• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Şükür kâbusmuş 

26 Temmuz 2023
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Seçim sonuçları açıklanmış ve bizim yenilmez pehlivan Kamal devletimizin yeni reisi olmuştu. Meydanlar 1950’den beri seçim zaferi görememiş tuzu kurular, beyaz Türkler, dönmeler, din düşmanları, darbe severler, halk düşmanları, hırsızlar, yolsuzlar, ahlaksızlarla doluydu.     

Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapanlar, terör örgütlerine sahip çıkanlar, Türk Ordusuna “katil, satılmış” diyenler, ülkenin milli kimliğinden, duygularından, şahlanışından, yükselmesinden rahatsız olanlar, kuşkuları, vehimleri, uydurulmuş korkuları sonucu ellerinden giden kişisel imtiyazları geri almak için siyasi çığırtkanlık yapmayı hak kabul edenler bayram ediyordu. 

Millete eğitilebilir geri zekâlı muamelesi çekenler, Atatürk istismarının arkasına sığınıp 90 yıl öncesinin hayaliyle yaşayanlar, Müslüman düşmanlığı, başörtüsü düşmanlığı, dindarları çekememe hastalığıyla boğuşanlar, milli kültürü, milli kimliği reddedenler mutluydu. 

Kendilerini Kemalist, Cumhuriyetçi, laikçi, ilerici olarak tanımlayanların yüzü gülüyordu. 

Halkın yanında olmayanlar, aklını vahyin üstünde tutanlar, kültürel yabancılaşmaya uğramış, yozlaşmış, piyasa bağımlısı kişiliksizleşme hastalığına duçar olmuş olanlar neşeliydi. 

Hırsı aklının önüne geçenler, Hıristiyan-Yahudi’yi dost edinip din kardeşine sırtını dönenler, el-âlemin aklıyla oturup kalkanlar, okyanus ötesinden zampinglenenler, ahlakı yerine hevâ, heveslerini, vicdanı yerine cüzdanını düşünenler, eğri oturup doğru konuşamayanlar halay çekiyordu. 

Yıllardır bu ülkeden nemalananlar, çalışmadan spekülasyonlarla para kazananlar, kendi çıkarlarını Türk Devletinin bekası ve Türk milletinin değerlerinin üstünde tutanlar, Türk milletinin kültürel ve moral direncini hiçe sayanlar bayrak sallıyordu.  

Halka, demokrasiye, milli iradeye, akla, mantığa, temel insan haklarına, sağduyuya aykırı olarak yasaklar ve tabular koyarak kendi doğrularını, yaşam biçimlerini “devletin tasavvur ettiği yaşam biçimi” olarak enjekte etmeye kalkanlar çığlık atıyordu. 

İdeolojik olmayı bir pespayelik haline sokanlar, halkın tercihlerine yönelik müdahalede bulunmayı marifet sayanlar, alternatif üretme yerine millet ile siyasi düelloyu seçenler sevinç gösterileriyle naralar atıyor, içlerinde yılların birikintisi öfkelerini kusuyorlardı.  

Kamal reis, zaferini balkon konuşmasıyla ilan edeceğini deklare etmiş ve balkona geçmeye çalışıyordu. Fakat balkonda Kamal reise yer yoktu. Adı olup kendi olmayan partilerin liderleri, belediye başkanları ve diğer başkan yardımcısı adayları balkonu doldurmuştu.  

Kamal, reis tam konuşmaya başlayacakken arkadan acı bir çığlık bütün dikkatleri o yöne çevirmişti.  

Durun! İçişleri bakanı balkonda olmadan ekip tamam olmaz” diye acı acı bağırıyordu. “Bizim gizli mutabakatımız var, iki bakanlık ve MİT benim.” 

Kimdi bu zat ve bunu kim bakan yapmıştı? Herkes hayretler içinde birbirine bakarken aşağıdan durun sesleri yükseliyor, ben de ben de feryatları artıyordu.  

İçlerinden bir ses hiç yabancı değil gibiydi. Ben Bülent Ersoy’un sesine benzettim fakat emin olamadım ve acaba diye düşündüm, bir cevap bulamadım.   

Balkonda konuşma başlamadan kavga başlamıştı. Kaç kişi olduğunu sayamadığım başkan yardımcıları kendi aralarında külliyede yer kapma kavgasına başlamış, bana yer kalmadı diye birbirlerini iter kalkar olmuşlardı. 

Derken ABD başkanı Joe Biden’ın aradığı haberi ile ortalık sessizliğe bürünmüştü. Balkondakilerin gururları artmış, kibirleri pörsümüştü. Telefonda ses dışarıya verilmiş herkes dinleyecekti.  

Biden’in ilk cümlesi ile ortam buz kesilmişti. “Bize verdiğin sözleri unutmayacaksın. Seni o makama biz getirdik. Sözümüzden çıkmayacak, emirlerimizi harfiyen uygulamaya sokacaksın. Unutmadan Pensilvanya papazımızın cemaat üyelerine de gerekli desteği verecek, eski günlere geri döndüreceksin. ” 

Kamal reis “evet efendim, evet efendim, haklısınız, emredersiniz, gerekenler yapılacaktır” beyanıyla direktiflere karşılık veriyordu.  

Meydandaki kalabalık kitlenin alkış ve çığlıkları bende ne oluyoruz kaygıları uyandırsa da balkonda yaşananlar hayretlerimi artırıyordu.  

Kamal reis “Bu seçimi ben kazandım. Fakat sonuna kadar bu koltukta oturacağım diye bir şey yok. Eğer geçmişinde para pul ilişkileri, lekesi olmayan biri çıkarsa ben de bu görevi bırakırım” açıklamasıyla kime mesaj veriyordu, öyle biri var mıydı anlamadım fakat ortamdaki sessizlik ruh halimde bir huzursuzluk oluşturuyordu. 

Meydandan gelen “Tanrı uludur” çığlığını duyunca daha ilk dakikada neler oluyor sorusuyla beynimde şimşekler çakmıştı.  

Neler oluyordu. Yıllardır yüreklerinde oluşan acının hesabını milletten sormak için ant içmiş bir grubun yapabileceklerini göz önüne getirdiğimde midem bulanmaya başlamıştı. 

İçim içime sığmıyordu. Daha ilk dakikada yaşananlar gelecekte ülkede yaşanacakların habercisi gibiydi.  

Allah-û Ekber” nidasıyla uykudan fırlamıştım. Ter kan içerisinde kaldığımı fark ettim fakat dünyanın en mutlu, huzurlu insanıymışım gibiydim. Bir kâbustan ezan sesiyle uyanmış, onun manevi huzuruyla da şükre dalmıştım.  

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

5461

Benzin iki sene önce 30 liralara dayanmaştı, iki sene sonra 36 lira olmuş çok mu? Hep kendi kasan dolacak hiç devlete vergi vermeyeceksin.

yıldırım bahadır

sayın yazara yürekten teşekkürler, hislerimize tercüman olmuş, emekli bir öğretmen olarak tebrik ediyorum. Allah ıslah etsin diyecem ama artık ıslah noktasını çoktan geçmiş olduğunu gördüğümüz pensilvanya itleri, pkk köpekleri, saadete ermiş cia/mosassad/bnd/ingiliz tarikat MÜR-İT leri, ağzına dolamışlar benzini, marketi, patlıcan soğan patatesi sahillerde tatil yapıyorlar altlarında son model arabalar i-phone lar ellerinde twit yarıştırıyorlar, bre doymazlar bre miras yediler bre mutfakla tuvalet arasındaki borular insan olsanız anlarsınız haçlı hilal mücadelesini, ve de yapmazsınız ağzınızdan tuvaletinizi besmele varken la havle billahi...yiyin tıksırıncaya kusuncaya kadar yiyin zıkkım zehir olsun ürettiğimiz nimetleri lakin bu millet size bu kutsal vatanı da bayrağı da teslim etmeyecek...2 kg soğana 1 kilo ete fit olanlar benzin doğalgaz gabardan karadenizden doğu akdenizden fışkırıyor zehir zıkkım olsun size bırakın ki çıkaralım bi gözünüz doysun şu fani dünyada, satmadığınız bir onurunuz olsun benzine mazota, siz hangi ara bu topraklarda yetiştiniz bre ayrık otları, ingiliz amerikan bayrağına sarılıp mutlu olanlar, pensilvanya tohumları, bi düşün bu milletin yakasından uyuz bitleri...akşam vakti ziftlenip uyuşanlar meyhane köşelerinden yazdığınızı biliyoruz, bak bu fakir emekli öğretmen bu yaşımda harman savuruyorum patos atıyorum harmanda 46 derece gündüz güneşi gece nefes alınıyor ancak ha siz neredesiniz benim ürettiğim buğdayla beslenmeyi bekleyen tüketim canavarları, vermeyeceğim ekmeğimi altın verseniz gidin yunanın almanın abdnin hamurunu yiyin çünkü bizimki sizi doyurmadı ne dün ne bugün çünkü helal alın terimizle pıtraklar içinde patlayan ellerimizle gece saatin 2 sine attık patozumuzu bak, haramdan zıkkımlanmadıkça doymazsınız siz...çok iyi anladık çünkü biz bir hurmayla günler geçiren cihan peygamberinin ümmetiyiz bre haçlı soyları...ayranlı aşımız bekliyor bizi amca oğulları tam 7 kişi aslan soyları ağzı dualı anadolunun en ücra köşesinden içlerinden bir ben okullu hepsi de münafıklara karşı resini desteklemiş selahaddin eyyubi torunu kurmançlarım sülalem 7 ceddimiz dualı, ne mutlu bize ne mutlu bu millete ve toprağına göbeğinden değil yüreğinden bağlı olanlara...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23