• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Osman Aydın
Ali Osman Aydın
TÜM YAZILARI

Narin ve Reyting Savaşları

14 Eylül 2024
A


Ali Osman Aydın İletişim: [email protected]

                   Diyarbakır’da yaşanan Narin Güran’ın öldürülmesi olayı bu haftanın gündemiydi. Bir çocuğun öldürülmesi neresinden bakılırsa bakılsın korkunç bir olaydır.

                   Fakat Narin’in öldürülmesinden daha korkunç olan bizim medyanın çalışma sistemidir bana kalırsa.

                 Bu kadar kontrolsüz, bu kadar kuralsız, bu kadar seviyesiz bir medya olamaz! Olmamalı. Böyle bir medyanız varsa herhangi bir işi sıhhatli bir şekilde yapmak inanılmaz zorlaşır. 

                  Savcılar titizlikle bir soruşturma yürütüyorlar.

                 İfadeleri savcılar alıyor. Meselenin detaylarını yalnız onlar biliyor. Şüphelilerle konuşan yalnız onlar. Ve soruşturmanın sağlıklı bir şekilde sürebilmesi için de gizliliğe ihtiyaçları var.

                 Fakat o da ne?

                 Haber kanallarının hepsi birden, Narin yayını yapıyorlar. Hem de gündüz kuşağında kesintili, fakat 20:00 - 23:30 arası kesintisiz… 

                  Hem de ne yayınlar… Tamamen hayal gücü işliyor yayınlarda. Narin hikayesindeki boşlukları kendi kötücül fantezileriyle dolduruyorlar. Biri amcayı karanlıklar prensi olarak sunarken, diğeri bir “ifadesinden” yol çıkarak anne hakkında en ağır ithamlarda bulunuyor!

                 “Narin, şunu şunla görmüş olabilir”, “Şunun şunla ilişkisi olabilir” vb…

                 Bir insan somut delil olmadan bu yakıştırmaları yapıyor ve bunu canlı yayında bütün ülke ile paylaşmaktan imtina etmiyorsa, iftira bu kişinin işi olmuş demektir.

                 İnsanların namusları ve haysiyetleri ile ilgili bu kadar rahat yargıya varmak, başka yerlerde de bizdeki kadar kolay mıdır bilmiyorum.

                 Bana sorarsanız bu insanlığa sığmaz. İnsanlığa sığmaz ama gazeteciliğe sığar. Türkiye’de sığıyor. Sığdırıyorlar!

                 İnsanın vicdanını kanatan böyle bir olayı bir “reyting savaşı” olarak görüyorlar.  Aslına bakarsanız insanların yaşadığı acılar umurlarında bile değil. Ne kadar çok Narin haberi yaparlarsa o kadar çok kar ediyorlar. Narin’in acılı hatırası onların tezgahlarında bir meta sadece. Acıya duyarlı kitlelere ellerini ovuşturarak satıyorlar bu “malı”. 

                 Bölgeden bildiren muhabir sabahtan akşama kadar süren canlı yayında aşağı yukarı şöyle cümleler kuruyor: “İşte burası Narin’in son kez göründüğü yol. İşte burası Narin’in amcasının evi…”

                 Haber bunun neresinde?

                 Bu araştırmacı gazetecilik mi?

                  Yoksa acı istismarı mı?               

                 Dün gece, Narin’in babasının katıldığı bir canlı yayını izledim. Hiç mi saygısı olmaz insanın, çocuğu öldürülmüş bir babanın acısına? Böyle bir babayı, saçma sapan, birbirinin kopyası sorularla sık boğaz etmek habercilik mi?

                 Adamın açıkça “bilmiyorum, devlet suçluyu ortaya çıkaracak” dediği konularda tekrar tekrar “ya katil hiç ummadığınız biri ise” diyerek ve bir şeyler ima ederek adamı sıkıştırdılar.

                 “Eşinizle kardeşinizin ilişkisi var mı?” diye bir soru acılı bir adama sorulur mu? Bunun habercilikle ne alakası var? Ya katil aile dışından biri ise, bu kişinin aile hayatına verilen zarar ne olacak? 

                   Soruları soran sunucu, köydeki haberciler arasında babayı yayına çıkarmakla ilgili bir arbede yaşandığını da ekrandan söylüyor, “Babayı kimseye kaptırmayız” der gibi…

                 “Kasap et derdinde, koyun can derdinde” hikayesi bu. 

                 Medyanın köpürttüğü bir reyting savaşı.

                 Medyanın köpürttüğü ve altını ideolojik sembollerle doldurup servis ettiği bir savaş bu!

                 Tabutun üzerine konulmuş gelinliğe zum yapıyor, bu kareyi manşetlerinize taşıyor, çocuğun camide Kuran öğrendiğini ısrarla vurguluyor, baba devlete saygılı biri olduğu için onu belli bir siyasi görüşün parçası görüp itibarsızlaştırıyorsanız, kusura bakmayın, habercilik değil ideolojik propaganda yapıyorsunuz demektir!

                 Haberi izleyen, sembolleri çabucak zihninde birleştiriyor tabii.

                 Çocuk… Cami… Gelinlik… Ceset… Bütün bunlar bir karede buluştuğunda bu ülkede bunlarla ilgili cümle kurmak dünyanın en kolay işidir.

                 Hedef bellidir!

                 Atışın nereye yapılacağı gösterilmiştir!

                 Fail bulunmuştur! 

                 Bu ülkede çoğu şey ideolojiktir zaten. Bu yüzden hemen hiçbir sorunumuz çözülemez bizim. Çünkü “sorun” sadece “sorun” değildir. O, başka her şeydir! Tıpkı futbolun sadece futbol olmadığı gibi…

                 Bir şey ideolojik arka plana sahip değilse, görünmezdir bizim için. O şey yoktur hatta.

                 2 yaşında bir bebeğin darp edildiği, cinsel istismara uğradığı ve bu yüzden entübe edildiğiyle ilgili haberler çıktı mesela. Çocuğun annesi ve sevgilisinin içerken çekildikleri fotoğraflar paylaşıldı.

                 İdeolojik fanatikliği iş edinmiş olanlar Narin haberinin onda biri kadar bile bu haberi dikkate almadılar.

                 Çünkü bu haber, saldırı için gereken ideolojik sembollerden yoksundu. Veya Filistin’de her gün onlarca çocuk öldürülüyor değil mi? Fakat bu çocuklar ancak “Arapların meselesi bizi bağlamaz” diye ideolojik bir tavır takınılacağı zaman bu mahfillerin radarına girebiliyor. Yani Narin gibi maruz kaldıkları şiddet dolayısıyla değil. Sadece ötekileştirilen ve istenmeyen bir nesne olarak.

                 Olaylara ideolojinin gözlüklerinden bakmak bizi körleştiriyor. Oysa şiddet şiddet, çocuksa çocuk! İdeolojiyi bırakıp sorunları konuştuğumuz zaman ancak bir adım atmış olabiliriz. Diğer türlü daha çok Narin’ler kurban olur ve biz de izlemeye devam ederiz.   

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Paşa

Bırak medyayı falan suçlamayı da narine ne oldu Ali Osman, üstüne gitmesinlerde konu kapansın mı,varsa medyanın yanlış yada bilinçli konuyu saptıran haberleri gereken ceza verilsin de günlerdir konuşuluyor olması seni niye rahatsız etti doğrusu anlamakta güçlük çekiyorum, narine ne oldu sorusunu sormasınlar mı, gece gündüz yayınlar yapmasın kar mı,madem diğer kanallar reyting peşinde ufacık bir köyde tam üç hafta aranan derede ansızın bir çuvalda cesedin bulunmasını sen takip edeydin Ali Osman,salim Ensarioğlu ne demek istedi reytin uğruna değilde Allah rızası için sen araştırsaydın Ali Osman, bütün köyün suskun kalışı hayra alâmet mi sende bunu araştırsaydın Ali Osman,bu amca neden böyle güçlü, geçmişte bir ablası daha kim vurdu ya gitmiş hayırdır bu ne iş diye sen araştırsaydın Ali Osman,hadi onlar reyting peşinde bakıyorum akit yazarlarına sen dahil bu olayın olduğu günden beri ya medyayı yazdınız,ya sol gazeteleri sol yazarları yazdınız,ya İmamoğlunu ya özgür beyi ya onu ya şunu yazdınız, bugün bile Narini değilde medyayı yazıyorsun öylemi Ali Osman,ya bi gidin be,bi gidin be...

AHMET

Medyayı değil Devlet yetkililerini suçlamak gerek... Soruşturma sırasındaki bu "YAYINLARI YAPANLARI SUÇLAMADIĞI ve YARGILAMADIĞI" için... Devlet görevlileri "ÖKÜZÜN TRENE BAKTIĞI GİBİ BAKARSA" ideolojik propaganda da olur başka şeyler de...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23