Lâ Galibe İllellah
Değerli okurlarım gün birlik içerisinde gavura karşı topyekûn mücadele etme günü. Ayrılık, gayrılık, sen ben olup bölük pörçük olarak rezil rüsvay olduktan sonra dizleri dövüp saç baş yolma gününde değiliz.
Şehidlerimiz var. Gazi ve yaralılarımız var. Gavur acımasız. Gözümüzün içine bakarak utanmadan yalan üstüne yalan söylüyor. Saldırı bölgesinde askerimizin olmaması gerekiyormuş yollu açıklamalarla alemi kör kendini ise bakar görüyor. En üst makamdan yalanlamalara karşı ise sus pus. Alçak senin ne olduğunu bilmeyenimiz yok da şartlar böyle davranmamızı gerektiriyor.
Aklımızı kullanmaz devletimize sahip çıkmaz ve fitne fücur ateşine benzin dökenlerden olursak vay ki ne vay. Ölümden ölüm beğendirici zebaniler pusuda el etek ovuşturmakla meşgul.
Reis gitsin, isterse ülke bölünüp paramparça olsun diyen bir zihniyetin hemen içimizde yanı başımızda olduğunu hiç aklımızdan çıkarmayalım.
Nasıl bir akıl tutulması bu böyle. Bu düşüncenin samimi savunucuları insan olamaz. Olsa olsa belhum adal olur.
Dost görünümlü düşmanların ülkemizin ayağına çelme takmasını anlarım da içerden ve bizden görünüp regaip gecesinde şehid edilen onlarca Mehmetçiğimiz için içten içe sevinip soysuz medyada arzı endam etmelerini anlamam mümkün değil.
Suriye’de ne işin var diyen zihniyete en iyi cevap veren şehitlerimiz oldu. Canları pahasına ülkelerini savunmanın mutluluğu yüzlerine yansıması acılı ailelerine teselli olurken, içerdeki soysuz troller gaf üstüne gaf yapıp birlik hamurumuzun mayasını bozmakla meşgul.
Suriye’de ne işimizin olduğunu anlama özrü olan embesil ve satılmışlar meselenin özünü anlayıp, başlarını taşlara vurarak pişmanlık ve nedamet dilediklerinde korkarım iş işten çoktan geçmiş olacak.
Soysuz trollerin omurgadan yoksun algı satıcıları çatlasa da patlasa da bu millet yine ayakları üzerinde dik ve diri olarak durmaya devam edecek.
********************************
Gavurdan dost(!)
Gavurdan dost olmaz evrensel kuralının bir kez daha tescillendiğini gördük. Ülkemiz tam bir ateş çemberinin ortasında.
Batımızda dost ve müttefik stratejik ortağımız(!) ABD Doğumuzda tarih boyu bir kez olsun güven duyamadığımız İran, kuzeyimiz ise son yıllarda dostumuz (!) olan Rusya.
Suriye ise tüm bu güvenilir (!) dostlarımızın kullandığı figüranlar için oyun alanı stüdyo. Öyle bir stüdyo ki, oyuncuları bildik karakterler ve bildik yerli yabancı troller. Nerede ise hepsinin ortak paydasında ülkemizin birlik ve bütünlüğünün dağıtılması var.
Günümüz için asgari müşterek nedir dersek; ulusal güvenliğimiz cevabını hemen verebilmeliyiz. Şu doğru bu doğru elbette bunun gerçek doğrusunu tarih kitapları yazacak.
Nasıl cennetmekan Abdülhamid han hazretlerinin dönemini ve yaşanılanları bugün doğru yazan tarihten öğreniyorsak, aynısını bizden sonraki nesil bizlerin tam ve net olarak göremediği doğruyu görerek bugünleri daha şümullü tahlil edecek ve bizden sonraki nesil için değerli olacak gerçekler su yüzüne çıkacak.
Gerçekten zor bir zaman diliminde yaşıyor ve gördüğümüz acı gerçeklere rağmen uyuyanlarımızın çokluğunu görmek birçoğumuzda kırılma ve çöküntü yaşatsa da tek tesellimiz ümit var olunuz tavsiyesi.
Ümit varız ve bu zor günler gerçek dostları ve dostluğu birçoğumuza yeniden öğretecek gibi.
Dünyayı yaşanmaz hale getiren hakim sistemin olmayan vicdanına sığınmış mülteciler yeni bir intifadaya yürüyorlar. Birkaç gündür sınırlarımız yeniden hareketlendi. Tabii gavurların ödü kopuyor. Kopsun ki, gerçeklerle azıcık yüzleşsinler ve insanlıkları kaldı ise utanarak gerekeni yapsınlar.
Mazlumun ahını ve sillesini yakın zamanda yememiş olan hakim güç bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmeli. İnsanlık her zamankinden daha fazla bir savrulma içerisinde.
Dünya jandarması ve onun gölgesi konumumda olan ülkeler daha fazla üç maymun oyuncusu olmamalı. Her şeyi kahvehanedeki sade vatandaşın bile görebildiği bir gerçeklikle ilgili buz üzerine yazarak imza etmek daha fazla sürdürülemez.
Domuz ayı kancık ve kalleşlerden oluşan koalisyon güçleri ile mücadele elbette zor ve meşakkatli. Bu gerçeklikten dolayı mazlum ahları ve kimsesizlerin vahları ilahi gazaba davetiye çıkarıyor.
Bugüne kadar zalimler hep mazlum kıyamları ile diz çöküp el eman demiş. Yarınlara bu evrensel gerçeklik nedeni ile umutla bakanlardan olalım.
Bozulmuş morallere, yıkılmış hayallere yeniden yine umut olmak bu millete vazife olarak düşüyor. Tıpkı dün olduğu gibi.
Bugünlük de bu kadar.
Kalın sağlıcakla.