“Avrupa’da hukuk var” diyenler, Gazzelilerin katilleridir!

Düne kadar, CHP’lilerden başlayın, Gelecek Partililere kadar..

DEVA’lılardan başlayın, İyi Partililere kadar..

Saadet’ten başlayın, sosyalistlere kadar..

Hatta üniversitelerde hâlâ akademisyen olarak görev yapan..

Ama kendi ülkesine gerçekdışı verilerle hakaret üstüne hakaret eden akademisyenler..

Anayasal statüsü olan meslek kuruluşları, başta barolar ve Tabip odaları olmak üzere soldan çarklı isimlerin kontrolündeki sözde sivil toplum kuruluşları..

Hemen hepsi.. “Türkiye’de hukuk yok. Adalet yok. Onun için de, Türkiye’ye yabancı yatırımı gelmesi mümkün değil” diyorlar, algı oluşturuyorlardı..

Para ile yaptırılan sözde araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’nin “hukukun üstünlüğü endeksi”nde, sonlardan 15-20 ülke arasında olduğunu ileri sürerek, kendi ülkelerine hakaret ediyorlardı..

Darbe ile yönetilen ülkeleri bile, hukuka Türkiye’den daha fazla saygılı ülke olarak tanıtmaya çalışıyorlardı..

Adamın ülkesinde darbeci var ise, orda hukukun daha neyinden bahsedebilirsiniz ki?

Ama işin gerçeği, hukukun iflas ettiği o ülkeleri aklamaktan ziyade..

Türkiye’yi sonuncu göstermek içindi, tüm çabaları..

Bosna’daki katliama seyirci kalan, hukukun üstünlüğü endeksinde en zirvede görünün ülkeleri sıralayarak, “Bunlar ne yapmışlardı. Katliamı önlemek için, hangi adımı atmışlardı. Hangi Sırp katliamcısının, ülkelerine gelişini yasaklamışlar veya yakaladıklarında, Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim etmişlerdi” sorularını sorduğumuzda..

“Mazide olanlara amma da meraklısınız Ali bey” deyip, konuyu geçiştiriyorlardı.

Rusya’nın Afganistan’ı işgalini hatırlatsak..

Yine benzer gerekçe ile karşı çıkıyorlardı.

Geçtiğimiz yıllardan verdiğimiz her örnek, adeta elimizde patlatılıp, Avrupa ülkeleri ile Amerika kutsanıyor, Türkiye’de ise, hukukun olmadığı iddiası, gerçekmiş gibi kamuoyuna kabul ettirilmeye çalışılıyordu..

Öyle ki..

Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik ahlaksızca tavırları bile, ne milliyetçi geçinen İyi Partilileri, ne de muhafazakar insanları uyandırmıyor, en azından düşünmeye yönlendirmiyordu.

Öyle ya..

AB, Türkiye için, “Sizi aldık-alacağız” derken, yıllardır kapıda bekletip, öte tarafta  Kıbrıs’ın tümünü temsilen, Rum kesimini AB’ye bir çırpıda almadılar mı?..

“Türkiye’de hukuk yok” diyen muhalefet partilerinin genel başkanları, akademisyenler, meslek kuruluşları, hep birlikte, “Bu ne rezilliktir, bu ne soytarılıktır, siz ne kadar ahlaksızsınız. Kıbrıs’ın bir bölümünü, tüm adayı temsilen AB’ye nasıl alırsınız?” diyerek, tüm Türkiye’ye ayağa kaldıracaklarına.. Hatta Avrupa’yı, hatta dünyayı ayağa kaldıracaklarına..

Muhalefet partileri de, akademisyenleri de, meslek kurulu yöneticileri de, suspus oldu.

Sus pus olmayı bir kenara bırakın, “Azizim, Annan planına evet oyu çıkması yanlıştı..” diyerek, suçu Türkiye’ye yükleyip, şaklabanlığın kralına imza atan Avrupalıları yine aklamaya çalıştılar..

Gelelim bugüne..

Bugün birinci haftayı dolduracağız..

Aksa Tufanı sonrasında bugün 7. gün..

Kassam Tugaylarının cevabı birinci haftasında ama.. İsrail’in Filistinlilere yaşattıkları zulümler/katliamlar, aylardır, hatta yıllardır tüm dünyanın gözü önünde sergileniyor.

Avrupa Birliği’nden İsrail’e küçücük bir yaptırım uygulandı mı?

Amerika’dan küçücük bir müeyyide uygulanacağına dair açıklama duydunuz mu?

İran nükleer çalışmalar yapıyor diye, yaptırım üstüne yaptırım uygulayanlar. İran ile yetinmeyip, işin boyutunu Türkiye’ye de genişletmeye kalkışanlar..

Boşverin, İsrail’e bir yaptırım uygulamayı, şimdi resmen, katliamlara destek çıkıyorlar.

Amerika ne yapıyor?

Savaş gemisini, Filistinlileri korumak için yollayacağına..

Gazzeliler katliama maruz kalmaması için yollayacağına..

Tam aksine, İsrail’in Gazzelileri vurması sırasında, İslam ülkelerinden Filistin’e bir yardım gelecek olursa, onu önlemek için bölgeye savaş gemisi intikal ettirildi..

İsrail daha rahat katliam yapabilmesi için, Amerika açık desteğini verdi, Almanya desteğini verdi, Fransa desteğini verdi..

Hani bu ülkelerde hukuk vardı..

Hani bu ülkelerde adalet vardı.. Hani neredesin CHP’nin tepesindeki Kemal Kılıçdaroğlu..

Neredesin milliyetçilik iddiasındaki Meral Akşener..

Neredesin Ahmet Davutoğlu.. Neredesin Ali Babacan.

Çıkın bize izah edin, İsrail’in katliamlarının, hukukun neresinde yeri var?

Lütften aklımızla alay etmeyin.

Bize nanik yapmaya kalkmayın.

“Biz İsrail’de hukuk var, diye bir iddiamız olmadı” demeyin.

İsrail’in katliamlarına açık destek veren Amerika için de, Almanya için de, Fransa için de, “Orda hukuk var” diyenler, sizlersiniz..

Ve şimdi sıra, birilerinin maskesini indirecek can acıtıcı soruda.

Türkiye’de, Osman Kavala üzerinden, algı üretip, “Serbest kalmalı idi” diyenler, bunun üzerinden “Türkiye’de hukuk yok” diyenler, ama bugün İsrail’in, “Gazze enkaza dönecek” tehdidine karşı, tüm dünyanın ayaklanması için çağrıda bulunmamalarını nasıl yorumlamalıyız?

“Öldürülen her Filistinlinin kanında, ‘Avrupa’da hukuk var’ diyerek övgüde bulunanların da parmak izi vardır dersek, haksızlık mı etmiş oluruz?”

Avrupa’yı alkışlıyorsunuz.

Amerika’yı alkışlıyorsunuz..

Onlar da İsrail’in katliamlarına onay veriyorlar. “İsrail meşru müdafaa hakkını kullanıyor” diyorlar.

Bu durumda, “İsrail’in öldürdüğü her Gazzeli için, hem Amerika’nın, hem Avrupa’nın suçu var, hem de bu ülkelerde hukuk olduğunu söyleyen, bizim mahalledeki tüm siyasetçilerin sorumluluğu var..” dersek, yanlış mı söylemiş oluruz.. 

Akit gazetemizin haberlerinde okuyacaksınız..

İsrail Enerji Bakanı Israel Katz, “Esirler dönmeden; Gazze’ye gıda, su ve elektrik yok” diyor..

İsrail Sağlık Bakanı Moshe Arbel daha vahimini söylüyor, “Yaralı Filistinlilerin tedavisi yapılmayacak!”

Haydi göreyim sizi, Türk Tabipleri Birliği konuşsun, barolar konuşsun, siyasiler konuşsun..

“Yaralının tedavi edilmemesi ne demek” diyerek, dünyayı ayağa kaldırsınlar..

Türk Silahlı Kuvvetleri için iftira atan Şebnem Fincancı çıksın ortaya, “Yaralı tedavi etmemek, insanlık suçudur” desin..

Desin de görelim, samimiyetlerini..

Görelim dürüstlüklerini..