• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Batsın sizin Can Atalay sahtekarlığınız!

11 Ağustos 2024
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

On binlerce küçük çocuğun katledildiği bir süreçte..

Hastanelerin bombalandığı, kadınların toplu soykırıma uğratıldığı bir süreçte..

Başka ülkelerin topraklarında, suikast düzenleyen terör devletlerinin Türkiye dahil Tüm dünyayı tehdit ettiği bir dönemde..

Başka ülkelerin topraklarında, suikast düzenlediklerini devletin resmi elemanlarının itiraf ettikleri ve bu suikasta karşı mağdur devletlerin misilleme hakkını kullanacağını açıkladığında. Amerika’nın ve diğer eşkıya batılı devletlerin, suikastçıyı koruyacaklarını ilan ettikleri bir zaman diliminde..

Türkiye’nin konusu, “Can Atalay”..

Can Atalay’ı ne yapalım?

Can Atalay’ın milletvekilliği sürsün mü?

Yoksa sürmesin mi?

Milletvekilliği devam ederse, otomatik olarak tahliye olması gerekir mi?

Yoksa yine cezaevinde kalma ihtimali olur mu?

Milletvekillerinin cezaevinden tahliye olmasına yönelik otomatik bir süreç mi var?

Yoksa, milletvekillerinin bazıları da, cezaevinde kalmaları hukuka uygun mu?

Ne kadar absürt, ne kadar gereksiz bir tartışma, farkettiniz mi?

Bu tartışmayı kim başlattı?

Soldan çarklılar.

Türkiye’de siyasi iktidarı sandıkta deviremedikleri için, sokak hareketleri ile iktidar değişikliği planlayıp, duvara toslayınca, suçlu adamlarını cezaevinden çıkarmak isteyen darbeci kafalı siyasetçiler..

Peşinen söyleyeyim..

Can Atalay milletvekili iken, hakkında bir dava açılmış olur..

Tutuklanması, milletvekili seçildikten sonraki tarihli olur..

“Ne oluyor? Burada bir yanlışlık var mı acaba” diye daha hassasiyetle olaya yaklaşırım..

Ama..

Gezi isyanını başlatanlar.

Haklarında dava açılıp, tutuklama kararı verilince..

Gezi isyanında atıp tutsalar da, asıp kesseler de..

Yargı ve emniyet kadrolarından FETÖ’cü işbirlikçiler tasfiye edildikten sonra..

Gezi isyancılarının yakasına yapışılıp, ülkenin altını üstüne geçirmelerinin hesabı sorulmaya başladıktan hemen sonra.

Sorumlular tutuklandıktan hemen sonra..

“Ne yapalım, ne yapalım. Tutuklanan adamlarımızı, cezaevinden nasıl çıkaralım” diye düşünürken..

“Durun bulduk. Milletvekili adayı yapalım. Milletvekili olunca, dokunulmazlık gerekçesi ile Can Atalay’ın tahliyesini sağlarız. Böylece adamımıza sahip çıktığımızı gösteririz. Bundan sonraki sokak hareketlerine girişeceğimizde de, ‘bakın biz adamlarımızı milletvekili bile seçtirip, yargının elinden kaçırabiliyoruz. Bizim sözümüzü dinleyin, sokağa çıkın, devletin araçlarını yakın, yıkın. Bu ülkede bizden güçlüsü yok. Hep birlikte siyasi iktidarı devirelim. Size bir şey olmaz, bize güvenin’ çağrısı yapabilir, yeni isyanlar başlatabiliriz” demişler.

Ve Can Atalay yargılanırken.

Daha önemlisi cezaevinde tutuklu iken..

Hatta yerel mahkeme tarafından mahkum edilmiş iken..

Milletvekili aday listesine koydular..

Ve belki de Can Atalay’ı hayatında hiç görmemiş, o listeye ceket koysalar seçecek kişiler tarafından, cezaevindeki kişi milletvekili seçtirildi..

Sonrasında ceza Yargıtay tarafından onanıp, kesinleşti..

Bu arada bir kıyamet..

“Can Atalay, milletvekili seçildiğine göre, yargılaması devam edemez.”

Hop kardeşim..

“Can Atalay masumdur” demiyorsun.

“Can Atalay suçsuzdur” demiyorsun..

“Can Atalay’a savunma hakkı verin, kendisinin suç işlemediğini ispatlayacaktır” demiyorsun..

Ya ne diyorsun?

“Can Atalay, yargılanırken, hatta kesinleşmemiş de olsa, mahkumiyet kararı almış iken.. Milletvekili seçildi. Milletvekillerinin yargılanmasına devam edilemez.”

Peki, bu görüş mutlak mı?

Yani, her türlü suçta, bir kişi milletvekili olduğunda, mutlaka ve mutlaka.. O kişinin yargılaması durur mu?

Hayır..

Bazı suçlarda durur..

Bazı suçlarda durmaz.

“Hangi suçlarda durur, hangi suçlarda durmaz, benim nezdimde belli” ama..

Bu çatlak militanlarla kısır tartışmaya girmemek için haydi diyelim “belirsiz”

İyi de..

Meşru hükümeti devirme gibi çok ciddi bir suçta. 

Hem de milletvekili seçilmeden önce başlayan bir yargılamada..

Bütün hukukçuların kabul edeceği bir yorum tarzı ile değil..

Zorlamalı yorumlarla.. 

İşimize geldiği gibi kuralları esneterek, çarpıtarak geliştirdiğimiz yorumlarla..

Mahkum olmuş bir adamı, usuli bir gerekçe ile cezaevinden çıkarmaya kalkarsanız..

Bu ülkede “hukuk” kelimesini bir daha ağzınıza nasıl alırsınız?

Ve maalesef bu noktada, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasında bir tartışmaya da şahit olduk..

O kadar militanlar ki.

O kadar ilkesizler, o kadar hukuk kurallarına saygısız insanlar ki..

Anayasa’da, Yargıtay için, “son inceleme merci” diye yapılmış bir tanımlama var iken.

Anayasa’daki bu maddeyi görmezden geliyorlar..

Anayasa Mahkemesi için, aynı Anayasa’daki “Kararları bağlayıcıdır” ifadesini alıp, tekrar tekrar gözümüzün içine sokmaya kalkıyorlar..

Yine alttan alıp..

“Yargıtay son inceleme merci. Dolayısı ile Anayasa Mahkemesi kararı son değil” deme hakkımız olsa da..

Bunu demiyor, “Anayasa’da birbiri ile çelişen maddeler olduğu görülüyor. Bu iki maddeyi, birbiri ile uyumlu hale getirelim” diyoruz..

Karışıklık sürsün diye.. Kaos devam etsin diye..

“Hayııır. Olmaaaaz. Aslaaaa. Anayasa’yı değiştirtmeyiz” diyorlar..

Ve son geldiğimiz noktada..

Milletvekili seçilmiş olsa da..

Mahkumiyet kararı kesinleştiği için, “TBMM’de gerekçeli kararın okunması ile birlikte, milletvekilliği düştü” aşamasına geçilince..

Anayasa Mahkemesi bir daha karar verdi: “milletvekilliğinin düşürülmesi yok hükmünde.”

Tam bu noktada..

Benim önerim, yine kavga etmeden, alttan alarak, ama suçlulara da yüz vermeden sorunu çözmek..

Milletvekilliği geri geldi. Peki..

Gerekirse, Can Atalay’ı tahliye de edin..

Hemen ertesi günü, dokunulmazlığın kaldırılması için ilgili mahkeme tezkereyi yazar. TBMM de, dokunulmazlığın kaldırılması talebini kabul eder, ilgili mahkeme de tutuklama kararını verir, Can Atalay yine cezaevine girer.. Yargılama tekrar yapılır, eski ceza verilir..

Bunu mu istiyorsunuz?

Anayasa Mahkemesi’nin kararı, bu uygulamayı engellemiyor..

“Dokunulmazlığın kaldırılması kararı gerekirdi” diyor..

Haydi, TBMM’ye çağrı yapalım.. “Buyrun dokunulmazlığı kaldırdık” deyin..

Bu tartışmayı da bitirin.

Evet, onlar yine hokkabazlık yapacaklar. Eminim..

Ama halk nezdindeki itibarları da daha da sıfırlanmış olacak..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ayhan

Peki bu kişinin davası devam ederken YSK nasıl milletvekili adayı yapmış ?

şüayıp

Suçluyu kurtarmak milleti siyasetten soğutur
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23