• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“Siyanürcü, kılıçcı, fişçi, kim vurduya götürücü” teğmenler!

23 Aralık 2023
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Şu Tuzla Piyade Okulu’ndaki teğmen olayına girmek istemesem de.

Özellikle Kemalist tarafı, dayakçı tarafı, sürekli kendilerini gündeme taşıyıp, bu konuya eğilmemiz için tahrik ediyorlar.

Bir halt yemişsiniz..

Disiplinin en katı şekilde uygulanması gereken askeriye içinde, disiplinsizliğin kralına imza atmışsınız.. 

Kendi arkadaşlarınıza zorbalık sergilemişsiniz..

Suçüstü olmuşsunuz..

“Yanlış yaptık. Kamuoyundan ve arkadaşlarımızdan özür dileriz. Askeriye içinde böyle bir disiplinsizliğe de kimse onay veremez, bu sebeple istifa ediyoruz” demeleri gerekirken..

Sürekli atağa geçip, suçlarını örtbas etmeye çalışıyorlar..

Heyy..  Kemalist geçinen ve teğmen arkadaşlarını darp eden teğmenler..

“Kılıç” muhabbeti sizin değil mi?

Kimi “kılıçtan geçiriyorsunuz” siz?

“Siyanür” muhabbeti sizin değil mi?

Siz “siyanür”ü kimden öğrendiniz, FETÖ’cü abilerinizden mi?

Fişlemenin usulünü kimden öğrendiniz?

Atatürkçü görünüp, “Yurtta Sulh Konseyi” bildirisi ile 15 Temmuz’da darbe açıklaması yapan abilerinizden mi?

Kim vurduya götürme konusunda, Necip Hablemitoğlu cinayetine imza atan Özel Kuvvetler’e sızan abileriniz mi size ders verdi?

Önceki yazılarımızı okumamışlar için hatırlatalım.

Tuzla Piyade Okulu’nda, 10 Kasım günü, Atatürk’ü anma töreninde, iğne kalmadığı için yakasına Atatürk resmi asmadığını iddia ettikleri teğmen arkadaşlarının odasının kapısına Atatürk fotoğrafı asan. 

Ertesi günü de, o fotoğrafı astıkları yerde göremeyince, odada kalan teğmenleri pata küte dövmeye kalkan zorbaların birbirleri ile yazışmalarında, “İnşallah Suriye’ye, bizim tabura gelir birisi. Tam kim vurduya gidecek yer burası.” 

“Suriye’ye filan gerek yok. Gördüğün yerde dalacan, fişleyecen p... (küfür)”

“P...n (küfür) yemeğine ufak ufak siyanür katacaksın, yavaş yavaş ölecek p...”

“Kanka üstten bir tepki yok, halktan bir tepki yok, ne yapacağız, okulun verdiği kılıçlarla keselim adamları o zaman başka çözüm kalmadı” ifadelerini kullandıkları ispatlandı.

Bu ifadelerin sahibi teğmenlerin, TSK’da kalmaları mümkün mü?

Tabii ki mümkün değil..

Ama bir özür dileyip, TSK sonrasındaki hayatları için, kendilerine çeki düzen vereceklerine..

Darbe bildirisi gibi bir açıklama ile, kendilerini tekrar tekrar gündeme getiriyorlar.

Dün, “Atatürk’e sahip çıkan teğmenlerin avukatlarından açıklama” başlığı ile, kendilerini daha önce kimi zaman FETÖ’cülerin, kimi zaman Ergenekoncuların, kimi zaman Necip Hablemitoğlu’nun katillerinin avukatlığını yaparken tanıdığımız isimler aracılığı ile bildiri yayınlamışlar..

Bildiri şöyle başlıyor:

“Kamuoyunda ‘Piyade Okulu’nda 10 Kasım olayları’ olarak yer alan ve disiplin soruşturması ile adli soruşturmaya konu edilmiş bulunan iddialarla ilgili olarak üç teğmenimizin avukatı olarak görev almış bulunmaktayız.”

Eeee..

Buyrun “siyanür ile zehirleme”yi anlatın.

Buyrun “kılıçla insanları kesme”yi anlatın.. Buyrun “Kim vurduya götürecek” cinayet planlarını anlatın..

“Yok, biz o konuları anlatmayacağız” diyor, avukatlarımız..

Ne anlatacaksınız peki?

Bu suçların tartışılmaması için, topu Atatürk’e getirecekler, TSK’nın iç hizmet yönetmeliğinden girip, daha önceki darbeci abilerinin yaptığı anayasanın dibacesinden çıkacaklar..

Buyrun birlikte okuyalım:

“Öncelikle belirtmek isteriz ki Anayasanın metnine dahil olan başlangıç bölümüne göre; Atatürk ‘Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahramandır’. Anayasamızın eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen 42’nci maddesinde ..”

Bu cümleleri bir yerlerden hatırlıyorsunuz değil mi?

27 Mayıs Darbesi.. 12 Eylül Darbesi.. 28 Şubat darbesi.. 15 Temmuz Darbesi..

Hepsinde, aynı anlatım tarzı..

27 Mayıs darbesinden aktaralım:

“Büyük Atatürk’ün ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ prensibi bayrağımızdır.”

12 Eylül bildirisinden aktaralım:

“Atatürk ilkelerini esas alarak kurulan Cumhuriyetimizin bu duruma düşürülebileceğini bundan 10 sene evvel tasavvur dahi etmek mümkün değildi.”

15 Temmuz hain darbe girişiminden aktaralım:

“Bu ahval ve şerait altında yüce Atatürk’ün önderliğinde milletimizin olağanüstü fedakarlıklarla kurduğu ve bugünlere getirdiği cumhuriyetimizin koruyucusu olan Türk Silahlı Kuvvetleri, ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesinden hareketle; ..”

Hepsinde Atatürk maskesi ile, sandıktan çıkan meşru yönetimi devirerek, yönetime el koyma girişimi..

Şimdi bir başkası ile karşı karşıyayız..

Devam ediyor, avukatlarının ağzı ile, dayakçı teğmenlerin açıklaması:

“Özetle, Harp Okulu mezunu teğmenlerin Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılıkları; aldıkları eğitimin, anayasaya sadakatlerinin, akıl ve vicdanın bir gereği olmasının yanında hem onlar hem de onları yetiştirenler için yasal bir sorumluluktur.”

Yavaştan yavaştan sopa sallamaya geliyoruz..

“Yasal sorumluluk”muş..

“Yasal sorumluluğun sorgulaması”, iki yıllık teğmenlere mi kaldı?

Kaldı ki, sen teğmen isen, karşındaki de teğmen.. Bu afra tafra ne?

Devam ediyorlar açıklamalarına:

“Subayların yetiştirilmesinin çerçevesini belirleyen her derecedeki normda tezahür eden Atatürk’e derin hürmet ve Atatürk ilkelerine bağlılığa yapılan vurgular dikkate alındığında; müvekkillerimiz olan genç teğmenlerin hassasiyetlerinin anlaşılması gerektiğini düşünüyoruz.”

Yani?

Tuzla Piyade Okulu’nda Atatürk’e derin hürmet besleyen dört tane teğmen var, diğerleri bu hassasiyeti göstermiyor mu?

Bunu mu söylüyorsunuz ki, sizin gibi düşünmediğini iddia ettiğiniz teğmenleri dövmeye kalkıyorsunuz?

Bir de bu yaptığınızı savunuyorsunuz?

“Kamuoyuna saygı ile duyururuz” cümlesi ile biten açıklamanın altındaki avukatların isimlerine baktım..

Tanıdık isimler var..

Birisi Erhan Tokatlı..

15 Temmuz hain darbe girişimine imza atan bazı subayların avukatlığını üstlenmiş..

Serdar Öztürk..

Ergenekon davalarında tutuklanmış.. Tayyip Erdoğan sayesinde cezaevinden çıkmış..

Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinden yargılananların avukatlığını üstlenmiş.

Hatta bu suçtan yargılanan Levent Göktaş ile, aynı büroda avukatlık yapan bir isim..

Diğer isimlerden de bazıları, Yargıtay’daki birçok üyenin özel hayatındaki utanç dolu kasetleri içeren 51 nolu DVD’nin emniyet araması sırasında bulunduğu avukatlık bürosunun; Levent Göktaş avukatlık bürosunun çalışanları..

Daha ne diyeyim?

Patronları, 2002’de, Ak Parti iktidara yeni geldiğinde, darbeye götürecek bir cinayetin faili olmakla suçlanıyor..

Çalışanları da, yeni dönemin dayakçı teğmenlerinin avukatlığını yapıyorlar..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Fetösavar

Bu fetö artıklarının alayının kı.ına tekmeyi basacan.. eşekten düşmüş karpuza dönecekler... yok yakasına takmış, yok bilmem kapısını çıkarmış... utanmaz arlanmaz, adam olmaz, haşhaşiler... yok kılıçmış, yok siyanürmüş... adamlar gerçekten adam olamamış, dangalak tipler... bir o kadar da saldırganlar... köprü üzerinde bu millete ateş eden tipler gibi... hem dangalak, hem saldırgan... halkın gücünü görünce de, kafa kestiler, kol kestiler muhabbeti... tek yol tekme, tekme, tekme... ilaçları uzun degaj...

Erdal

Kemalist zihniyet ve fetö yok olmadıkça bitmez bu rezillikler. Emin olun bunların kökü dış baglantılı
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23