• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

CHP’de ‘Çoklu kişilik bozukluğu’

20 Eylül 2023
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Hafta başı birçok medya organında yayınlanan haberler sayesinde, çocuklara verdiği aşırı dozdaki ilaçlarla, onlara hayaller kurduran bir profesörle tanıştık..

Profesör, çocuklara telkinlerde bulunarak, anne-babalarına karşı “Cinsel istismarda” bulunma suçu isnat ettirmeye çalışıyordu..

Ardından da, mallarına el koymak için, planlar yapıyordu..

Tıp ilmini, şahsi menfaatleri için kullanan bu profesörün uzmanlık alanı olarak belirttiği “çoklu kişilik bozukluğu” aslında siyasi konularda karşımıza çok daha fazla çıkan bir hastalık..

Profesörün çocuklara yönelik olarak koyduğu teşhislerdeki “çoklu kişilik bozukluğu”nun doğru olup olmadığı, önümüzdeki süreçte, yargının da çalışması ile ortaya çıkarılacak..

Biz bu vesile ile Profesör Salih Zoroğlu’nun, “Çoklu kişilik bozukluğu” teşhisinin, aslında tam da CHP’de kendisini bulduğunu hatırlatıp, somut örneklerine geçelim..

Psikaytr Salih Zoroğlu, derslerinde bir uyumsuzluk sebebi ile 15 yaşında, 16 yaşındaki kızlara, anestezide kullanılan ilaçları vererek, onlara “Annen sana istismarda bulundu. Baban sana cinsel istismarda bulundu” telkinleri yapacağına.

Sonrasında da, “Bakın bakın, itiraf etti.. İşte bu çocukta, cinsel istismar sebebi ile ‘Çoklu kişilik bozukluğu’ oluşmuş” teşhisi koyacağına..

Prof. Zoroğlu, gerçekten tıbbi bir çalışma yapmak istiyorsa..

CHP’lileri karşısına alıp, araştırmalarını yapıp, teşhisini koymalı idi..

CHP’nin daha düne kadar, başörtü yasağının sürdürülmesi için deliler gibi tepinirken, AK Parti’nin cesur kararı ile başörtü yasağı kaldırıldıktan sonra, “Yasağı biz kaldırdık” açıklaması yapması, buna kendisini inandırmaya çalışması, “Çoklu kişilik bozukluğu” değildi de neydi?

Ömrü dindarlara hakaretlerle geçen, İmam hatipleri kapatmak için çırpınan CHP, “İmam hatip mezunlarını parti genel merkezinde ağırlayıp, onlara övgüler düzmesi” de, ayrı bir “Çoklu kişilik bozukluğu”sun bir ispat vesilesi idi..

Ali Babacan’lar, Ahmet Davutoğlu’lar AK Parti’de siyaset yaparken, “Türkiye’yi iflasa götürdüler. Suriye bataklığına mahkum ettiler” diye açıklama üstüne açıklama yapan CHP’nin, bu iki isim ve etrafındaki bazı kişilerin AK Parti’den ayrılmasından sonra, “Diplomaside bilge isim-ekonomiyi ayağa kaldıracak büyük ekonomist” övgülerine muhatap etmeleri, “Çoklu kişilik bozukluğu” değil de, neydi?

Uzmanlar, “Çoklu kişilik bozukluğu”nu, “kişinin içinde bir bireyin daha var olduğunu hissetmesi” diye tanımlıyorlar..

İşte tam da CHP’nin yaşadığı bu..

CHP’lilerin yaşadığı bu..

CHP’ye kapağı atanların yaşadıkları bu..

Bunun arkasında, bu kişilerin küçüklüklerinde yaşadıkları travmanın tesiri vardır-yoktur bilemem..

Kişide “Çoklu kişilik bozukluğu” olması için, mutlaka çocukluğunda bir travma yaşaması gerekiyor mu-gerekmiyor mu, bilmiyorum..

Ama, CHP’nin söylemlerine baktığımızda, CHP’lilerin anlatımlarına baktığımızda, hemen hemen tepeden tırnağa hepsinde, aynı rahatsızlığı görebiliyoruz.

Dünkü yazımda, CHP’nin danışmanlarından Namık Tan’ın bir röportajını konu edinmiştim.. 

Eski yıllarda İsrail ve Amerika’da Türkiye’nin büyükelçisi olarak görev yapan Namık Tan’ın kendi ülkesine ihanet olarak nitelendirdiğimiz ifadelerini eleştirmiştik..

Düşünsenize, AK Parti iktidarında, büyükelçilik görevine getirilen bir kişi, hem de tepeden inme bir görevlendirme ile önce İsrail’de, sonrasında da dünyanın maddi anlamda en büyük devletlerinden birisi olan Amerika’da büyükelçi görevine getiriliyor..

Üzerinden birkaç yıl geçiyor-geçmiyor..

Kendisini o görevlere getiren siyasi iktidarı, “Tek adam” suçlamasına muhatap ediyor..

Tüm dünya devletleri, Tayyip Erdoğan’ın liderliğini kabul ederken.. Onun dürüstlüğünü takdirle karşılarken.

Aynı zamanda Türk halkı da, sandıkta 22 yıldır aynı ismi, tekrar tekrar seçerken..

CHP’nin danışmanı Namık Tan, “Türkiye, sağı-solu belli olmayan ülke” diyerek, hem halkın seçtiği lideri itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Hem de, dünya devletlerinin gıpta ile baktığı lidere, kara çalmaya kalkışıyor..

Oysa dün, daha BM Genel Kurulu’nda Tayyip Erdoğan konuşmadan, biz tahminde bulunduk.

Tam da “Sağı solu belli olmayan ülke” tanımlaması yapıldığı gün, aksini söyledik: “Tayyip Erdoğan, 10 yıl önce ne dedi ise, dünya emperyallerine karşı aynı şeyleri, bugün de söylüyor, söyleyecek” dedik.. 

“Dünya 5’ten büyüktür” sözünü hatırlattık..

Ve yazımızın yayınlandığı gün içinde..

Namık Tan’ın, “Son yıllarda Türkiye, sağı-solu belli olmayan bir ülke oldu!” sözleri malum internet sitesinin anasayfasında daha dururken..

Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda konuştu..

Yaptığı konuşmada, bizi yanıltmadı..

Yine dünyaya haykırdı: “Dünya 5’ten büyüktür.”

Haydi bakalım, çıksın Namık Tan, “Türkiye’nin sağı solu belli değil” desin..

Kendi partisinin, solculuğu bırakıp, muhafazakarlardan oy çalmak için girdiği kırk kimlik, aslında psikolojik vaka olduklarını gösteriyor ama..

O konuyu uzmanlarına bırakalım..

Namık Tan’a soralım..

Erdoğan’ın dünkü BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “sağı solu belli olmayan ülke” profili gösterecek ne dedi?

Suriye’de DEAŞ kadar YPG’nin de tehdit olduğunu söyleyen Erdoğan, daha önce farklı bir şey mi söylüyordu?

KKTC’nin tanınması gerektiğini söyleyen Erdoğan’ı farklı bir talep ile hiç gördünüz mü siz?

“Karabağ, Azerbaycan toprağıdır” açıklamasını tüm dünya devletlerinin temsilcilerine haykıran Erdoğan’dan, daha önce farklı bir söz işitmiş miydiniz?

Bakalım Namık Tan, Erdoğan’ın BM Genel Kurul konuşması sonrasında, bir röportaj daha verecek gücü kendisinde hissedecek mi?

Namık Tan ile sınırlı değil, CHP’lilerdeki “Çoklu kişilik bozukluğu”..

Emekli albay Dursun Çiçek.. 

Emekli amiral Türker Ertürk..

Biri “HDP’lilere birkaç bakanlık verilebilir” diyen, emekli asker ve CHP eski milletvekili..

Diğeri de, “Cihatçılarla komşu olacağımıza, laik seküler yapısı ile bildiğimiz YPG komşumuz olsun” diyecek kadar şirazesi kaymış CHP’nin emekli amirali..

Düşünsenize..

Ömrünüz, sözümona PKK ile mücadelede geçmiş..

Ama siz, PKK’yı komşu almaya bakıyorsunuz. Milletvekilliğini boşverin, bakanlık koltuğuna oturtmaya kalkıyorsunuz..

“Çoklu kişilik bozukluğu” dediğimiz, tam da bu değil midir?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ohoooo,sen aliyi pek okumuyorsun heralde..

Bi dönsün gerçek kişiliğine.....OROSPU IBNE. gırla......bazen de mezar taşlarıyla bağlıyor işi....akil fikir olmayınca, atış sebest.......nasil olsa dolma sever çooooook.

Çok şükür

Netenyau ile yeniden kanka olduk. Kıvırmak denince akla biz geliriz.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23