• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Namus mu kaldı ki!

22 Temmuz 2023
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun kefil olduğu, Ahmet Davutoğlu’nun “Etik ilkeler çerçevesinde, fedakarlıklarla örülü birliktelik yaptıkları”nı öne sürdüğü CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir ifşaatta daha bulundu..

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci ve ikinci turu arasında yaptıkları anlaşmayı kabul etti. İçeriğini ise “namus” olarak belirtip, açıklamaktan kaçındı..

Soruluyor, “% 2 oyu olan partiye üç bakanlık verme konusunda anlaştığınız doğru mu?”

Mevcut iktidarı şeffaf olmamakla suçlayan Kemal bey cevaplıyor:

“O protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişinin namusuna teslim edilen protokoldür.”

Ne namusu arkadaş?

Namus mu kalmış bu işte..

Altı parti olarak bir anlaşma yapmışsınız. Genel başkanlarına cumhurbaşkanı yardımcılığı teklif etmişsin.. 

Her bir partiye asgari bir bakanlık daha garanti etmişsin..

HDP ile ayrıca anlaşma yapmışsın, onu kimse soramıyor bile..

14 Mayıs günü, birinci turda seçimi kazanamayınca..

Denize düşüp, yılana sarılma misali, Ümit Özdağ’a, diğer ortaklarından gizli olarak üç bakanlık teklif ettiğin, hem de muhatabın tarafından söylendiğinde..

Sen bunu yalanlayamıyorsun..

Ve “namus” diyorsun..

Ne namusu bu?

Ülkeyi satmak üzere protokol imzalıyorsun.

Sonra da bunu açıklamamayı, “namus” gibi kutsal bir kavram üzerinden gizlemeye çalışıyorsun..

Hatırlatayım, Kemal bey.

Namus aslında senin lügatında, öyle kutsal bir kavram da değil..

Dur, itiraz etme hemen..

İktidara geldiğinde, ilk iş İstanbul Sözleşmesi’ni geri getirecektin.

Belki biliyorsun, belki bilmiyorsun ama, İstanbul Sözleşmesi’nde denilir ki, “Taraf devletler, kültür, örf ve adet, din, gelenek veya sözde ‘namus’un bu sözleşme kapsamında ...”

Geri getirilecek İstanbul Sözleşmesi’nde, namus için “sözde” denilirken..

Aynı sözleşmede 42. maddede tekraren, “kültür, örf ve adet, gelenek veya sözde ‘namus’un bu eylemlerin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlamak üzere” denilirken..

Kemal bey şimdi, “namus” edebiyatı yapıyor..

Geri getirecekleri sözleşmede, “sözde namus” denildiği halde.. 

Şimdi o namus, döndürüldü dolaştırıldı, Kemal bey için kutsal bir hale getirildi..

Oysa..

Kemal bey açıkça, Millet İttifakı’ndaki 5 parti liderini aldattığını itiraf ediyor.. 

Ayrıntıları açıkla denilince, “namus” diyor..

Bitmiyor..

Devam ediyor, Karamollaoğlu’nun kefil olduğu Kemal bey..

“Kamuoyuna açık değildi. İkimizin namusuna teslim edildi. Nokta. Bu konuda yorum yapmam doğru değil.”

Ülkeyi yönetmek üzere yola çıkıyorsunuz. Bu yolda bakanlıkları birileri ile paylaşıyorsunuz.

Ve bu “Gizli” diyorsunuz..

Aslında ben Ümit Özdağ ile yapılan gizli anlaşmada değilim..

Biden ile yapılan gizli anlaşmadayım.

Newyork’a gidilirken, CHP’li gazetecileri bile ekip, “Sorarlarsa bilmiyorum cevabını verin” diyerek, yanındaki insanları da yalana teşvik eden Kemal beyin, daha başka hangi gizli anlaşmaları yaptığındayım.

Jeremy Rifkin ile ne üzerine anlaştığındayım..

Londra’daki tefecilerle ne anlaşma yaptığındayım..

Tam bu noktada, Meral Akşener’e sormalıyız: “Hani nerede toz kondurmadığınız ittifakınızın namusu..”

Temel beye sormalıyız, “Nerede kefil olduğunuz adamın, ülkeyi dürüstlük ve şeffaflık ilkeleri çerçevesinde yöneteceğine dair sözlerinin namusu..”

Ne oldu Ali Babacan..

Aldatıldığının farkına vardın mı?

Kemal bey, kıvrak bir laf cambazlığı ile namus gerekçesine sığınarak, ayrıntısını açıklamadığı kirli pazarlığın/satışın faturasını, 5 parti liderine de çıkarmaya çalışıyor:

“Sayın Özdağ ile Sayın Oğan ile yaptığım görüşmelerle ilgili altı liderin haberi vardı.”

Görüşmelerden haberleri vardı, peki..

Görüştükten sonra da olsa, haberleri oldu, zaten..

İyi de, teklif edilen üç bakanlıktan haberleri var mıydı?

Söyleyin de, diğer liderlere de bu millet, bir not daha versin..

Özellikle Saadet Partisi seçmeni, içinde bulundukları bir ittifakın, Ümit Özdağ gibi ırkçı bir kişiye üç bakanlık teklif edilmesi çerçevesinde, “Biz hangi çukura düştük” sorgulamasını bir daha, bir daha yapsın..

“Güneş Motel’leri unutmadık” demiştik.

CHP’nin, Adalet Partili milletvekillerini transfer edip, her birinin altına bakanlık koltuğu çekmesinin arkasındaki pisliğin, unutulmadığını söylemiştik..

Ama Kemal Kılıçdaroğlu, daha kralı ile karşımıza çıktı.. 

Ve bize etik dersleri veren altılı partinin mensupları, her biri ayrı ayrı dökülerek, nasıl bir ihanetin içinde olduklarını, resmen itiraf ediyorlar..

İyi Parti Milletvekili Turhan Çömez, kendi genel başkanı daha iki gün önce Kemal Kılıçdaroğlu ile mahalli seçimlerde yeniden ittifak yapmak üzere görüşmesini unutmuş, “Biz sahada kendisi için oy isterken, meğer o, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde pazarlıklar yapıyor, protokoller imzalıyormuş. Arkadaşlarının haberi yok, ittifak ortaklarının bilgisi yok. Hoyratça heba edilmiş bir güven” açıklaması yapıyor..

Çömez’i konuşturan Akşener ise, mahalli seçimlerde CHP’den isteyeceği belediye sayısı üzerinden rüyalara dalıyor..

İyi Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Bilge Yılmaz da konuşuyor..

Saflıklarından mı, yoksa ne kadar kirli bir ittifakın içine düştüklerinin farkına varamadıkları için mi, “Bu ülke insanının umutlarını ve kurumlarını, kendi şahsi mülküymüş gibi kapalı kapılar ardında pazarlamak ve yola birlikte çıktığı ortaklarının arkasından iş çevirmek ne demokratik teamüllere ne de siyasi etiğe sığar” diyor..

Sanmayın bunlar, bir dik duruş göstergesi. Bunlar, alınacak belediye sayısını artırmak için, yapılan kirli pazarlığın kızıştırılması üzerine oynanan oyunlar..

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da, CHP üzerinden kazandıkları milletvekili sayısının çukurunda debelendiğinin farkında olmaksızın, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, Anayasa Değişikliği Önerisi ve Ortak Mutabakat Metni çalışmaları iki yıllık zorlu bir süreç içinde büyük bir özveri, güven ve şeffaflık zemininde hazırlandı. Güveni zor inşa edersiniz ama çok kolay harcarsınız. Bu kadar kolay harcanmamalıydı” diyor.. 

Sen, milletvekili seçildiğin Ak Parti’yi bir yılda satacaksın.. Sonra “güven” diyeceksin..

Hacı hacıyı nerde bulur? Mekke’de..

Gerisini getirmeyeyim..

Burada kalsın.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ali

Hicazet nedir kardes...

Mehmet

Avrupa turizm sektörü arap parasi icin takla atiyor.sizde amma arap takintisi varmis.bos laf sizde girla gidiyor.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23