• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Milli lezbiyenden Ulu Hakan’a  

06 Eylül 2023
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

 

Kadın sevgili tercihiyle tepkileri üzerine çeken, özel hayatıyla tartışmaların odağındaki “milli utanç” Ebrar Karakurt “Boş yapma Abdulhamid” pankartıyla gündemi işgale devam ediyor. 

Ahlak dışı yaşamından dolayı kendisine sataşan Twitter kullanıcısına karşı pankart açtığı ileri sürülse de asıl amacın “Abdulhamid” ismi üzerinden kendisine ve gündemdeki yaşam tarzına karşı çıkan mütedeyyin insanlar olduğu aşikâr. 

Kendisine gelen tonla mesajlardan niye yalnızca birisi seçildi? Sataşmaya cevap ise sosyal medya üzerinden cevabını verdi, tanımadığı bir zatı niye bu kadar ciddiye alıp pankart açma gereği hissetti? 

Ona ne ilk sataşan idi, ne de son sataşan olacaktı.  

Asıl amaç sataşmaya cevap değil, Müslüman mahallesinde salyangoz satılmasına isyan eden kesime gönderme ve onlar için değerli olan bir isim üzerinden giydirme eylemidir. 

Ulu Sultan’a karşı içlerindeki kini boşaltmak olduğu için böyle bir ihtiyaç hâsıl oldu. Açılan bu pankart üzerinden sosyal medyada yapılan yorumlarda Abdulhamid Han’a karşı anında bir kin cephesi oluşturuldu.  

Bunların bir kısmı cehaletten, bir kısmı Batı hayranlığından, bir kısmı da içimizdeki gizli dönmelerden gelen nefret mesajlarıydı. 

Ben de içimizdeki yanar dönerlere, çarpık ilişki sevdalılarına, beyinsiz mahlukatlara ULU HAKAN ABDULHAMİD HAN gerçeğini yeniden hatırlatma gereğini hissettim.  

Ortadoğu’da kurgulanan tezgâhları, ülkemizin üzerine oynanan oyunları ve genel durumumuzun ne olduğunu anlamak için II. Abdülhamid Han’ı ve O’nun devrini çok iyi anlamamız ve bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. 

O, Osmanlı tarihinin, ekonomik, siyasi ve sosyal bakımlardan en karışık döneminde tahta çıktı. Başını Yahudilerin çektiği, İngiltere, Rusya ve Fransa gibi devletlerin, Osmanlı’yı yıkmak için ellerinden gelen bütün gayretlerini sarf ettikleri bir dönemdi. 

Fakat O’nun ufku, vizyonu, hayalleri, projeleri ve yenilikleri Yıldız Sarayı’nın duvarlarını ve çağını fersahlarca aşıyordu. Döneminde en az anlaşılan insanlardan birincisi, “yalnız adamdır”… 

Kendisine karşı yedi düvelin başlattığı savaşa ve düzenlenen 13 suikast girişimine karşı tam 33 yıl Osmanlı’yı ayakta tutan, düşmanlarını birbirine kırdırarak belayı sürekli def eden O’dur. 

O, gerçek bir proje, politika, strateji ve reform adamıydı. O, “asrın en siyasi padişahı” idi. Tam bir siyaset cambazı ve diplomasi kurduydu. Emperyalizme karşı “Hasta Adamı” cesurca müdafaa eden “Son Kurtarıcı”ydı. 

II. Abdülhamid, gerçek bir proje, politika, strateji ve reform adamıydı. 

Millet ve ümmet için büyük çileler çekmiş bir dava adamı, tam bir siyaset cambazı ve diplomasi kurdu olan Abdülhamid çağına ve ötelerine mühür vurmuş bir isimdir. 

Abdülhamid’in çehresini kapatan kalın örtü açıldıkça ve kişiliğine saldırıların katranı temizlendikçe “gerçek Abdülhamid” tüm ihtişamıyla ortaya çıkmakta ve şaşırtıcı parlaklığıyla gözleri kamaştırmaktadır. 

Prof. Dr. Yılmaz Öztuna’nın dediği gibi ; “Milletimiz bu hükümdarın dehasına çok şey borçludur.”  Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya göre “Osmanlının son hükümdarı, son evrensel imparator II. Abdülhamid’dir.”  

Alman birliğini kurmuş olan Prens Bismark: “Dünyada yüz gram akil varsa, bunun doksan gramı Abdülhamîd Han’da, beş gramı bende, kalan beş gramı da diğer dünya siyasilerindedir...” demiştir. 

Abdülhamid’e ilk defa Fransızlar “Le sultan ruj” diyerek “Kızıl Sultan” adını taktılar. Ermeniler de bunu gazetelerinde neşredip yaydılar. Onun için ona Kızıl Sultan diyen insan kimin ağzını kullanıp, kimin emellerine alet olduğunu düşünüp ürpermelidir. 

O’nun çok yönlü politikalarını anlayamama, etrafını kuşatan ağır şartları takdir edememe ve geleneksel kaynaklardan beslenen kişiliğine ve tavırlarına duyulan alerji vatan toprakları üzerinde esen batılılaşma ve batı hayranlığı rüzgârının esintisidir.   

Abdülhamid Filistin’in tamamını “arazi-i şahane” ilan ederek satılmasını yasakladı. Bizzat şahsına bağlı bir orduyu Filistin’de vazifelendirdi. 

Kendisini sevmeyenler bile onun açtığı okullarda yetişti. Devrinde de, devrinden sonra da anlaşılamamış, talihsiz bir gönül sultanı idi.  

Doğrulmak ve dik durabilmek için Abdulhamid’i ve onun ümmet anlayışını keşfetmeye, anlamaya ve anlatmaya mecburuz, muhtacız. 

Abdülhamid’i anlamakla tarihi gerçekleri de anlayacak, yüzyılı aşkın süredir karanlıktan beslenen yarasaların gerçek yüzleri de görülecektir.   

Tarihin en zor döneminde devlet idaresini eline alan ve üstün zekâsı ve keskin siyasi bilgisi ile Osmanlı Devleti’nin ömrünü uzatabilme başarısı gösteren gerçek bir lideri anlamak çağı anlamak Necip Fazıl’ın tabiriyle, her şeyi anlamak olacaktır...  

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Zekai Geri

Ebrar zaten kendisini erkek olarak görüyor. Kazma çıkmış "oğluna al, gelinin olur" falan diyor. Allahım sen aklıma mukayyet ol.

Nebi

Bakara Suresi 11-12
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23