• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Yargılayın Uğur Türkeş’i, yoksa...

30 Temmuz 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Türk milleti olarak ne kadar saf insanlardan müteşekkil bir topluluğuz. 

Babası Milliyetçi Hareket Partisi Kurucu Genel Başkanı diye.

Kendisi yıllarca MHP’de siyaset yaptı diye.

Sonrasında yine muhafazakar bir parti konumundaki Ak Parti’de siyasi hayatını sürdürüyor diye.

Tuğrul Türkeş’in, gezi isyancılarının elebaşılarından Osman Kavala’yı cezaevinde ziyaret etmesine, “basit bir empati girişimi.. Kendini başkasının yerine koyma.. Hukuksuzluğa engel olma.. Cezaevindeki kişiyi ziyaret edip, bir de onların ağzından durumun ne olduğunu öğrenme” gibi iyimser bakış açısı ile yorum getirdik.

Ama şimdi yavaş yavaş dökülüyoruz.

Gerçekleri, biraz da farkında olmaksızın anlatmaya başlıyoruz.

Adalet Bakanlığı’ndan Osman Kavala’yı ziyaret için izin çıkarılan Tuğrul Türkeş konuşuyor:

“Oğlum Uğur, Ege Üniversitesi’nde okuyordu. Sonradan bana diyor ki: ‘O zaman ‘Yapma’ dersin diye söylemedim, her akşam eylemlere ben de katıldım.’ ”

Tez canlı olmadığımı bilirsiniz. Bir cümleyle hüküm vermeyeceğimi az çok tahmin edersiniz.

Tuğrul Bey’in oğlu gezi eylemlerine katılması sebebiyle, “Hah işte Osman Kavala’yı ziyaretinin sebebi belli oldu” diyecek kadar hızlı karar vermeyeceğimi siz de öngörebilirsiniz.

Ama.

Bir cümleden nasıl hüküm çıkarmıyorsak.

Aceleci davranmıyorsak.

Bir hareketle bütün gemileri yakmıyorsak.

Sabırlı olmaya çalışıyorsak..

Bazen öyle uç hareketler de görebiliyoruz ki. 

O an film kopabiliyor.

Artık hüküm vermek için, ”Başka doneler gerekli” diye araştırma yapmanın bir gereği kalmıyor.

Tuğrul Türkeş için de, beni o noktaya götüren cümle şu:

“Oğlum, ‘Yol kapattık, varil yaktık’ diyor. Gençlik yapmadı mı bunu Allah aşkına.”

İşte filmin koptuğu an burası.

İşte Uğur Türkeş’in yargılanması gereken eylem bu.

“Sokaktaki gösterilere katıldım, yürüdük, Beni slogan attık” dediğinizde eylemin suç olabilmesi için, polisin size dağılın çağrısı yapması.. Gösterinin yasak olan yerlerde yapılıyor olması.. Yasak saatlerde yapılıyor olması.. gibi bazı şartlar daha aranır.

O şartlar oluşmuş mudur, oluşmamış mıdır, tartışmaya başladık mı sonu gelmez.

Gösterinin ve slogan atmanın hak olduğunu söyleyen de çıkar, suça dönüştüğünü iddia eden de.

Ama “yol kapatmak” ne demek..

“Varil yakmak” ne demek?

Bir tane ehli namus hukukçu, “yolu kapatıp, varil yakmak suç değildir” diyorsa, ben kalemimi kırarım.

Eğer bunu diyen bir tane hukukçu çıkmıyorsa, Uğur Türkeş’in yargılanması zorunludur.

Yok öyle, “canım sadece varil yakmışlar, yolu kapatmışlar onun da üzerinden 11 yıl geçmiş bu tür suçlarda soruşturma zamanaşımı süresi sekiz yıl. O da dolmuş. Geçmiş olsun” diyerek olaydan sıyrılmak.

Yol kapatıp varil yakmak, meşru seçilmiş hükümeti devirme girişiminin tali unsurları. Uğur Türkeş’in ve arkadaşlarının böyle bir niyetleri var mıydı yok muydu araştırılarak ortaya çıkacak. Ya diyecekler ki “pişmanız meşru hükümeti devirmek için yola çıkanlar bizi kullanmışlar biz hiçbir şeyin farkında olmaksızın sokağa çıkıp varil yakmışız, yolu kapatmışız suç işlemişiz; halbuki bizi yol kapatmaya tahrik edenler aslında hükümeti devirmek istiyorlarmış. Bunu asla tasvip etmiyoruz” diyecekler.

Savcılık da farklı bir delil bulamazsa. Varil yakmak ve yolu kapatmak eylemi açısından belki zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verecek.

Ama Osman Kavala ile fikir birliği yaparak yol kapatılmış, VARİLLER yakılmış ise. O zaman da suç ortağı olarak Osman Kavala’nın aldığı cezanın benzeri Uğur Türkeş’e de verilecek.

Savcıları göreve davet ediyorum.

Yok öyle garibanlar suç işleyince soruşturma yapıp, milletvekili çocukları suç işleyince, hatta suçlarını itiraf edince seyirci olmak.

Kim suç işlerse işlesin soruşturulmalı.

Hele hele kendi suçları soruşturulmadığı için, başka suçluların da cezaevinden çıkarılması için girişimlerde bulunanlar oluyorsa.

Buna hiç seyirci kalınmamalı.

Konunun bir vahim yanı daha var.

Tuğrul beyin, Kavala’yı ziyaret niyeti medyaya ilk yansıdığında, çağrıda bulunmuştuk.

“Suçsuz yere 30 yıldır cezaevinde tutulan Sivas mazlumlarını ne zaman ziyaret edeceksiniz” demiştik.

Sivas mazlumlarının yaşadıkları zulüm, o kadar net, o kadar kesin bir fotoğraf haline gelmiş olmalı ki..

Yol kapatıp, varil yakan üniversitelinin milletvekili babasına, “varil yakmaksızın; sadece gösteri yapan ve bu sebeple 30 yıldır cezaevinde olan Sivaslı mazlumları” ne zaman ziyaret edeceğini sorduk.

Şimdi ortaya çıktı ki, Sivaslı mazlumlar, varil yakmadan gösteri düzenledikleri halde, 30 yıldır cezaevindeler ama. Onlara bir defa bile ziyarette bulunmayan Tuğrul Türkeş.

Kendi oğlu “yol kapatıp, varil yaktığı” halde.

Oğluna bu suçu işleten ekibin başındaki Osman Kavala’yı, cezaevindeki yedinci yılında ziyarete koşuyor.

Yetinmiyor, kendi oğlunun bile suçunu yıllar sonra itiraf ettiği halde, Türkiye genelinde binlerce polis aracının, ambulansın, toplu ulaşım aracının yakıldığı, pert hale getirildiği, kamu binalarının tahrip edildiği o suçlar zincirinin tepe noktasında olmakla suçlanan Osman Kavala‘yı “Suçsuz” ilan edebiliyor.

Devletten rica ediyorum.

Savcıdan talep ediyorum.

Böyle bir hukuk tanımazlığa onay vermeyiniz.

Suçunu itiraf edenler, soruşturmaya bile tabi tutulmazken.

Taksim Meydanı’ndaki ters çevrilmiş polis aracının üzerine çıkıp, zafer işareti yapan ahlaksız avukatlar, hâlâ bugün baroya kayıtlı ve hiçbir cezaya muhatap olmaksızın mesleklerini devam ettirebiliyorlarsa.

Aynı ekip, bugün hâlâ; bir gün yeni anayasa yapılması üzerinden, bir gün müfredat değişikliği üzerinden, bir gün sokak hayvanları hakkındaki düzenleme üzerinden, yeni gezi isyanları tehdidinde bulunabiliyorlarsa.

Ülkede hukukun varlığı-yokluğu, Kavala’nın cezaevinde olup-olmamasına endekslenmişse.

Tüm bu maskeli baloyu sonlandırmak artık zorunludur.

Osman Kavala’yı cezaevinde ziyaret etmek isteyen Tuğrul Türkeş, oğlunu cezaevinde ziyaret etmiyorsa. 

Bu ülkede suçsuz yere insanlar cezaevine konulmuş değil.

Tam aksine.

Suçluların bir kısmı cezaevine konulmamış demektir. 

Hakkaniyet gereği Tuğrul Bey’in şu sözlerini de aktarıyorum..  Ama bu sözlerin, benim yukarıdaki yorumlarıma cevap olmadığını da hatırlatıyorum:

“İki şeyi ayırın. Gençliğin masumane protesto hareketi ile FETÖ’den DHKP/C ve PKK’ya, terör örgütlerinin girip işi bulandırmasını birbirinden ayırmak lazım.”

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

şüayıp

Oğullar toplumda sevilen babalarının sevgisine zarar vermesseler ne iyi olur

Menderes 

YRP Genel Başkanı Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tepki gösterdi. Erbakan, "İstanbul Milletvekilimiz Sn. Doğan Bekin için kullandığı talihsiz ifadeyi Sn. Cumhurbaşkanı’nın temsil ettiği makama yakıştıramadığımızı ifade ediyor ve kendisini nezakete davet ediyoruz" dedi.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23