Doktorlar dün ve bugün grevde!
Şunu kabul ederim..
Yıllardır ve hatta bugün dahi, üniversite imtihanlarında en çalışkan, en başarılı gençlerimiz, Tıp Fakültelerini yoğun olarak tercih ediyorlar..
Diğer fakültelerin hemen tamamı 4 yıl olduğu halde, Tıp Fakültesinde öğrenim süresi 6 yıl.
Tıp Fakültelerindeki eğitim, daha ağır, gençler daha fazla bedeller ödeyerek, bu fakültelerden mezun olabiliyorlar..
Bu başarının, Tıp Fakültesine yönelik bu tercihin, ordaki uzun eğitimin, ödenen bedellerin bir karşılığı olmalı.
Hem manevi açıdan, hem maddi açıdan..
Doktorlar, nasıl ki üniversite sınavında, en başarılı öğrencilerin tercih ettiği fakültelerden mezun oluyorlarsa..
İş maddiyata gelince de, en yüksek maaşı da onların hakkettiğini kabul etmemiz gerekir..
Manevi açıdan da, kendileri onore edilmeli.. Toplum nezdinde saygıda kusur edilmeyecek kişiler olduklarını, bunu hakkettiklerini, bu gerçeği hepimizin kabul etmesi gerektiğini söyleyebiliriz.
Halkımızın büyük çoğunluğunun da zaten, doktorlara fevkalade saygılı olduklarını söyleyebiliriz..
Bu bağlamda, doktorlara yönelik şiddetin de arttığını bilerek, devletin bu konuda her türlü tedbiri alması gerektiğini de söylemeliyiz..
Doktorlarımıza, özlük hakları, teknolojik aletlerden yararlanma imkanları ve çalışma ortamı ile ilgili diğer hakları da mutlaka sağlanmalı..
Bunlarda da devlet, cimri değil, bonkör olmalı..
Ama..
Doktorlar lehine bu yorumlarımın yanısıra..
Beni mazur görsünler..
Hiçbir zaman anlamadığım. Ve anlayabileceğimi de sanmadığım, sağlıkta grev konusuna değinmeden geçemeyeceğim..
Affedersiniz..
Sağlıkta grev olur mu?
Lütfen hemen bana, “Çarpıtmayınız. Acil hastalar hariç. Ameliyatlar hariç” demeyiniz..
Sağlıkta, erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu söyleyenler sizler değil misiniz?
Dün ve bugün, yani 1 ve 2 Ağustos’ta doktorlar grevde imiş..
Acil hastalar ve acil ameliyatlar hariç, normal muayeneler yapılmayacak, ameliyatlar ertelenecekmiş..
Aile hekimleri, hepten grev yapacak..
Eeee..
Nerde Hipokrat yemini?
Doktorların hepsine mal etmeyelim ama.
Özellikle Tabipler Odalarının yönetimini işgal edenler, Hipokrat yemininde güncelleme yapıp, cinsel yönelimi metne eklediler, yıllardır tartışmasız edilen klasik yemin metnini bile değiştirdiler..
Ama bu yemin metninde, “Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma” denilmiyor mu?
“Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime” denilmiyor mu?
“Görevimle hastam arasına; …. toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime” denilmiyor mu?
İki günlük grev süresince, bu yemin metnine bağlı kalındığını hangi doktor iddia edebilir?
“Yaşamımı insanlığın hizmetine adayacağıma” şeklinde edilen yeminle, insanların şifa aramak üzere geldikleri hastanede, her türlü teknolojik donanım olduğu halde, onları atıl bırakıp, çalıştırmama anlamına gelen “sağlıkta grev” nasıl örtüşebilir..
Gerçekten anlamak için soruyorum..
Her doktorun ettiği Hipokrat yeminindeki “Hastanın sağlığına ve esenliğine öncelik vereceğime” ifadesi ile hastaneye gidip, muayene olamadan geri dönen 70 yaşındaki, 80 yaşındaki hastaların çaresizlik halinin uyuştuğunu kim söyleyebilir?
Dün birçok sağlık sendikası, eylemler yapıp, basın açıklamalarında bulundular..
Bir tanesinin açıklamasının başlığı, “Sağlık haktır satılamaz” şeklinde..
Sağlık, haktır; satılamaz..
Peki sağlık hak ise, bu hakkı siz, hangi hakla kısıtlayabiliyorsunuz?
Grev yaparak, mesai gününde çalışmayarak, vatandaşın sağlık hakkını kısıtlamış olmuyor musunuz?
Aynı açıklamanın devamında, “Daha modern, kaliteli, insanımıza yaraşır ve çözüm odaklı sağlık hizmeti için; harekete geçme vaktidir!”
“Harekete geçmenin vakti” ifadesi ile “grev” tam ters eylemler değil mi?
Doktorların açıklaması devam ediyor:
“Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.”
Grev yapmadan, yaşayamıyor musunuz?
Grev yapmadan, yaşatamıyor musunuz?
Hatta ahvalimiz çok daha kötü..
Grev yaparak mı yaşıyorsunuz.. Yatarak, çalışmayarak mı yaşıyorsunuz..
Daha da önemlisi..
Muayene etmediğinizde, insanları nasıl yaşatıyorsunuz?
Ve açıklamanın sonuna doğru, artık siyaset de işin içine giriyor.. Ve anlıyoruz ki amaç, doktorların şu hakkını kazanmak, bu hakkının verilmesi için talepkar olmak değil:
“Popülist politikalar ve ticari kâr odaklı sağlıkta dönüşüm programı tüm sağlık çalışanlarını hedef haline getirmektedir.”
Affedersiniz..
Popülist politikalar da nedir?
Her türlü teknolojik donanımın olduğu, doktorların da mesleğini hakkı ile yapabilmeleri için önlerini açan şehir hastaneleri mi?
Nedir, “Popülist politikalar?”
“Ticari kar odaklı sağlıkta dönüşüm programı” ile kasdettiğiniz nedir?
Sizler, özel hastanelerde çalışan meslektaşlarınızı, bugün olmasa bile yarın gidip, sizin de çalışabileceğiniz özel hastaneleri ve ordaki doktorları, “ticari kar” ile nasıl suçlayabilirsiniz..
Bunun üzerinden sağlık çalışanlarının hedef olduğunu nasıl söyleyebilirsiniz?
Lütfen, üniversite imtihanından diplomanıza kadar, sonrasındaki başarılarınıza kadar, takdir ettiğimiz ayrıcalıklarınızı, siyasi demeç ve eylemlerle, boşa çıkarmayınız..
Nokta..