Katile/tecavüzcüye “siyasi mahkûm” güzellemesi!
Eşini öldüren bir koca için, ister gazeteci, ister başka bir meslekten kişi, “O siyasi mahkumdur” dese..
Eşini vahşice öldüren herhangi bir katil kocanın, kanunda avukatı ile şu kadar saat görüşme hakkı öngörüldüğü halde, bu görüşmesini tam dakikasına kadar yapamadı diye, “tecrid uygulanıyor..” muhabbeti açıp, katile haksızlık yapıldığı öne sürülürse..
Olabilir ya, eşini öldüren erkek, bazen okumuş birisidir, onun o kimliğini kullanıp, cezaevinde olan koca için “Filozof birisi” denilirse..
Bunu kim tasvip edebilir..
Biraz daha ağır örnek verelim.
Çünkü sonuçta Merdan Yanardağ’ın “siyasi mahkûm” dediği, “filozof birisi” dediği katilin, hem cinayeti var. Hem binlerce kıza tecavüzü organizesi var, hem bombalamaları, hem köyleri yakması, hem küçücük kızları dağa çıkartması, hem iğfal etmesi... Her türlü suçu var..
Kundaktaki bebekleri öldürme emri var..
Devletin askerinin, polisinin vücudu tanınmayacak hale gelecek derecede büyük patlamalarla şehid edilmelerinde emri var..
Bu kadar ağır suçları olan bir kimliği, kimsenin suçunu hafifletmek anlamında söylemiyorum ama.. Hayatında tek suç işleyen kişi ile kıyaslamak ne derece doğrudur, bilmiyorum ama..
Somut örnekler vereyim..
Özgecan örneğini vereyim.
Birisi kalkıp dese ki, “Özgecan’a tecvavüz edip, sonra öldüren minibüs şoförü, siyasi mahkumdur..”
Devam etse.. “Avukatı ile yeterince görüşemedi, babası ile, emmisi ile, emmisinin oğlu ile, hatta emmisinin kuzeni ile de cezaevinde iken görüştürülmedi” derse..
Sonrasında da “Özgecan’ı öldürmekle suçlanan şoför, tecride maruz kalıyor” derse..
Bu söylemi kim kabul edebilir?
Türkiye’nin şu ilinde, bu ilçesinde.. Bir küçük kıza tecavüz eden kişi, kim olursa olsun, onun o alçaklığının üzerini örtecek şekilde, suç delilleri kabak gibi ortada olduğu halde, “Savunma hakkı kısıtlandı” denilerek, farzedelim cezaevinde yakını ile görüştürülmemesini gerekçe göstererek bir değerlendirme yapılması, aslında o alçağa destek çıkmak değil midir?
İşte bu açıdan söyleyelim..
Teröristbaşı Apo için Merdan Yanardağ’ın “siyasi mahkûm” nitelemesi.
“Tecride maruz bırakılıyor” ifadesi..
“Rehin alındı” değerlendirmesi..
Ahlaksızlıktır.
Yalancılıktır.
Sahtekarlıktır..
Binlerce şehide de saygısızlıktır.
Bu ifadeleri kullanan Merdan Yanardağ’a, HDP peşinen destek çıkmış.
Şaşırdık mı? Şaşırmadık..
HDP’nin resmi açıklamasında, “Tele1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, insanlık dışı olan İmralı tecridi ile ilgili değerlendirmesi nedeniyle hakkında başlatılan soruşturma süreci Türkiye’de yargı ve RTÜK’ün iktidarın politikalarına göre hareket ettiğini bir kez daha gösterdi” deniliyor..
Dikkat edin, HDP bile, Öcalan için “siyasi mahkûm” diyemiyor. Adamın cezası zaten “idam” idi.
Şimdi yaşadığına otursun, kalksın şükretsin..
O acımadan, binlerce insanımızı öldürttü.. Ama devlet onu idam etmedi.. Şimdi “25 yıldır cezaevinde, bari eve gönderelim” mi denilecek..
Şehidlerin ahı, bunu söyleyenleri yakmaz mı?
HDP yönetimi biraz da bu gerçekleri dikkate alarak, Merdan Yanardağ’ın, o eli kanlı katil için, binlerce kızın tecavüzcüsü için “siyasi mahkum” ifadesini kullanmadan, “tecrid” iddiası üzerinden algıya kalkışıyor..
Geçiyoruz, Türk Tabipleri Birliği’ne..
Onların da açıklamasında şunlar söyleniyor:
“Gazetecilik, basın ve ifade özgürlüğünün hiçbir dönem olmadığı kadar tehdit altında olduğu bugünlerde gazeteciler yaptığı haberlerden dolayı ev baskınları ile toplu gözaltına alınıyor; korumalar tarafından şiddete maruz bırakılıyor. Bugün de Merdan Yanardağ’a yönelen bu saldırıları kınıyor, düşünce ve ifade özgürlüğü için mücadelemizi sürdüreceğimizi belirtiyoruz.”
Bu açıklamayı hazırlayan her kim ise, sahtekardır.. Ahlaksızdır. Katil destekçisidir..
Bir katile, “siyasi mahkûm” demek, gazetecilik midir?
O zaman, TTB’nin sabahtan akşama kadar eleştirdiği, doktorlara yönelik saldırıları yapanları da, bizler “hak arayan mağdur hastalar” diye meşrulaştıralım mı?
“Biz gazetecilik yapıyoruz” diyerek, Çapa Tıp Fakültesi’nde binlerce hastaya şifa olmak için kendisini feda eden bir profesörü öldüren adama, geçtiğimiz aylarda babasının ölümünden sorumlu gibi göstermeye kalktığı bir doktoru hastanede şehid eden katile “siyasi mahkûm” deyip, arkasından da “gazetecilik” mesleğinin arkasına mı saklanalım?
TSK için, bu TTB’nin başındaki kadın, “kimyasal gaz kullanıyor” iftirası atmadı mı?
TSK kimyasal gaz kullanıyor, Apo ise, karıncayı bile ezmeyen, “siyasi bir mahkûm” öyle mi, ahlaksızlar..
Ve en sonunda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, Merdan Yanardağ’a destek veren şu açıklamayı yaptı:
“Ahlaki hükmünü yitiren Saray hükümeti, montajlarla algı yönetimine devam ediyor. Gazeteci Merdan Yanardağ’ın, hükümetin neyi, neden yaptığını hatırlattığı konuşmasının bir bölümü üzerinden tutuklanması, ülkemiz adına utanç vericidir. Bu yanlıştan derhal dönülmeli, Merdan Yanardağ serbest bırakılmalıdır.”
Yanardağ’ın sözlerini bir defa daha vereyim..
Kılıçdaroğlu bu sözleri bize izah etsin.
Gelsin Akit TV’ye, montaj neresi göstersin.. Utanç verici olan, binlerce asker ve polisin katili Apo’nun “siyasi mahkûm” gibi gösterilmesi mi, yoksa o ahlaksız ifadeyi kullanan kişinin gözaltına alınıp, tutuklanması mı, bize anlatsın..
Yanlış olan nedir?
Apo, siyasi mahkûm ise, Kılıçdaroğlu açık açık bunu tekrarlasın, Meral Akşener’in gözlerinin içine bakarak, bunu söylesin..
Yok öyle, üçkâğıtçılık..
Yok öyle “Suç hep birlikte işlersek, devletin gücü bize yetemez” mantığı ile suçluya sahip çıkıp, teröristleri aklamak.
Bu vesile ile Kurban Bayramınızı tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk’tan niyaz ederim..