Komedi dans altılısı
Türkiye seçim atmosferine girdi. FETÖ ve PKK’nın umudu olan Erdoğan karşıtı cephede ateş bacayı sardı.
Atina’nın, Londra’nın, Paris’in ve Washington’un umudu altı farklı siyasi partinin altı farklı lideri! Bu milletin yıllardır muzdarip olduğu “çok başlılık” meselesini allayıp pullayıp bize yutturmaya çalışıyorlar.
Erdoğan düşmanlığı hariç hiçbir ortak noktası olmayan, hiçbir meselede uzlaşamayan ve her fırsatta “derin fikir ayrılıkları” yaşayıp itiş, kakış ve entrikalarla oy oranlarına aldırmadan “masanın aktörü benim” mesajı verme derdine düştüler.
Sandıkta başarılı olurlarsa altı cumhurbaşkanımız birden olacak. Üstelik hepsi tam yetkili.
Bunlar milletin aklıyla alay ediyorlar.
Neymiş efendim, aday konusunda adım atılmış, istişarelere başlama kararı alınmış. Yalan ve dolan üzerine kurulu siyasetle hayal âleminde tur atıyorlar.
Türkiye’yi yeniden koalisyon bataklığına saplamayı hayal eden mezkûr masanın ütopik sakinlerine karşı halkta oluşan kanaat ise çok açık, sarih ve net: “Bunlardan bir şey olmaz”.
Masada her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Bunlar milletin derdiyle dertlenmek yerine koltuk kapma peşinde. Bunlar birbirinin yüzüne gülüp birbiri arkasından iş çeviren fırıldak.
On aydır cumhurbaşkanı adayını belirleyemeyen bu masa es kaza iktidar olsa devlet kilitlenir, tıkanır.
Bunlar, Türkiye’yi yönetecek bir cumhurbaşkanı adayı aramıyor, altılı koalisyona itaat edecek bir emir eri, kukla bir cumhurbaşkanı arıyorlar. Ortada başbakan yok, irade kullanacak bir cumhurbaşkanı da olmayacak/olamayacak.
Okyanus ötesinden aldıkları talimatlarla bir araya gelen ve birbirlerine hiç benzemeyen liderciklerin kurduğu bir komitenin Türkiye’yi yönetemeyeceği çok sarih.
Bunlar, Türkiye’de yeniden hükümetlerin kurulamadığı, kurulanların adım atamadığı zamanları geri getirmeye çalışıyor.
Türkiye iki başlılığı kaldıramadığı için ağır bedeller ödedi, krizler yaşadı. Bunlar iki de değil, altı başlı bir yürütme peşinde. Bu akıl almaz uygulamayla yürütme tamamen felç olur, hiçbir icraat yapılamaz.
Masanın efendiliğini kapmak için birbirlerinin açığını, gafını, zaafını kollayanlar, fırsatını bulunca soluğu otobüsün üzerinde alanlar, birbirlerine nasıl güvenecekler.
Henüz rüştünü ispat etmemiş, milletten olur almamış, havanda su döven yüzde birlik Babacan’ın ipe sapa gelmez laflarıyla devlet yönetimine yön verecekler.
Yüzde elli oy almış bir cumhurbaşkanı, yüzde bir oyu bile olmayan Davutoğlu’ndan onay ve talimat almadan hiçbir adım atmayacak.
Bir de reyini alamadan seçimi kazanmaları imkânsız olan gizli ortak HDP var. Kazanmaları halinde beklentilerini açıkça deklare eden ve altılı masaya destek veren FETÖ’nün şakirtleri, ablaları, sürgündeki hainleri var.
“Türkiye’ye umut olmak!” için bir araya gelen altılı masanın sakinlerinin ülkemize ekonomide çekmeye çalıştıkları operasyona karşı geliştirdikleri çareler bunların çaplarını, enlerini, boylarını gün yüzüne çıkarmaya yetiyor.
Kılıçdaroğlu, “Beni başkan seçerseniz 500 milyar dolar getireceğim” diyor.
Nasıl getireceksin? Tahville, krediyle, borçla. Bu borcun faizini kim ödeyecek? “Millet”!
Gazeteci Barış Doster’in, “Abdullah Gül’ün desteğini arkalamış, Londra tefecilerinin gözüne girmiş, New York bankerlerinden aferin almış, küresel finans çevreleriyle iyi ilişkiler kurmuş, 1 Mart tezkeresi öncesinde, dönemin ABD Başkanı Bush’la, Amerikalıların aşağılayıcı benzetmesiyle at pazarlığı yapmış bir isim” diye tanımladığı Babacan nazire yaparcasına “ben daha düşük faizle daha kolay, daha çok borç bulacağım öyle idare edeceğim” diyor.
Akşener, “iktidar olduğumuzda ekonomide nakitsiz toplum projesini hayata geçireceğiz” diyor. Nakitsiz toplum dış güçlerin, küreselcilerin bütün dünyayı kendi kontrollerine almak için ortaya koydukları bir plan.
Düşünün…
Bir tarafta dış güçlerin esaretini çare olarak, çözüm olarak görüp millete sunan bir acziyet grubu, manda sever güruh.
Diğer tarafta Karadeniz Doğalgazı, Gabar Petrolü ile müjdesini sunan Tahıl Koridoru liderliği ile Nobel Barış Ödülü’ne aday olarak gösterilen Erdoğan’ın liderliği var.
Bir tarafta iktidar hayaliyle büyükelçiliklerde derman/ferman arayan teslimiyetçi zihniyetin teslim olmuş lidercikleri.
Diğer tarafta TOGG, Tayfun, Milli Savaş Uçağı, Kızıl Elma, İHA ve SİHA’lar, Heyhat Konut projeleri, EYT, Asgari ücret zammı, memur maaş artışları, sosyal konut atağı, çiftçiye, işçiye, emekliye, öğrenciye her gün yeni müjdeler vererek pahalılıkla mücadele eden Cumhur İttifakı var.
Türkiye’yi Güney Kafkasya’dan Kuzey Afrika’ya, Ak Deniz’den, Hazar’a uzanan bölgelerde iddialı bir diplomatik ve askeri varlığa dönüştüren Erdoğan gerçeği var.
Ve bu aziz milletin şaşmayan feraseti, öngörüsü var…