• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Atilla Özdür
Atilla Özdür
TÜM YAZILARI

Görüş, gösterilenle sınırlıdır..

12 Temmuz 2021
A


Atilla Özdür İletişim: [email protected]

Cenab-ı Mevlamız Zatının kendi dinini korumaya almış. O, koruyucudur. Bir diğer ifadesiyle, İslam dini, Allah’ımızın koruması altında. Bunun yanında biz kullarına din ile birlikte, can, mal ve nesebin de korunmasını emretmiş. Ancak, bu emirler yerine getirildiğinde insanoğlu, istenilen olgunluğa erişebiliyor.

Dininin, biz kulları tarafından korunabilmesi için, dinin koruması altındaki değerleri mutlak korumamız gerekiyor. Din, malı koruyor, canı koruyor. Bu itibarla, kimse, hiç kimsenin malına ve canına el koymaması gerekiyor.. Aksi halde katil olunuyor ve hırsız sayılıyor..

Dikkat edilirse, İslam kültüründe saldırı savaşı yok. ABD hava kuvvetleri stratejik kuvvet, yayılma amaçlıdır. Korumak yok. İşleri, sadece öldürmek ve gaspetmek..Türk hava kuvvetlerinin etiketlerinde ise, taktik, yazıyor. Amaç savunma. Bir karış toprağa ne göz koyup almak var ve ne de vermek!

Allah’ımız dinini korurken öncelikle nesli korumaya alıyor. Neslin korunmasıyla da insan, kendi sağlığının yanında mülkünün de sağlığını korumuş oluyor..

Amerika’da ortalık, birbirine girgin. Aile içi çiftleşmelerin, yani ana oğul, baba kız sohbetlerinin tartışmaları, ortalığın altını üstüne getiriyor. Karacabey Harasından yenilerde doğmuş bir Kangal almıştık. Dişisini verdiler. Bir de erkek istediğimizde, ayni ananın ayni doğumundan olduğu için vermediler. Ellerinde başka erkek yavru yokmuş. Köpeklerde ana ile baba irsen birbirlerinin yabancısı olmadığında, yeni doğacak yavrular, abi kardeş ortaklığından gelirse, köpeğin gelecekteki neslinde, ırki özellikleri bozulurmuş.

Neslimizin korunması, Allah’ın emirlerinden. Demokrasi ise Allah’ı tanımıyor.. Bu cesaretinden ötürü!, “VELEV Kİ İBNEYİZ” diye meydanlarda dolaşmaktan utanç duymuyorlar..

İslam dini, din olma vasfını kaybetmemek için, kardeşler arası evliliği yasaklıyor. Yoksa din, dinlikten çıkacak. Yakın akrabalıklar da bu sınırlandırmanın içinde yer alıyor. Zira, insan cinsindeki bozulma, çürüme ve çözülme, gelir dağıtım dengesini koruyan mülkün temizliğini de yok ediyor..

Hayatın dört ana unsurunu oluşturan toprak, hava, güneş ve su, aynen dinin de, kendini koruyucu temel unsurları arasında yer alıyor. Birisi yok olunca, diğerleri de kayboluyor..

Neticesinde, meydana gelen manzarada, dinini bozguna uğratan Müslümanlar, başlıyorlar kendilerini muamelatta da müslüman görüp, meleklere nispet, üstünlük taslamaya.. 

70’li yılların ortalarında da, kendi payıma eşyaya, aynen günümüzdeki gibi bakıyor ve sadece gösterilenleri görüyordum. O günlerde cadde ve sokaklarda, üzerlerindeki boya tamiratı devam eden arabalardan geçilemezdi. Gerisi  gösterilmediğinden, niye boyası düzgün araba yoktu, gösterilmediği için, görüp öğrenemedik.

O zamanlardan bugünlere, gelir dağılım dengesi giderek daha derinlere çöktü. İpini kopartacak kerteye geldi. Bugüne dek bunun nedenini anlayamadık. Anlayabilmek için görmemiz gerekirdi, gösterilmedi. Kanal İstanbul’u da gösteren olmamıştı. Halen de yok. Bu eksiği Vehbi Kara beyefendi tamamladı da, şimdi öğrenir gibi olduk..

Bugün şimdi, bize gösterilenler, gıcır gıcır hepsi de ayna gibi daha fabrika tozu üzerinde parlak arabalar..

Meraklanıyor ve görelim istiyoruz. Amma, gösterdikleri bu kadar, gerisine pencereler kapalı. Hal ve gidişatı gösterme politikası eskilerde ne ve nasıl idiyse yenilerde de aynen öyle..

İktidarlar, kökenleri ne olursa olsun, acıyı tatlıyı, kendi çıkarları açısından açıklayıcı olmuyorlar.

Demokrasinin şeffaf kültüründe muhalefetin görevi, iktidarı kirletmek. Nasıl ve ne ile olursa olsun, kirletmek.. 

Demek ki, muhalefetin ağzından düşürmediği kolektif sakız, “Halk Ekmek kapılarındaki kuyruklar” birer masalmış..

Kaportası dökük eski vasıtaların görünemeyecek derecedeki yokluğu, hiç değilse azalmışlığı, yoksulluğun ortadan kalkmışlığına delalet ediyor..

Hani utanmadan sıkılmadan bağırıyorlar ya, 

“Millet aç, ekmek almaya parası yok!”

Oysa, arabalar kız gibi, milletin parası yok… 

Peki, nedir bu terslikteki tılsım, öyleyse?

İtibardan tasarruf kaçkınlığı

Böyle olduğu içindir ki, gökdelen inşaatlarındaki artış hızı, vasat ailelere has şehir içindeki inşaatlarının artış hızını neredeyse geçer hale getirmiştir. 

Hazreti Allah, eğer inanıyorsanız, bu kaçkınlığın cezasını Devlet-i Aliye’ye, MONDROS ile verdi. Bizlere niye vermesin!.. 

Neyse, sokağın manzarasından bir realiteye gelelim.. 

Seksen milyonluk kitle halinde birbirlerine sarılmış tek bir bünye. Bir yakanın Halk Ekmek kuyruklarında bekleşenlerine karşı, diğer yakanın gökdelenlerinde, milyonluk doğum günü mumunu üfürenler hep birlikte, bu sarmalın içinde. 

Birisi cebren zorlandığından, ekmeğinden bir lokmayı azaltırken kıvranıyor, diğerleri de, itibarlarından tasarrufa kalkışmadan, beş yıldızlı mekanlarda doğum günü mumlarını üfürüyor..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Görüş, gösterilenle sınırlıdır

Abi tam ege canselsel bi son vuruş cümlesi olmuş

süveyiş ve sövüşleyiş

... Sen şimdi aşı da olmamışındır..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23