Bir zamanlarrr!..
İnsanoğlu gözünü ve kulağını şöyle bir hazırlayıp da çevresine kilitlendiğinde, sadece kendisine gösterilenle duyurulanları görüp işitir. Ötesi yoktur, bilinmezdir ve gereksizdir de…
Meşhur ve tanınmış bir kişi, Mafya reisi imiş, Bay Sedat. Girmiş muhkem bir klübün şatosuna, Türkiye’nin alem-i politikası vasıtasıyla millete duyurulmasını istediği bir şeyleri duyurup, gösteriyor. Hem de günlerce.
Bidayette birkaç kez Tayyip Erdoğan’ı devirip götürme amaçlı girişim istenilen neticeyi vermeyince, şer cephesi, istismari bir fırsat olarak kullanılabilir gördüğü her olayın üzerine sazan gibi atlamaya ahdettiğinden, bu adamın da tezgahına yapıştı.
Tezgahtaki bütün mallar, kirli. Bunların üreticisi de iktidar. İktidarın ustabaşıları ise Erdoğan ile İçişleri Bakanı!..
Kullanılan istismari materyal hikaye bundan ibaret. Bu hikayeden ticari pay hakkı da, elbette muhalefetin olacak. Aksine akış zaten eşyanın tabiatına ters..
Muhalif basın günlerdir bu malları mayalamakla meşgul, iktidar yandaşlarıysa, şatonun yıkılmasını bekleşiyor.
“Gösterilip duyurulanların aslı esası nedir?”..
Muhalefet günlerdir bu pislik üzerinde tartıştı, yorumlara kalkıştı, öznelerini tahminle gün geçirdi. Bütün suçları ve günahları, düzineleri aşkın kim vurduya giden cinayetleri, algı yoluyla hâlâ deviremediği iktidara yüklemeye çalıştı.
Merdan Yanardağ’ın anlatımıyla “Ayda on bin dolarlık katılım payını alan AKP’li mebusun kim olduğunu, milletin merakına bağlattı”…
Şeytaniyeti olanca iğrençliğiyle ayağa düşürdüler. Oysa, şeytanın da bir onuru olmalıydı.
•
Muhalefetten beş gazeteci, bir de Haber Türk’ten bu gibi toplantıların disiplin emini bir hanım, birlik oldular pisliklerin baş üreticisi gördükleri Devlet Başkanı’nın dahiliye sekreterini karşılarına alarak, hacivat-karagöz perdesinden püskürtülen cümle ahlaksızlıkların hesabını sordular…
Şimdi AKP mebusu olan bir kişi (imiş), bir zamanlar mafya başkanıyla birlikte muhtevasında kaçakçılık, cinayet ve çeşit türlü gasp hadiselerinin de bulunduğu büyük bir vurgunun yapımında dolaylı da olsun yer almış. Romanın hikayesi bu havada..
Şimdiki muhkem şatosundan yayın yapılan bir medya istasyonundaki programcı ki, o da bir mafya reisi imiş, bunu merak edip duruyormuş. Soruyor hükümete.
Kimdir o sizin yakadan ayda on bin dolarlık “bana yaptığı hizmet borcumu” ödediğim makbul adamınız?..
Düpedüz dalga geçercesine!
Bu adam da güya AKP’den mebus imiş!..
•
Gerçekten romanın nasıl biteceğini biz de merak ettik.
Bu durumda bizim de sorup öğrenmeye hakkımız olmalı.
24 Mayıs akşamı takımını toplayıp Haber Türk sahnesine gelen Merdan Yanardağ ve ekibine soralım..
Sahi be, kimdir bu mebus kişi?
Ve sizler! Şatodan yapılan ve teferruatı gizlenip göstermeden duyurulanların bu çarpık haliyle, gerçeğin tam ifadesi olabileceğine inandınız mı?
Eğer inanıyorsanız, yazık sizlere inananlara…