• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

“M. Kemal’in askerleriyiz” slogancıları, tankları yürütenlere baksın!

11 Eylül 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Önce bir fıkra..

Hayatı boyunca köyden çıkmayan bir amca, şehre gelmiş.. Şehirde bindiği trende, amcamızın hayretle etrafına bakışını izleyen gençler, bir muziplik düşünmüşler..

Acil durumda treni durdurmak için çekilmek üzere bulundurulan emniyet koluna asılır gibi yapıp, “Gücümüz yetmiyor” diye de, amcayı tahrik etmişler..

Hatta iki elleri ile asılır gibi yapıp, “çekemiyoruz, gücümüz yetmiyor” diye işi abartmışlar. 

Nihayetinde, “Amca, senin gücün, bakalım bu kolu çekmeye yetecek mi?” diye sormuşlar..

Amca “şöyle bir deneyeyim” demiş..

Çekmesi ile birlikte, tren de duruvermiş..

Görevliler gelip, treni kim ve niçin durdurdu diye araştırırken, bir yandan da yolculara soruyorlar: “Kolu kim çekti?”

Amcamız, önemli bir güç ispatında bulunduğunu ve kendisini onun için aradıklarını, böyle güçlü birisini ödüllendirmek istediklerini sanarak, hemen ortaya atılır. “Ben, ben.. Hemi de tek elimle!”

28 Şubat darbecileri de..

Yakın tarihe kadar bu bakış açısı ile, birbirleri ile “Postmodern darbe sürecinin mimarı benim ben.. Sen ne yaptın ki?” diyerek yarışıyorlardı..

“28 Şubat’ın mimarı benim” diye ortaya çıkanı..

Bir bakıyordunuz, bir diğeri yalanlıyordu: “Hayır, hayır.. Asıl mimar benim”.

Sincan’da tankları yürüten komutan olarak, en azından 4 değişik isim, kendisini ortaya atmıştı..

“Ben yürüttüm. Kimseye de sormadım” diyen de vardı..

“Komutanlığa yazdım ama, cevabı beklemeden ben tankları yürüttüm” diyen de vardı..

“Şu komutan izinli idi. Ben hemen dahil olup, geçici görevde iken tankları yürüttüm” diyen de oldu..

Ama bugün geldiğimiz noktada..

Her biri tornistan yapmış durumda..

28 Şubat darbesine imza atan emekli generallere, ağır ceza mahkemesindeki yargılamada soruluyor: “Sincan’da tankları niçin yürüttünüz?”

Saygı Öztürk’ün dünkü Sözcü gazetesindeki köşesinden aktarayım, bakın, düne kadar “Sincan’da tankları ben yürüttüm, ben” diyerek birbirleri ile yarışanlar.. 

Şimdi, o tank yürütmenin, sivil yönetime bir tehdit olmadığını savunmaya nasıl çalışıyorlar, görün.. 

Darbecilerin gazetecisi, hortumcuların (Cem Uzan, Dinç Bilgin, Cavit Çağlar, Erol Aksoy) işçisi Saygı Öztürk’ün köşesinden aktarıyorum:

“Sincan’da yürütülen tankların Tabur Komutanı emekli Tuğgeneral Namık Kemal Çalışkan, tankların Sincan’dan geçmesinin darbe maksatlı ya da Kudüs gecesi ile ilgisi olmadığını, 6 ay öncesinden planlı bir tatbikat gereği Sincan’dan geçtiklerini, geçişten 15 gün önce yol keşfi yaptıklarını, normalde geçiş için planlanan yol üzerindeki bir köprünün yıkılmış olduğunu görünce güzergâhı değiştirip Sincan içinden geçmek zorunda kaldıklarını anlattı.”

Hey gidi hey..

Bir dönemin kendilerince kudretli komutanları..

“Ben yaptım. Ben yürüttüm” diye, birbirlerini yalanlayan, o tarihlerdeki 28 Şubat rantını yemek isteyen komutanları..

Şimdi o tankların yürütülmesini, “Rutin bir iş” olarak gösterip, farklı anlamlara çekilmemesi gerektiğini iddia ediyorlar.

Tüm bunları, yine “28 Şubat anılarımız depreşsin” diye anlatmıyorum..

“Tarih, tekerrürden ibarettir” demiş, atalarımız.

İstiklal Marşı şairi Mehmed Akif Ersoy da şöyle özetlemiş, sonrası ile birlikte:

“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!

Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?

‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”

Veee. Şimdi geliyoruz, Sincan’da tankların yürütülmesinin, aktüel versiyonuna..

Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde, bir avuç teğmen, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atıyorlar..

Satılmış medyada, bu slogan, “İktidara karşı kılıçlar çekildi” diye başlık oluyor..

Tıpkı 28 Şubat sürecinde, Sincan’da tankların yürütülmesi, bir komutan tarafından “tanklara yürü emrini verdim” diye başlığa taşınırken. Diğer komutanın da şöyle dediği yazılmıştı: “Çok iyi, haydi hayırlısı olsun.”

Şimdi ne diyorlar?

Rutin bir etkinlikti..

O gün, “Memleket elden gidiyor, bunları nasıl seyrederiz” diyerek, bir orgeneralin, Genelkurmay Başkanı’nın yakasına yapıştığı yazılırken..

Şimdi ne diyorlar?

“Siyasi iktidarla tankların bir ilgisi yoktu.”

  “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan bugünün teğmenlerine şimdi ibret olsun diye bunları hatırlatıyorum..

Hesap sorulmaya başlandığında, “Yok yok. Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganını, asla seçilmişlere karşı değil, siyasi iktidara karşı değil, biz Yunan düşmanına karşı haykırdık” diyeceğinizden, adım kadar eminim..

Şimdiden uyaralım.

Şimdiden hazırlığınızı yapın..

Şimdi “28 Şubat’ta tanklar rutin yürüdü” diyenlerin sözcülüğüne soyunan Saygı Öztürk’ün, eski yıllarda çalıştığı Hürriyet gazetesi o tarihte “Tank sesleri” diye manşet atmıştı.. Vatandaşın darbe olduğunu sandığını yazmıştı..

Şimdi yargılanan komutanlar, “Tank sesi de ne? Bu rutin bir şey. Darbe olduğunu zanneden vatandaşlardan özür dileriz. Böyle niyetimiz olamaz” dememişlerdi..

Şimdi de..

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atanlar, “Pişman değiliz” diyorlar.

“İktidara karşı kılıçlar çekildi” başlığına itiraz etmiyorlar..

Ama yarın yargılama başlarsa.. 

Ne diyeceklerini, 28 Şubatçı abilerine soracaklar..

Da..

Alacakları cevabın fayda edeceğini sanmam.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

MÛZAFFER

Sayın Ali bey, "“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı ilk defa atılmıyor ki, aç bak geçmiş mezuniyet videolarına, her mezuniyette aynı slogan atılmış, kılıçlar çekilmiş, bu bir gelenek olmuş yani. Bu sene bu gelenek niye köpürtülüyor, ne çıkacak anlayamıyoruz.

Kork 

Oooo mahkemeyi kurmuşsun bile.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23