Millet sadece gülüyor 

Cumhurbaşkanlığı seçimine 2 ay kala Türkiye siyasetinde önemli gelişmeler yaşanıyor.  

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için kıskaca alındıklarını vurgulayarak altılı masadan kalktı. 

Akşener, CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na “kumpasçı” deyip masanın diğer küçük ortaklarını, “yalancılık”la suçlayarak sadece masadan ayrılmadı, masayı tekmeledi, masanın toplamına “noter masası” deyip CHP’nin içine pimi çekilmiş iki el bombası atıp kendi yolunu seçti. 

Bu zamana kadar oturduğu tüm masaları deviren, katıldığı tüm partileri bölmeye çalışan Akşener Kılıçdaroğlu’na karşı da kazan kaldırıp, giderken CHP’yi de ikiye hatta üçe bölmeye çalıştı. 

İmamoğlu ve Yavaş’ı, CHP içinde “olağan şüpheliler” haline getirdi. 

“Masayı dağıtmaya kimsenin gücü yetmez” diyen, “Masayı devirmem, millete ihanet etmem” şeklindeki “büyük söz”ler söyleyen Akşener “Ortak akıl, ortak aday” sloganını yerle bir etti. 

Dış dinamiklerin baskısıyla bir araya gelmiş yapay bir oluşum olan Altılı Masanın, Akşener’in dediği gibi ilkeli değil hesaba dayanan bir “proje” ittifakı olduğu kesinleşti. 

Yere göğe sığdıramadıkları “parlamenter sistemin kurbanı” olan altılı masada entrika, aksiyon, trajedi adına her şeyin olduğu, sadece samimiyetin olmadığı görüldü. 

Bir yıldır “uzlaşı, fedakârlık, feragat, ortak akıl, samimiyet vb.” sözlerinin nasıl bir “büyük yalan” olduğu tescillendi. 

Bunların hesaplarının küçük, uzlaşılarının sahte, ideallerinin yok, davalarının olmadığı netleşti. 

Bütün hikâyenin aslında “çıkar kavgası”ndan ibaret olduğunu tescilledi. 

Küsurat partilerin, kişisel ikbal hesapları için üretilmiş çıkar merkezli siyaset anlayışıyla Kılıçdaroğlu’nun CHP listelerinden vereceği milletvekillikleri vaatleriyle belki parlamentoda yer alırız diyerek, Türkiye gerçekliğini hiçe sayarak kendi siyasi beklentileri için Kılıçdaroğlu’na destek verdiklerine bütün ülke şahit oldu. 

Eski Türkiye’deki “kirli pazarlıklar” üzerine kurulan koalisyon hükümetleri gibi bunların da kirli pazarlıkları gün yüzüne çıktı, gerçek yüzleri görüldü.  

Daha ilk dakikadan harekete geçen Kılıçdaroğlu “soframız büyüyecek” deyip ülke düşmanlarıyla pazarlık masasına oturdu bile.  

Bunlar o kadar aşağılık mahlûklar ki, daha birinci dakikadan dün ortak dedikleri liderle ilgili kaset söylentilerini sosyal medyada yayarak iğrençliklerini, kirli yüzlerini, gönüllerinin b.k çukuru olduğunu gösterdiler. 

Başkan Erdoğan’ın dediği gibi “Buradan bir şey çıkmaz. İranlıların dediği gibi “Oturdular, konuştular, dağıldılar...”  

Çıkar masası siyasetinde bütün kartlar yeniden dağıtılmaya başlandı bile. 

Altılı Masanın İYİ Parti dışındaki tüm unsurları her kanaldan Meral Akşener’e saldırıya geçti. 

Doğası gereği kriz üretme potansiyeli taşıyan altılı masa ortaklığı adı altında aylardır gündemi meşgul eden muhalefet aktörleri birbirlerine hakaret etmeye başladı. 

Enkaz üstünde siyaset yapan, yalanlara saldıran, iftiralardan medet uman, acılardan “siyasi rant” çıkarma peşinde koşan altılı masa yönetememenin, becerememenin, liyakatsizlik ve siyasetsizliğin işte tam da bu olduğunu bir kere daha millete gösterdi. 

Akşener’in isyanı muhalefeti kargaşaya sürükleyip Tayyip Erdoğan’ın elini güçlendirdi. Akşener sadece Erdoğan’ın ekmeğine yağ süreceğini bile bile büyük bir kumar oynadı.  

Kendi kalesine gol atan muhalefet yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük kazancı oldu. 

Bu saatten sonra seçimin sonucu netleşmiş, hatta CHP’ye yeni genel başkan bulma ve muhalefeti dizayn süreci başlamıştır. 

Kılıçdaroğlu kaybederse ki görünen köy ortada, hem liderliği, hem de vekilliği elinden gidecektir. Partide yenilgiyi alışkanlık haline getirdiği için ağırlığını yitiren zat evde torunlarla oynamaya gidecektir. 

Birlikte hareket ettiği liderleri yolda bırakıp, yola, yolda bulduğu yeni isimlerle devam ettiğine daha önceleri de şahit olduğumuz Akşener “yine yeniden” diyecek gücü kendinde bulur mu onu da zaman gösterecektir. 

Kılıçdaroğlu’nun kaybı Akşener’i de “kaybeden” taraf olarak yazacak siyaset sahnesindeki yeni refleksiyle diğer eski aktörlerle birlikte eski dönem siyasetçileri listesinde yerini alacaktır. 

Dörtlü çıkar, küsurat çetesi daha önceki örnekleri gibi birilerinin paçasına yapışarak hayat bulma gayretiyle siyasi hiçler mezarlığındaki yerlerini alacak, şahsi hırslarının esaretinde yaşadıkları gelecek nesillere ibretlik hikâyeler olarak, gülümsenerek anlatılacaktır.  

Yeniden ortaya çıkan bir ayrıntı da Erdoğan’ın farkının, siyasi rakipleri seviyeyi aşağı çektiği için değil, kendisi siyasetin ve hizmetin, icraatın düzeyini yükselttiği için milletin desteğine mahzar olduğu gerçeğidir. 

Bütün bunlar yaşanırken yazımı yazmıştım. Fakat okyanus ötesinden gelen emirle Akşener, kaypaklığında yeni bir perde açarak “noter masasına” geri döndü. Karamollaoğlu laikti artık laik kalacaktır. 

Birbirlerine attıkları çamur, ettikleri küfür yüzlerine bulaşmışken birbirlerinin yüzüne bakabildiler, ellerini birleştirip tokalaşabildiler. 

Bu “kumpasçı”lara, “yalancı”lara, “çıkar kavgacı”larına, “kirli pazarlıkçı”lara ülke teslim edilecek. Millet sadece gülüyor…