• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

17 yaşındaki çocuğu tutukladınız, ya millete hakaret eden Sözcü’yü?

23 Eylül 2023
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

17 yaşındaki bir çocuk, Atatürk resmini eline alarak, arkadaşları ile gereksiz bir şakalaşmaya soyunur, hoş olmayan bir görüntü verir..

“Yanlış oldu” diye açıklama yapar, hatayı kabul eder..

Olsun, itirazlar gırla..

“Sen hangi okuldasın? Hııı! Tamam, sen yetmezsin, okulunu da afişe edelim. Öğretmenlerini de unutmayalım.. Onları da suçlu gibi gösterelim..”

Beyaz Türklerin bir lisesinde benzer bir görüntü, benzer şekilde sosyal medyaya yansır....

“Ne yapsak, ne yapsak da.. öğrencinin devam ettiği lisenin ismini yazmasak.. ‘Bir lisede’ diyerek, öğrencinin hangi lisede bu hareketi gerçekleştirdiğini yazmasak” diye çırpınır, dururlar. 

16 yaşında Antalya’daki bir lise öğrencisi, geçtiğimiz yıl sınıf içinde Kur’an-ı Kerim’e tekme atar. Görüntü sosyal medyada yayınlanır.. Biz dahil, “Çocuk, bu.. Çocuğu kazanmalıyız. Aman, polis veya savcı devreye girmesin. Anne-babasının ikazı, öğretmenin uyarısı yeterli” deriz. 

Nitekim de öyle olur. Ne gözaltı, ne tutuklama yaşanmaz..

17 yaşındaki bir başka lisede, bir öğrencinin hatalı davranışı sonrasında, hurra!..

Ne kadar dindara saygısızlıkları ile ünlü koro varsa, hepsi birden saldırıya geçer..

“Savcı uyuyor mu, niye bu öğrenci tutuklanmıyor..” ile başlarlar.. 

Yetkili savcının, hangi yıl göreve başladığı, hangi okullarda okuduğu, görev yeri belirlenirken çekilen kurada hangi AK Partili  Adalet Bakanı’nın yanında durduğu”na kadar,  çeteleyi afişe ederler..

Nitekim sonuçta 17 yaşındaki küçük öğrenciyi tutuklatırlar..

Mustafa Kemal’in oturduğu makama, hem de halkın seçimi ile oturan Cumhurbaşkanı’na alçakça küfürler edildiğinde ise..

Suçu işleyenler gizlenmeye çalışılır, adı kısaltılır, soyadı kodlanır.. “Anne-babasından bize, ne, suç şahsidir” denilir, “O yaşta çocuğun, öyle küfür etmesi pek makul değil. Acaba annesi-babası paylaşımı yapmıştır da, çocuğuna mı suçu yıkıyorlar. Ki, sonrasında da  ‘çocuklar tutuklanıyor’ diye algı oluştursunlar” deriz..

Tınlamazlar..

Mustafa Kemal için yapılan bir saygısızlıkta, eylemin faili adı soyadı ile hatta ön adı, arkadaşlar arasında lakabı ile birlikte açıkça yazılır, okulunun ismi yazılır, okul aile birliğindeki velilerin adları, soyadları yazılır..

“Daha durun, annesinin-babasının, dedesinin-ninesinin, ebesinin-kuzeninin, tüm ceddinin şeceresini çıkarıp, saldıracağız” diye de tehdit ederler..

Tayyip Erdoğan’a küfür edildiğinde ise, “Düşünce hürriyeti diye bir şey var. Modern dünyada, hele hele çocukların böyle suçlarla kriminalize edilmesi çok yanlış” derler..

Mustafa Kemal’e yönelik, tekrar yanlış bir hareket sözkonusu olduğunda..

Ne çocuk derler, ne düşünce hürriyeti derler.. 

“Sadece çocuğu değil, öğretmenlerini de tutuklayın” diyerek, topluma had bildirmeye kalkışırlar..

Dindar birisine hakaret eden kendi mahallelerinden birisi olduğunda, “Tutuklama ne? Hem de bir hakaret suçunda, bir insanı nasıl tutuklarsınız. Tutuklama bir tedbirdir.. Ceza değildir.. Yargılama aşamasında, hakaret suçlarında asla tutuklama olmaması lazım” derler. 

Profesörleri sıraya girer. Anayasa hukukçuları “ben de o görüşteyim, ben de” der.. 

Stajyer hakimleri, stajyer avukatları bile, “Olmaz tabii.. Hukukun üstünlüğü endeksinde, çok gerilerde yer almamızın sebebi, işte bu” derler..

M. Kemal’e yönelik bir saygısızlık sözkonusu olduğunda ise, “Tutuklama verildi ama, ilk duruşmada bırakırlar.. Böyle hukuk olur mu? Böyle ceza sistemi olur mu?. Tutuklanan öğrenci, asla tahliye edilmemeli. Davanın sonuna kadar tutuklu kalmalı” diye ayaklanırlar..

18 yaşından küçük birisi mevcut/seçilmiş Cumhurbaşkanına hakaret ettiğinde, hatta küfür ettiğinde, “Canım küfür etmişse etmiş. Sonuçta 18 yaşından küçük birisinden bahsediyoruz. 18 yaşından küçükler için (15 yaşını doldurmayanlar için ayrıca daha fazla indirim var) verilecek cezanın üçte biri indirilmesi gerekir.. Eeee. Bu çocuğun yatacağı ceza kalmıyor ki, tutukluyorsunuz” diyenler..

Sıra vefat eden ilk Cumhurbaşkanına gelince.. Hakaret bile değil, sıradan eleştiri sözkonusu olduğunda..

“Ne yani, çocuk diye, büyük kurucumuza  yapılan saygısızlığı tebrik mi edeceğiz. Herkes işlediği suçun cezasına katlanmalı.. Suçu işlerken, cezaevine gireceğini düşünecekti..” diyerek, tutuklamadan asla taviz verilmemesini isterler..

Hatta.  

“Mahkeme verilecek cezadan hiçbir indirim uygulamamalı.. Cezayı alt sınırdan uzaklaşarak, daha yükseğinden  vermeli. Haddini bilmeyen Atatürk düşmanı 18 yaşından küçük bile olsa, hemen tutuklanmalı.. “ derler.

Sürekli somut örnekler üzerinden yazı kaleme aldığımızı bilen okurlarımız, “bu sefer somutluktan kaçınmışsın” diyecekler.

Hayır..

Birebir şahidiyim, birebir muhatabıyım, birebir mağduruyum..

Anlattığım çelişkiler, birebir yaşanan çelişkiler..

Sadece medyada değil, mahkeme salonlarında da tekrarlanan çelişkiler..

Akit tv’de bir haber bülteni yayınlanırken.. Bir harf yer değiştirmiş.. Anıtkabir yerine, bir başka kelime KJ’de çıkmış..

“Canım siz de böyle bir hata yapmasaydınız” diyerek, suç duyurusunda bulunmak için, sivil toplum kuruluşu diye kendisini tanıtanlardan siyasetçilere, barolara kadar hepsi sıraya girer..

Aynı gün Sözcü gazetesinin, Milliyet gazetesinin de benzer hataya imza attığını hatırlatırız, gösterir, ispatlarız...

Yine de, onlara açılmayan dava, Akit tv’ye açılır..

Riyakarlık, ilkesizlik, sadece davanın açılışında değildir..

Adana Barosu’ndan başlayın, İzmir Barosu’na, İstanbul 1 nolu Barosu’na kadar, onlarca baro davaya müdahale dilekçesi verir.

“Mahkum edin, en ağırından cezalandırın şunları” derler.

Tayyip Erdoğan ile ilgili davalarda, “ceza alt sınırdan verilmeli, kravat indirimi yapılmalı, cezanın 1/6’sı indirilmeli. Ayrıca ceza paraya çevrilmeli, o da hükmün açıklanmasının geri bırakılması yolu ile tümü ile askıya alınmalı” diyenler.

Atatürk’e hakaret iddiası ile bize açılan davada, talepleri şöyle sıralıyorlar:

“Ceza alt sınırdan uzaklaşılarak verilmeli. Cumhuriyetin kurucusu büyük Atatürk’e yapılan kasıtlı hakaret sebebi ile ceza kanununda belirlenen en üst sınırdan ceza verilmeli. Cezadan hiçbir indirim uygulanmamalı. Tam aksine, medya aracılığı ile suç işlendiği için, cezada artırmaya gidilmeli. Ceza paraya çevrilmemeli.. Erteleme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklindeki uygulamalar asla düşünülmemelidir!” 

Soyut ifade değil bunlar.

Birebir yaşanan somut davalardan size aktardığım gerçekler..

Bir de, 17 yaşındaki çocuğu bahane edip, Türk milletinin dindar insanlarını toptan hedefe koyan ve tahkir eden Sözcü gazetesi var ki.. Onu ne siz sorun, ne ben söyleyeyim..

Çırılçıplak bir adamı karikatürize edip, “Şükür ki, ezanlar susmadı” dedirtmek, bu millete ve milletin inancına hakarettir..

17 yaşındaki çocuğu tutuklatan savcı ve tutuklayan hakimi, göreve davet ediyorum..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Adil

Ömür boyu herkezle her milletle kavga isteyenlerin emekli maasindan sikayetci olma hakki olmaz.

Kemalist e cevap

Bu yazdığın algının kralı be algıyı bile sulandıma hikayesi nerden ögrendin toplum mühendisliği ve algıyı bi yazda bizde ögrenek
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23