Sana yine hüsran sana yine hasret var

14 Mayıs seçimlerinde “milliyetçilik” seçimin genel kazananı oldu. Millet devletini, ülkesinin bekasını ve siyasi değerler üzerinden milletin birliğine yaslanan milliyetçilik vurgusunu tercih etti. 

Cumhur İttifakında temsil edilen birleştirici ve devletçi milliyetçilik çizgisi yani devletinin güçlü, bayrağının hür ve siyasi istikrarın devamı formülü destek bulan siyasi çizgi oldu. 

CHP’nin yamulan altı okundan milliyetçilik “seçim kaybetme şampiyonu” Kemal Kılıçdaroğlu’na dokundu ve hezimete uğrattı. 

Millet Kılıçdaroğlu’na: “Partini peşkeş çekmene karışmayız fakat vatanı peşkeş çekmene göz yummaz ve bunun hesabını sorarız” dedi.

Emperyalist ülkeler ve onların maşaları olan FETÖ, PKK ve HDP’nin içinde bulunduğu şer ittifakının kirli oyunlarına karşı 15 Temmuz ruhu bir kez daha şahlandı, bütün hesaplar, bütün ince çalışılmış oyunlar bozuldu.

Millet karşısına hizmetleriyle, eserleriyle ve projeleriyle çıkanları, siyaseti hamasete, popülizme indirgeyenlere, kendisine güven vermeyenlere, başarısız, karmaşık ve paradoksal siyasal profil çizenlere tercih etti.

İktidarda olmanın getirdiği rehavete, yüzyılın en büyük depremine, uluslararası basının kara propagandasına ve anket hilelerine rağmen, AK kadrolar kendi işine baktığı, kendi gündemine odaklandığı, milletin karşısına yine hizmetleriyle, eserleriyle ve projeleriyle çıktığı için, gönüller fethetmenin, yeni bir insanı daha saflarına katmanın peşinde oldukları için yeniden tercih edildi.

Anadolu irfanı, siyasetin çağdaş(!) sığınmacılarını, aylardır esip gürleyenleri, mangalda kül bırakmayanları, hayal dünyasında yaşayanların düzenbazlık, madrabazlık ve çirkeflikle oynanmak istedikleri ucuz çadır tiyatrosunun figüranı olmayı reddetti.

Yavuz Donat ustanın müthiş tespitiyle “Para baronlarının sikkesine, Pensilvanya’nın fitnesine, Kandil’in itmesine, 7 düvelin dilinde tüy bitmesine rağmen...” girilen bu seçimi Türk seçmeninin feraseti, Anadolu irfan geleneğini sergileyen Anadolu insanı ve Türkiye kazandı.

Millet, problemlerini çözmek ve kendisine hizmet etmek için, “durmak yok yola devam” diyerek Meclis’teki yetkiyi, tek başına Cumhur İttifakı’na verdi.

Noter, kumar, en doğru adıyla çıkar masasında bir araya getirilen benzemezleri istedikleri gibi yönlendirenler bu ülkenin asıl sahibinin Türk milleti olduğunu unuttu. 

Sokağı hesap dışı tuttukları için de kaset kumpasıyla dizginlenen Akşener’in başbakanlık hayali… 

Stratejik çukurunda hesapları bozulan Davutoğlu’nun beklentileri…

Kılıçdaroğlu’na en büyük kazığı atan Bebecan’ın heyecanı…

Uçak biletlerini alıp yurda dönerek devletin kılcallarına yeniden nüfuz etmeyi dört gözle bekleyen FETÖ’cülerin ve Kürdistan hayalleri kuran aptalların tüm hevesleri aziz milletimin ferasetiyle kursaklarında kaldı.

Yüzde bir bile oyu olmayan masadaki sağ! partilere “bol kepçeden” milletvekilliği dağıtarak adaylığını destekleten politik kurnazlık yenildi.

Toplama çıkarma yaparak seçim kazanacağını düşünen “siyaset mühendisliği” yenildi.

Sıfır oyla ve hiç zahmetsiz Meclis’e giren kumar pardon çıkar masasının 4 düzenbaz ayağı bu işin kârlısı çıktı. AK Parti’den oy çalayım derken, yanına aldığı eski AKP’li madrabazlara, kendi partisini hüpletti.

Bana yine hüsran bana yine hasret var şarkısını ağzından düşürmeyen Kılıçdaroğlu, makam sevdası uğruna, kimyasını bozduğu CHP’nin, fiziğini de bozmakta en ufak bir tereddüt göstermedi.

Seçim sonuçlarıyla çok ciddi bir buhran, bunalım ve yine çok vahim bir kriz yaşayan çıkar masasının kirli bileşenleri fabrika ayarlarına geri döndü. 

Ürettikleri nefret diliile utanmadan, sıkılmadan depremzedelere saldırmaya, küfredip, hakaret etmeye başladılar.

Reis’in oyu yüksek çıktı diye CHP’li belediyeler misafir ettikleri depremzedeleri kapı önüne koymaya başladı. İstedikleri sonucu alamayınca gönderdiklerini haram edecek kadar zavallılaştılar.

Millet terör sevicilerin kirli oyunlarını bozunca maske altındaki gerçek yüzler görünmeye başladı. 28 Mayıs’ta göbeğini kaşıyan diye aşağıladıkları Anadolu’nun necip insanından yiyecekleri ikinci okkalı tokatla gerçek gündemlerine dönüp birbirlerini yemeye başlayacaklar. 

Türk siyasetinin yenilgiden yenilgiye koşan maratoncusu Kılıçdaroğlu açısından CHP’de koltuğunu koruma mücadelesi başlayacak. 

Şimdiden kurultay kararı alan Akşener, koltuğunu koruma aşkına “kazanamayacak aday” polemiğiyle üste çıkıp kirli koalisyondan yollarını ayıracak. 

Genel Başkanlık sevdasıyla içi geçen İmamoğlu, CHP’nin anahtarını teslim almak için Genel Başkanının altını oymaya başlayacak.

Kılıçdaroğlu’nu kandırarak CHP’den vekil kapan dörtlü Dalton ailesi ise bir sonraki seçime kadar çırpınmaya devam eder. Sonucun Abdullatif Şener’den farklı olmayacağı çok açık. 

Sinan Oğan, stratejik bir hamle ile gelecekte siyasette var olma adına, hedef kitle olarak milliyetçi, muhafazakâr seçmeni seçip Reis’i destekleme kararı aldı.

Sevgi pıtırcığı yapıp siyaset çöplüğüne itilmek yerine Türk milletinin geleceği, ülkemizin birlik ve bütünlüğü ile istikrarını seçip vatan, beka deyip siyasi geleceğini kurtardı.