Hani normalleşme, CHP Genel Merkezi’nde akit yasağı!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP Genel Merkezi’ni ziyaret edip, genel başkan Özgür Özel ile görüştü..

Siyasi parti genel başkanlarının birbiri ile görüşmelerinin anormal bir yanı var mı?

Bence yok..

Cumhurbaşkanı’nın, anamuhalefet partisini ziyaret etmesinde absürt bir durum var mı?

Yok..

Anormal olan ne?

Cumhurbaşkanı’nın ziyaret ettiği CHP Genel Merkezi’ne, Akit TV muhabirinin/kameramanının alınmaması..

Gocunur muyum?

Hiç de gocunmam..

Israrcı olunmasını ister miyim?

Asla..

İsterlerse alsınlar, isterlerse almasınlar..

Kendi yasakçı kafalarını ispatlamış olurlar..

Bir parti, iktidarda olur.. Onlarca icraatı ile adından bahsettirir. Bakanlıklar onlardadır. Kamu kurumları onlardadır. Aslında hiçbir kusurları olmasa da, taşradaki şu kurumun yanlışından sorumlu tutulur, bu kamu kurumunun hatası iktidardaki partiye fatura edilir.. İktidar partisi de, bu genellemelerden alınganlık gösterir, bir medya organına akredite uygular, kabullenmesem de.. Anlamaya çalışırım.

İktidarda olan partinin, 81 ildeki tüm kurumların sorumluluğunu taşımasının ağır yükü altında kalırken, medya organları yaptıkları haberlerde yanlış ifadeler kullandıklarında, kendilerine gönderilen tekzipleri yayınlamazlar..

İktidar partisi de, “Bunlar bile bile yalan yazıp, sonra doğrusunu da yayınlamıyorlar. Bunlardan bize dostluk gelmez” diye düşünüp.. Onlarca alan haberden sonra, bir medya organına, iki gazeteye akredite uygular, “Olmasa daha iyi” derim ama, kabahatin tek taraflı olmadığını da söylerim..

İyi de..

Muhalefetteki bir siyasi parti, bugüne kadar haklarında yapılan her haberle ilgili gönderdikleri hemen tüm açıklamaları yayınlamış bir gazetenin ve televizyonun içinde bulunduğu medya kuruluşuna, hangi akla hizmet ederek, akredite uygulaması yapar ki?

Bu yanlışı gözlerden kaçırmak isteyen, akredite gazeteler ise, Erdoğan’ın Özel’i kabulünde, “Boş koltuk niye vardı” tartışması ile milleti oyalarken, dünkü Erdoğan’ın Özel’i ziyaretinde de, “Kravat” üzerinden muhabbetler yapıyordu..

O kravat olsa ne olur, bu kravat olsa ne olur?

Hiç kravat olmasa ne olur?

İlla bu konular üzerinden muhabbet yapacak isek..

Erdoğan ve Özel’in oturduğu koltukların arkasında birer koltuk daha vardı, onlar niye boş idi.

Haydi bakalım, üçüncü dünya savaşını çıkarma sebebi..

Bırakın beyler, bu suni gündemleri.

Normalleşecekseniz.. Yumuşama arzu ediyorsanız..

“Hep bana hep bana” demeyeceksiniz..

Akit’i akredite yapıp yapmamanız sorun değil..

Ama.. 

28 Şubat mahkumları salıverildi ise..

Dün CHP’li belediye başkanı, kusurlu ölüme sebebiyet verdiği davada, önyargılı bir tavır takınılmaksızın, hemen benzer tüm davalarda olduğu gibi, ilk duruşmada tahliye edildi ise.. 

CHP de, CHP medyası da, bugüne kadar sergilediği fanatik militanlığı bir kenara bırakıp, dürüst siyasete, dürüst haberciliğe başlamalılar..

Amerika’nın sözcülüğünü bırakmalılar..

FETÖ’nün, PKK’nın esaretinden kurtulmalılar..

Çok basit bir örnek vereyim..

Akit TV’nin muhabirini ve kameramanını CHP Genel Merkezi’nin demir parmaklarının dışında bırakan CHP yönetimi..

Tele1 muhabirlerini içeri aldılar mı?

Almışlardır..

Bırakın almayı, açsınlar muhasebe kayıtlarını.. Ziyareti haberleştirdiği için, Tele 1’e ödeme bile yapmışlardır.

Uydurmuyorum, CHP’li yetkililer, geçtiğimiz günlerde bir eleştiriye verdikleri cevapta, “CHP Grup toplantısını naklen yayınlama karşılığında ödeme yaptık” açıklamasında bulunuyorlardı..

Düşünebiliyor musunuz..

TRT’ye kıyametler kopartanlar, “Anamuhalefet partisinin grup toplantısının tamamını, nasıl canlı olarak vermezsiniz. Bu bir haberdir” diye tehditler savuranlar, teröristbaşı Apo’nun serbest bırakılması gerektiğini savunan bir televizyona, grup toplantısını yayınladığı için para ödüyor..

Veya, sürekli muhafazakarlardan yumuşama bekleyen soldan çarklılara soralım..

Erdoğan, Özgür Özel ile görüşünce iyi de..

Meral Akşener ile görüşünce, niye iftiralarla saldırıyorsunuz..

Evet, Akşener-Erdoğan görüşmesini, “Bir işadamının yargıdaki işini halletmek üzere yapıldığı” yalanını uyduran Sözcü gazetesinin muhabiri ve o gazetenin kendisi, CHP’de akredite ise..

Yumuşama dediğiniz nedir?

Siz iftiralara devam edin..

Meral Akşener’in cevabında hatırlattığı üzere, “Bu gerçek dışı iddia; sadece şahsımı değil, aynı zamanda bağımsız Türk Mahkemelerini ve Sayın Cumhurbaşkanı’nı da zan altında bırakmaktadır”.

Ama Erdoğan’dan normalleşmenin devamını bekleyin.. Yumuşamanın azami noktalara taşınmasını, hatta muhalefetin her istediğinin yapılacağı boyutlara taşınmasını isteyin..

Nasıl olacak bu?

Sinan Ateş’in katili olarak taksiciden motorsikleti sürene kadar herkes tutuklu.. Ama yine “yetmez” diyeceksiniz..

Sonra, Adliye’de, makam odasında şehid edilen savcı Selim Kiraz için, bir kişi bile tutuklu olmadığı halde, o savcımızı şehid eden teröristlerle son röportajı yapmakla övünen adamı milletvekili olarak TBMM’ye taşıyacaksınız..

Normalleşme nasıl olacak?

Nerde son bulacak?

Sandıktan çıkmadığı halde, iktidarı CHP’ye teslim ederek mi, normalleşme tamamlanacak?

Akit’e CHP Genel merkezinde uygulanan akredite, resmi kurumlara da taşınınca mı normalleşme tamamlanacak?

Bunun adı, nasıl “normalleşme” olacak?

Cuntacı teğmenlerin hem sinkaflı küfürler edip, hem teğmen arkadaşlarını dövdükleri halde..

“Vazifesini yapan teğmenler TSK’dan ihraç ediliyor” yalanını savurdukları gibi..

Altaylı’nın, yumrukçuya “Eline sağlık” demesindeki gibi..

Zorbalıkların takipsiz kalacağı dönemleri bekliyor ve adını “normalleşme” mi koyuyorsunuz?