Yüce bir akıl, koca bir yürek ve iman
Türkiye, kuşatılıyor.
Dört bir taraftan kuşatılıyoruz.
Hem de çok yönlü bir kuşatma var.
Türkiye’nin büyümesini, güçlenmesini, dünyada nüfuz sahibi olmasını istemeyen dış güçler ülkemizi dışarıdan kuşatma gayretinde.
Prangalarını söküp atan, yeniden diriliş ve yükseliş arifesindeki Türkiye’ye ve lideri Erdoğan’a yönelen saldırılar yoğunlaştı.
Hem tarihi ve medeniyet geçmişi, hilafet makamını yüzlerce yıl taşıyarak İslam âleminin liderliğini üstlenme rolü hem de günümüzde küresel oyunlarda diz çöktürülemeyen tek aktör olması hasebiyle Türkiye ve lideri Erdoğan yeni dünya düzeninin inşasında hedefte.
Türkiye’ye ve Türk milletine nefret duyanların üst aklı ve yön belirleyicisi olan Batılı zihniyet ve aklını, vicdanını bu ideolojiye kiralamış muhalefet bu işte ortak.
Türkiye düşmanı küresel güçler, Siyonistler, Rumlar, Ermeniler, FETÖ’cüler, PKK’lılar ve milli meselelerde dahi Türkiye düşmanlarıyla paralel politikalar takip edeceğini açıklayan bir altılı masa Türk Milleti’ni aldatmanın sefilliğinden medet umuyor.
Batı’yla aynı frekanstan yayın yapan güdümlü muhalefetin yani altılı masanın hedefleriyle Türkiye düşmanlarının hedefleri birebir paralellik arz ediyor.
Türkiye düşmanlarıyla yerli müstemlekecilerin heyecanları ortak.
Türkiye düşmanlarıyla aklını ve vicdanını bunlara kiralamış muhalefetin tek hedefi Recep Tayyip Erdoğan.
Bugünlerde Haçlı zihniyeti ve sömürge zihniyetli devşirmeleri Erdoğan’ın şahsında ülkemizin değerlerine ve halkımızın kutsallarına küstahça saldırıyorlar.
İsveçli aşırı sağcı politikacı, “ŞEREFSİZ” Rasmus Paludan, Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakıyor.
İslamofobik Pegida’nın Hollanda’daki temsilcisi bir başka “AHLAKSIZ” Edwin Wagensveld, Kur’an-ı Kerim’i yırtarak eşlik ediyor.
İngiliz The Economist dergisi, sözbirliği etmişçesine Türkiye’ye saldırıyor. “Erdoğan’ın Türkiye’yi diktatörlüğe sürüklediğini” küresel sistemle uyumlu çalışacak muhalefetin desteklenmesi gerektiğini yazıyor.
Amerikan domuzu John Bolton, “Türkiye’nin hizaya gelmemesi durumunda NATO’dan çıkarılması gerektiği” çağrısında bulunuyor.
Baykar’ı hedefe koyan ve “Türkiye’nin drone ihracatına yaptırım” öneren “CIA köpeği” Michael Rubin, küstahça, NATO’yu Türkiye’deki seçimlere müdahale etmeye çağırarak Başkan Erdoğan ve Bağımsız Türkiye düşmanlığında çirkin yüzlerini gösterip, kinlerini kusuyor.
Dün John Bolton, Michael Rubin, önceki gün Biden politikalarıyla Türkiye’yi tartışmasız bölgesinin lideri ve küresel masanın oyuncusu haline getiren Başkan Erdoğan’ın seçimlerde kaybetmesi için muhalefete destek verilmesi gerektiğini haykırıyorlar.
Türkiye, kilit rol oynayacak, diriltici bir medeniyet bilincini insanlığa armağan edebilecek tarihi, entelektüel ve aktüel potansiyele sahip tek ülkesi dünyanın.
Türkiye, ezilen, yok sayılan, tarih dışına itilmek istenen, mağdur olan, fakirliğe mahkûm edilen, vesayet altında tutulan mazlumların umudu ve zorbaların kâbusu.
Küresel sistemin korkulu rüyası Türkiye olduğu için bize saldırıyorlar.
Batının derdi bütün tezgâhları ve ezberleri bozan Erdoğan’ı sadece Türkiye için değil hem ümmet hem Türk dünyası hem sömürülen, kaynakları yağmalanan, ayağa kalkması engellenen bütün mazlum milletler ve diğerleri için de bir seçenek ve umut olmaktan çıkarmaktır.
Türkiye’nin ayağa kalkıp kendine özgü bir tarihi yürüyüşe soyunabileceği endişesi küresel güçlerin ve işbirlikçi piyonlarının her zaman uykularını kaçırıyor.
Erdoğan, bir taraftan Türkiye’yi bir cihan devletine dönüştürecek adımlar atarken diğer taraftan da küresel emperyalist statükoya kazan kaldırıp yeni ve daha adil bir dünyanın kuruluşunu dile getirerek meydan okuyor.
İçimizde Batının acentesi gibi nefes alıp veren, celladına âşık ABD güdümlü muhalefet var ki bunlar milli meselelerde dahi Türkiye hasımlarıyla aynı hezeyanlar içindeler.
Türkiye’nin içeriden kuşatılması için görevlendirilen altılı masanın söylemlerini derlediğinizde Türkiye’nin başka düşmana ihtiyacın olmadığı aşikârdır.
Erdoğan düşmanlığı, histerik hezeyanlar, en kirli beşinci kol faaliyetleri, her tür manipülasyon ve kolektif iftiralarıyla altılı masa zirve yaptı.
“Doğu Akdeniz’i Türkiye geriyor” diyen de “Libya’da ne işimiz var” diyen de aynı üst akıl ve aynı masa tayfası.
“Türkiye Kafkasya’da savaşıyor” diye eleştiren de “S-400’leri neden aldınız” diyen de aynı bileşenler.
“İHA, SİHA’lara dokunacağız” diyen zihniyet ile “terörü çıkarı için kullanan” zihniyet de aynı.
“PYD’ye terör örgütü değildir” diyen de “HDP ile gizli ortaklık kuran” da aynı akıl.
Bunlar, yalanla iftirayla çarpıtmayla kendi ülkesinin çıkarlarına ihanetle, kendi milletinin hayallerini baltalamakla gelecek arayan, makam arayan içimizdeki İrlandalılar.
Fakat…
Tehdit ne zaman açık ve yakın hale gelse devleti milletin feraset ve cesaret mayalı vicdanı ile bütünleştirip saldırıları bertaraf edebilen, mevzu vatansa, gerisi teferruattır diyebilen yüce bir akıl, koca bir yürek ve iman devreye giriyor.
Yine giriyor, yine girecek…