• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Üç günlüğüne iç siyaseti terketsek, tek yürek olsak!

22 Eylül 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79. Genel Kurulu’na katılmak üzere dün Amerika’ya hareket etti.

Cumhurbaşkanı ile birlikte Amerika’ya gidecek basın mensupları arasında gazetemizin genel yayın yönetmeni Murat Alan da var..

Allah yollarını açık etsin..

Allah, yardımcıları olsun..

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika’ya niçin gidiyor.

Ağırlıklı olarak, Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu’na katılmak ve orada, Gazze’lilerin yaşadıkları zulmü dünya geneline haykırmak için..

Dün yola çıkarken yaptığı basın açıklamasındaki tanımlaması ile, “Dünya barışını koruma misyonuna sahip bütün ülkelerin İsrail’i durduracak çözümleri ortaya koyması” için..

Şu cümle de Sayın Erdoğan’ın: “İnsanlığın kaybedecek bir günü dahi kalmamıştır”

Tam bu noktada, 130 devlet başkanının katılması beklenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, insanlığın Gazze’de, hatta artık Lübnan’da yaşadığı travmayı dünya ülkelerinin temsilcilerinin yüzüne karşı söylemeye hazırlanan, daha da açık söyleyelim, buna cesaret eden bir lider var iken..

Bize ne görev düşüyor?

Türk medyasına sesleniyorum..

Çağrı cihazına yerleştirdiği bombaları patlatarak, 8 yaşındaki kız çocuklarını bile patlatmaktan çekinmeyen İsrail’in caniliğini haykıracak bir lider, Türkiye’den çıkmış..

Lütfen, Cumhurbaşkanı’nın BM Genel Kurulu’nda iki gün sonra yapacağı konuşmayı, lütfen ama lütfen.. İç siyaset konusu yapmayınız..

İnsanlığın sesi olacak bir Erdoğan..

Tüm zulüm gören çocuklar, kadınlar için dünya devletlerinin temsilcilerine haykıracağı gün için..

Lütfen ama lütfen..

Desteklerinizi esirgemeyin..

Lütfen, Erdoğan’a yönelik itibarsızlaştırma operasyonlarınıza, iki günlüğüne, üç günlüğüne ara veriniz..

Gazze’de ölen çocuklar hatırına..

Lübnan’da ölen çocuklar hatırına..

Erdoğan’ın sesi ne kadar gür çıkarsa, muhataplarının atacakları adım da o kadar acil olacaktır..

Türk milleti, Erdoğan’ın arkasında ne kadar güçlü şekilde durursa..

Sağcısı ile solcusu ile birlikte..

Türkiye ne kadar güçlü şekilde tek yürek olursa..

Erdoğan’ın sesi de, o kadar güçlü çıkacaktır..

Şimdiden tahmin ediyorum..

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, üç tane devletin temsilcisi, İsrail’e şirinlik yapmak için. İsrail’i de boşverdim..

İsrail’e can suyu olmak isteyen Amerika’ya, Almanya’ya şirin görünmek için, Erdoğan’ın konuşmasını dinlemek istemezlerse.

Eski yılda yaptığınız gibi, lütfen ama lütfen.

Bebeklerin hatırına..

Küçücük kız çocuklarının hatırına..

Çocuklarını toprağa vermiş annelerin hatırına..

Yaşlı demeden, hasta demeden, hastanede bile bombalanan insanların hatırına..

“Gazzelilerden bize ne?” diye düşünen olaylara Türk ırkı üzerinden bakan bu ülkenin vatandaşlarına da sesleneyim..

İsrailli keskin nişancıların şehid ettiği Türk aktivist Ayşenur Ezgi Eygi’nin hatırına..

“Erdoğan konuşmaya başlarken, Genel Kurul’dan çıkanlar oldu” şeklinde bir başlık atmayınız..

Tam aksine..

“İşte çocuk katilleri” diyelim.

Hep birlikte diyelim.. Sağcısı, solcusu..

Akit’i, Cumhuriyet’i.. Sözcü’sü, Hürriyet’i.. Birgün’ü, Yeniçağ’ı.. Milli Gazete’si, Karar’ı..

İnsanlık adına hep birlikte hareket edelim..

Tarihe not düşmek için, Türkiye’de yayınlanan tüm gazeteler..

Tüm televizyonlar.

Tüm internet siteleri..,

Küresel sosyal medya hesaplarını da dahil edeceğim ama..

Onların tepesindekilerin, anında refleks geliştirip, hesapları kapatma, paylaşımları engelleme ihtimalleri olduğu için, o noktaya fazla girmiyorum..

Tüm mecralarda, din, dil, ırk, etnik köken farkı gözetmeksizin..

İnsanlık adına..

Bir tavır geliştirelim..

Gazze’ye gidip, İsrailli zalimlerin saldırılarına karşı, sivillerin kalkanı olamıyoruz..

Çaresiz o insanların yardımına koşamıyoruz..

Onlara göndereceğimiz yiyecekler üzerinden bile, birbirimizi suçluyoruz: “İsrail’e domates gidiyor. Ticaret kesilmedi”

Sanki İsrail’in Türkiye’den gidecek dikenli tele ihtiyacı varmış gibi..

Büyük ihtimalle Filistinliler için yollanan dikenli tellere itiraz edenlerimiz oldu.. 

Ne oldu, artık dikenli tel de gitmiyor, domates de gitmiyor..

İsrail’in soykırımı durdu mu?

Tam aksine, her geçen gün daha da artarak devam mı ediyor..

Adamlar iki yıl öncesinden, bambaşka ülkelerdeki fabrikalarda üretilen çağrı cihazlarının içine bomba yerleştirmişler..

Biz kalkmışız, “İsrail’e can suyu oluyoruz. Dikenli tel gönderiyoruz” muhabbeti ile, İsrail’in zulmünü sona erdirecek yöneticilerimizi itibarsızlaştırmaya çalışıyoruz. 

İki günlüğüne.. Üç günlüğüne..

Şu kısır tartışmayı bırakalım..

Dünyaya haykırılacak sesin, daha yüksek ve daha güçlü çıkması için, her birimiz, ne yapabilecek isek, onu yapalım..

Muhaliflere “Erdoğan’ın konuşmasını, iç siyaset konusu yapmayalım” derken..

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, bu konu üzerinden prim kazandırmak istiyor değilim..

Gazze’de çocuklar ölüyor.. Lübnan’da ölüyor.

Hastanelerde insanlar ölüyor..

Erdoğan’a prim kazandırmak, muhaliflere kaybettirmek peşinde koşarsak..

“O çocuklar için, kendinizi siper etmediniz, edemediniz. Bir de bu konu üzerinden, kendinize rant mı oluşturmak istediniz” sorgulamasına cevap veremeyeceğimizin inancı ile ve bütün samimiyetimle söylüyorum..

Üç günlüğüne iç siyaseti terkedelim..

Cumhurbaşkanımız, konuşsun..

Konuşmanın bütünlüğü içinde, velev ki virgülün yerinde bir itirazınız olsa..

Velev ki, konuşmanın tümünde çekinceniz olsa dahi.. 

İsrail’in zulmünü durdurmak için, Erdoğan’ın konuşmasının belki bir kıvılcımı çakabileceği ümidi ile..

Hepimiz ona ve konuşmasına destek verelim..

Sonra iç siyasette, herkes birbirini eleştirebilir..

“Şunu yanlış yaptın. Bunu hepten hatalı yaptın” diyebilir.

Lütfen..

Lütfen..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23