…

Şimdi, hepsinin hırsızları, kendilerine yıldız. Öğren..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

eskilerden quim qaldı?

zaman zaman atayı yadediyon ya abi, aşkolsun...

Bir numara sacmalama

Bu milletten ne istiyorsunuz? Millete dedinizki 50 milyon asi gelecek, sene 2020. Simdi bakan cikiyor 30 milyon asi gelecek diyor, tabi millet guluyor. Bakan diyorki yerli asi yacagiz, millet diyorki yerli ucak hikayesine donmesin. Yapilan herseyi millete yukluyorsunuz, millet fedakarlik yapsinmis!!! Millet ne yapsin, bu devleti.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23