Yeni Asya’daki Nurcu kardeşlerime..
15 Temmuz hain darbenin yıldönümü vesilesi ile, Yeni Asya gazetesi, bir başmakale yayınlamış..
Başmakale’nin ilk cümlesinde “Risale-i Nur’un medyadaki dili olma misyonu ile yola çıkan Yeni Asya; 54 yıldır inançlı ve ahlaklı nesiller yetiştirmeyi varlık gayesi bilmiş, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, adaletin tesisini, hak ve özgürlüklerin korunmasını esas almıştır” ifadeleri olur da, biz buna kayıtsız kalabilir miyiz..
“Risale-i Nur’un medyadaki dili olmak isteyen” kim var ise, can kurban..
Ama “dakika bir, gol bir” yapıp kaçmayacaksınız..
Hemen her gün, Cumhuriyet gazetesinde Risale-i Nur’a küfredilirken, o Cumhuriyet gazetesi ile kol kola girip, Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verilmesi çağrısı yapmayacaksınız..
Devirmek istediğiniz Tayyip Erdoğan’ın atadığı Milli Eğitim Bakanları, devlet okullarında ateistler-komünistler, Kemalistlerin yerleşik düzende yıllardır hemen her gün konferanslar verdiği gerçeği karşısında, Risale-i Nur tedrisatından geçmiş hocalarımızın da konferans verebilmeleri için zemin hazırladığında, Cumhuriyet, Sözcü ve Birgün gazeteleri “Gericilik okulları sardı” başlığı attığında, bu gazetelere hadlerini bildireceksiniz..
O gazetelerle birlik olup, Erdoğan’ı indirmeye kalkmayacaksınız..
Söz mü, yeni Asya’daki Nurcu kardeşler..
Risale-i Nur’un müellifi Said-i Nursi’ye, CHP milletvekilleri tükürükler saçarak hakaretler savurduklarında, “Erdoğan’ı devirmek için, CHP’ye ihtiyacımız var. CHP’li bu milletvekillerinin saldırganlıklarını görmezden gelelim” demeyeceksiniz..
Tamam mı, kardeşler..
Said-i Nursi’nin mezarını gizli tutan Kemalist kafalara güvenmeyeceksiniz, helalleşme adı altındaki binbir tilkiliklerini, sizlere her daim kapısını açık tutan bir Cumhurbaşkanı’na tercih etmeyeceksiniz..
Tamam mı, Yeni Asya’nın Nurcusu kardeşler.
Dakika 2’ye de geçelim.. Bakalım gol 2 olmuş mu?
İkinci cümleleri de şöyle:
“Bu amaçla bütün askeri ve sivil darbelere ve vesayet odaklarına karşı fikri mücadele etmiştir.”
“Askeri ve sivil darbelere, ve vesayet odakları”na karşı imişler..
O zaman, 15 Temmuz darbesine imza atan FETÖ’cülere, kimisine “askeri okul öğrencisi bunlar, bir şeyden haberleri olamaz, diyerek, kimisine, “Onlar, hakim-savcı. FETÖ ile, darbe ile ne ilgileri olabilir ki..” diyerek, “Yok yok, onlar suçlu olamazlar” diyerek, sanki size gaybdan haber gelmişcesine kesin tanımlamalarla niye sahip çıkıyorsunuz?
Sahip çıktığınız askeri okul öğrencilerinden kaçı kaçının, tahliye olduklarında hemen yurtdışına, FETÖ’nün korunduğu ülkelere gidip, onlarla birlikte bu ülke aleyhine çalıştıklarını hep birlikte gördük..
Yanlışta bu kadar ısrar niye?
Ki; o yapı, sizi de mağdur etmek istedi..
Yeni Asya’nın imtiyaz sahipliğini yıllarca yapan rahmetli Mehmet Kutlular’ın kızını öldürenler, onlar değil miydi?
“Yok, onlar değildi” diyorsanız..
O cinayeti makul şekilde bir izah edin..
Askeri darbeye girişen FETÖ’yü koruyup kollayan, onlarcasını Türkiye’ye iade etmeyip besleyen AB’a niye böyle ölümüne sahip çıkıyorsunuz?
Size nereden, ne bilgisi geldi ki, Müslümanlar dışındaki bir topluluğu (Avrupa Birliği’ni), sıradan bir övme de değil, haşa İslam’ın yerine getirilecek bir yapılanma gibi, kutsallaştırarak (“Çare AB” gibii başlıklarla), ölümüne destekliyorsunuz..
Vesayet odaklarına karşı iseniz..
Bir avuç azınlığın, milletin oyunu sandıkta alamadıkları halde, ülkeyi yönetmeye kalkışmasına niye destek veriyorsunuz..
Bu millet, CHP’yi istemiyor..
Siz, CHP’nin vesayet düzenine, niye destek veriyorsunuz?
Ve en önemli husus..
Başmakalenin üçüncü cümlesinde ifade bulmuş:
“Bu toprakların ruhunu ortaya koyan müspet hareket anlayışının sözcüsü olmuş, her türlü ırkçılık, mezhepçilik ve ayrımcılığı reddetmiş, şahsi kusurlarla ilgilenmemiş, objektif habercilik ve bilgilendirme anlayışına dayanarak, yayınlarında doğruluk prensibini rehber tutmuştur.”
İyi misiniz siz, Yeni Asya’daki Nurcu kardeşler..
Yıllarca bu ülkede, Adalet Partisi’ni desteklediniz.
Erbakan Hoca’yı çiğnediniz, Süleyman Demirel’i kutsadınız..
Bunu yaparken de, “Demirel’e aşık değiliz herhalde. Amacımız, CHP’nin iktidar olmaması” dediniz..
“Müspet hareket” dediniz. Ve şöyle izah ettiniz bunu, “Dindarları ezmeyecek olan partilerden, en çok oyu alan hangisi ise, ona destek vermek gerekir!”
Şimdi, sırf “CHP iktidara gelmesin” diye, alnı secdeli Erbakan’ı bile çiğneyerek, mason Demirel’e oy verdiğiniz gerçeğini unutup..
CHP ile birlik olup, Tayyip Erdoğan’ı devirmeye kalkıyorsunuz..
Bu nasıl bir iş, hiç düşünmüyor musunuz?
İçinize bir şeyler kaçmış olmasından, hiç endişe duymuyor musunuz?
“CHP’yi iktidara getirmeme” kararınızda sabit iseniz. Erdoğan’ı destekleyerek, bunu sağlayabiliriyorsunuz..
“CHP’nin karşısındaki en çok oyu alan partiye destek verme kararı”nızı hayata geçirmek istediğinizde de, Erdoğan’a oy vermeniz gerekiyor..
Ama siz bir anda, tüm ilkelerinizi çöpe atıp, CHP’yi iktidara getirmek için, Erdoğan”ı indirmeye kalkıyorsunuz..
Çıldırdınız mı siz?
Müspet hareket ha!
Nedir müspet hareket, izah eder misiniz?
“Nurcular devleti ele geçirdi” diyen Kemalistlere oy vermek, müspet hareket midir?
“Devlet okullarında okutulan kitaplarda, Said-i Nursi’nin cumhuriyet düşmanı olduğu gizleniyor” diyerek, iftiralar atan siyasi partilere oy vermek, müspet hareket midir?
Ayasofya’yı açan kişiye oy vermemek için çırpınmak, müspet hareket midir?
Eşinizin, kızlarınızın, ablalarınızın, hatta annelerinizin başındaki örtüye düşmanlık eden, o başörtü ile devlet kurumlarına almayan CHP’yi iktidar yapmak, “müspet hareket” midir?
CHP’yi iktidara getirirken, hani karşısında sadece Komünist Parti olur..
“Komünist Parti’ye mi oy versinler. Müspet hareket, tabii ki CHP’ye oy vermektir” deriz..
Ama CHP’nin karşısında, başörtü yasağını sona erdiren Erdoğan var ise..
Erdoğan’a değil de, inancınıza, namazınıza, duanıza, tesbihinize, Rizsale-i Nur’unuza karşı çıkan CHP zihniyetine oy vermek, nasıl “müspet hareket” olabiliyor?
Söyler misiniz?
Son soru:
“Daha önceki dönemlerde olduğu gibi gerek 12 Eylül gerekse 15 Temmuz gibi milli birlik ve beraberliğimizi tehdit eden müdahaleleri önceden fark eden Yeni Asya” ifadesi ile, “arka planı henüz tam olarak açıklanmayan 15 Temmuz” ifadesini, aynı başmakalede nasıl birada kullanabildiniz, açıklar mısınız?