Erdoğan haykırıyor: “Hani nerede insan hakları?!”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, sırtında yumurta küfesi olduğu halde, İsrail’in adım adım Filistin topraklarını işgale devam etmesi ve son olarak da “Aksa Tufanı” operasyonunun başlatılması üzerine, İsrail’in Gazze ile ilgili olarak “Enkaza çevireceğiz” tehditlerine yönelik yaptığı açıklama şöyle:
“Gazze’ye su verilmiyor? Hani insan hakları? Elektrik verilmiyor? Hani insan hakları?”
Bu sözlerin arkasından, ben beklerim ki, sırtında yumurta küfesi olmayan muhalefet partilerinin genel başkanları, çok daha yüksek perdeden haykırsınlar..
“Hani insan hakları” desinler..
Ama maalesef, biz muhalefet partilerinin genel başkanlarının, Osman Kavala için bağırdıklarını duyuyoruz, Can Atalay için seslerini yükselttiklerini görüyoruz..
Hatta teröristbaşı Apo için, o olmazsa, Apo’ya özgürlük isteyenler için seslerini yükselttiklerini görüyoruz..
Teröristler için “insan hakları” diyen parti yöneticileri, Gazze’deki sivil insanlara yönelik “Enkaza çevireceğiz” tehditleri için, hastaneler dahil elektrik ve su kesilmesi operasyonları için, tek kelime etmiyorlar..
Yarın belki de, arabuluculuk konusunda, “Size güveniyoruz” denilecek olan Cumhurbaşkanı, siyasi beklenti içinde olmaksızın, sözünü esirgemeden doğruları hatırlatıyor..
Çekinmeden, kim ne düşünür, ne söyler, hesap yapmadan “hak” bildiğini haykırıyor:
“İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde siz suyu, elektriği kesemezsiniz. Şu anda düşünebiliyor musunuz Gazze’de hastaneler ne durumda? Çalışıyor mu? Maalesef. Acımasızca ibadethaneler, hastaneler vuruluyor.”
Haydi bakalım, Kemal Kılıçdaroğlu.
Haydi bakalım Meral Akşener, Haydi Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan..
Şu sözlerden daha güçlü bir cümle kurun da, “Tayyip Erdoğan yoruldu. Türkiye’nin yönetimi yeni bir ekibe geçmeli” diyelim..
Haydi, Erdoğan’ın sözlerinin tonundan daha güçlüsünden vazgeçtim.. Erdoğan’ın sözlerinin yanında cüce kalacak bir söz söyleyin de, cesaretinizi görelim..
Devam ediyor Sayın Erdoğan:
“ABD uçak gemisini İsrail’e gönderiyor. Burada ne işi var? Ne yapmaya geliyor? Gelen uçak gemisiyle Gazze’yi vurarak indirerek ciddi katliamlara adım atacak.”
Haydi ahlaksızlar..
Haydi vicdansızlar..
Haydi sahtekarlar..
NATO toplantısında, Erdoğan’ın, Biden ile görüşmek için can attığını söyleyecek kadar adileşenler..
Siz çıkın, Erdoğan’ın ABD için söylediklerinin yüzde birini söyleyin de göreyim..
ABD’nin uçak gemisini İsrail’e yollayacağını açıklamasının üzerinden üç gün geçti..
Dünya devletlerine bakınız..
Hangi devlet yöneticisi, Erdoğan’ın yukarda aktardığım sözlerini söyleyebildi..
Türkiye açısından bakalım..
Hangi muhalefet partisinin lideri, “ABD, uçak gemisini niye yolluyor” diye, kısık sesle de olsa, bir soru yöneltme cesareti gösterebildi?
Sözkonusu emperyal devletler olunca..
Korkudan deliklere kaçışanlar..
Erdoğan’ın yürekli çıkışını bari “Kendisini destekliyoruz” diyerek, tebrik etmeleri gerekirken..
Hâlâ çelme takmaya çalışıyorlar..
Suriye ve Irak’ta görevlendirilecek askerlerimiz için, Cumhurbaşkanlığı geçtiğimiz hafta TBMM’ye tezkere göndermişti..
İyi Parti dün, “Evet oyu vereceğiz” açıklaması yaptı.
Hani “HDP’den izin aldınız mı?” diye soracağım ama..
Şu netameli günlerde, “Ya sabır” deyip geçiyorum..
Havayı daha da puslu hale getirmeyelim, diyorum..
Ama lütfen bakar mısınız..
İyi Parti’nin altılı masada ittifak yaptığı.
Hatta Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterdiği CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Irak ve Suriye’ye Türk askerinin gönderilmesi tezkeresini, nasıl çarpıtıyor..
Aslında bir önceki tezkerede de, aynı rezilliği yapmıştı..
Buna rağmen, İyi Parti altılı masadaki ittifakını sürdürmüştü..
Şimdi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve partisinin, benzeri bir tezkereye hayır oyu vermesinin üzerinden iki yıl geçtikten sonra..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, önceki tezkereye “hayır” oyu verirken dillendirdiği gerekçeler, itiraz ettiği hususlar bu iki yıllık süreçte yaşanmadığı halde..
PKK’nın Suriye ve Irak’ta bitirilme noktasına gelmesinden rahatsız olan HDP’nin gönüllü kuklası olmayı itiraf edercesine, Kılıçdaroğlu bakın dünkü grup toplantısında ne diyor:
“MHP olarak bu tezkereye ‘evet’ diyeceğini söylüyorsun, yabancı asker postallarının TC topraklarını çiğnemesine ‘evet’ diyor musun demiyor musun?”
Aynı sözleri, Kemal Kılıçdaroğlu, 26 Ekim 2021 tarihli oylamada, önceki Suriye ve Irak tezkereleri için de kullanmıştı.
Aradan tam iki yıl geçmiş..
“Ben Bahçeli değilim, tezkereye ‘evet’ verdi. Ben öyle değilim. Ben gerçek milliyetçiyim, gerçek ülkücüyüm. Ben kendi ülkemde yabancı asker postalı istemiyorum” diyerek seçim meydanlarında hava atan Kemal Kılıçdaroğlu, hayır oyu verdiği ve “yabancı asker postallarının Türkiye’ye yerleşmesini sağlayacak” dediği 26 Ekim 2021 tarihli tezkere sonrasında, bir tane yabancı asker postalının, Türk topraklarına bastığını gösterebilir mi?
Gösteremez..
Tam aksine Türk askeri, Suriye topraklarında, Irak topraklarında, PKK’yı bitirmek için, o günden bu yana, varlığını sürdürüyor..
İşte CHP de, tam olarak bunu istemiyor..
PKK’nın bitirilmesini istemiyor..
Ki, tezkereye “hayır“ oyu verdi, şimdi yine “hayır” oyu vereceğini açıklıyor..
CHP fitneciliğini sürdüredursun..
Bakın Cumhurbaşkanımız yabancı asker postallarına, dünkü konuşmasında, nasıl rest çekiyor:
“Bir şeyi açıklamak zorundayım. Suriye’de ABD’nin 20’den fazla üssü var. Suriye’de ABD üssünün ne işi var. 23 üs... Bütün bunları da bir değerlendirmek gerekmiyor mu? Ama Türkiye’nin bir insansız hava aracını ABD düşürüyor. İnsansız hava aracını ABD düşürürken bu Türkiye şu anda NATO’nun ortağı değil mi? Beraber değil mi? Bunu neyle izah edeceğiz? İşinize geldiği zaman ortak. ABD tüm terör örgütlerini yetiştiriyor eğitiyor. Suriye’de bu bölgede olsun, Ortadoğu’da olsun ortalığı kan gölüne çeviriyor. Bunları da görelim.”
Bu cümleleri, biz Cumhurbaşkanı’ndan önce, muhalefet parti liderlerinden duymamız gerekmez mi?
Bu sözlerin çok daha sertini, CHP’nin, İP’in yöneticilerinin seslendirmesi gerekmez mi?
Ama onlar, sırtlarında yumurta küfesi olmadığı halde, Cumhurbaşkanı’nın yaptığı açıklamaların binde birini yapamıyorlar..
Sonra da, “Gerçek ülkücü biziz” diyorlar..