• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Hasbıhâl

09 Kasım 2022
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Zihinlerin gevezeleştiği, muhakemelerin kurnazlığa yelken açtığı, vicdanın dilinin koparılıp ruhun çarmıha gerildiği, daha doğrusu gönle ait nağmelerin duyulmaz olduğu bir zaman diliminde “ya ümitsizsiniz ya ümit “Siz”siniz, ya çaresizsiniz ya çare “Siz”siniz” anlayışıyla kendimce doğruları karalamaya, haklının yanında hakkı haykırmaya gayret ediyoruz.  

Haftada bir de olsa siz okuyucu dostlarla, yarenlerle, dünyevi ve uhrevi yönü, çizgisi eşdeğer olan insanlarla fikri duraklarda buluşabilmek, ufki yolculuklarda birlikte olmak, tebessümü ve acıları paylaşabilmek bizlerin vazgeçilmezlerinden. 

Gündemi yakalamanın imkânsız gibi bir şey olduğu, deruni güçlerin her an harekete hazır halleri, dış güçlerin destekselleştirilmiş gibi görüntülenen köstekleri ve de inandığı gibi yaşamaya çalışanlar üzerinde süregelen paranoyalar haftalık paylaşımımız olur genelde. 

Kendilerine Avrupalı, Amerikalı, medenî, çağdaş, aydın, deyip de gerçekte vahşî, barbar olanların hem yazıp hem oynadıkları bir zaman diliminde hizipçilik, fırkacılık, cemaatçilik, zümrecilik, kavmiyet asabiyetleri ile bölünen Müslümanlar zulüm görürken sessiz kalamayıp, dili ile buğz edip bunu da kaleme dökebilmek rahatlama sebebimiz. 

Ahlâkın fesada uğradığı…

Emir ve yasakların çiğnenip, emr-i bil mâruf nehy-i anil münker farîzasının terk edildiği…

Dünyaya, mala, paraya, konfora, lükse, aşırı tüketime, gösterişe yönelimin arttığı bir ortamda sessiz kalmak yerine kardeşliğin, sevginin, dayanışmanın, barışın, kalbin, aşkın, coşkunun, ruhun, fethin, ilhamın, ihsanın kadrinden, kıymetinden ve anlamından bahsedebilmek bizler için eşsiz bir anlam, aşk ve coşku senfonisinin paylaşımı oluyor. 

Beklemek teslim olmaktır anlayışıyla Müslüman denen öksüz aktöre kalemiyle de olsa destek verebilmek…

Temiz ve dürüst insanların yalnız olmadıklarını gösterebilmek…

İnsanlığın yüzünü güldürmek için yola çıkanların seslerinin daha gür çıkmasını sağlayabilmek…

İyilik ve güzellik sarayı, ihtişamını korusun ve yara almasın diye çırpınabilmek…

Hizmet etmenin verdiği haz ve mutluluğu tadabilmek için bu köşeler bizlere can simidi oluyor.   

Bir feryat, bir çığlık bizimkisi. 

Bir uyarı, bir haykırış, bir söz sağanağı. 

İsrafın, şa’şanın, tüketimin, zulmün ezinci altında olan milyarlarca insanın yaşamakta olduğu bir dünyada nefsin, gafletin, unutuşun, cahilliğin, nankörlüğün girdabında dönenlere… 

Sefaletin, aczin, çaresizliğin, mazlumluğun, açlığın hüküm sürdüğü bir dünyada malın, hırsın, servetin, makam ve mevki ihtirasının, şöhret sarhoşluğunun uçurumuna yürüyenlere...

Güçlünün güçsüzü ezdiği, sömürdüğü, zulmettiği bu yalan dünyada İslam’ı kurtarmaya değil İslam’la kurtulmaya çalışan, kalbinde imanından, elinde sapan taşından ve göğsünde cennete uçmak için çırpınan canından başka bir şeyi olmayan mazlum Müslümanlara… 

Benim gibi nefsine mağlup olanlara, basireti bağlananlara, kalbi kararanlara, yetim hakkı yiyenlere, dünya benim diyenlere çağrıdır bizimkisi, bir feryat, sesleniş.

Karşısına ateşten tepeler, kandan irinden deryalar çıkarılsa da Müslüman’ın her günü, bir öncekinden hayırlar, iyilikler, güzellikler bakımından ileri olmalıdır. 

Vatanını, tarihini, milletini, kimliğini, kültürünü deliler gibi seven…

Ecdadına, büyüklerine, atalarına, onların hatıralarına deliler gibi bağlı olan…

İlim, irfan, hikmet, takva, ahlâk, fazilet, mürüvvet, ihsan, iffet, hayır hasenat kavramlarını nefsinde hayata geçiren…

Cesaretli, kararlı ve el birliğiyle hareket edebilen bir toplum olabilmek için bir haykırış, bir çığlıktır bizimkisi. 

Kendi çıkar ve değerlerini küreselleştirmeye çalışıp, beraberinde emperyal zorbalığı getiren, Müslüman toplum üzerinde Anti-İslâmist bir baskı kurmaya çalışan, dünyayı, “ya bendensin ya da düşmanım” diye iki eksene ayırma çabasına girmiş olan kıt IQ’lülere isyandır bizimkisi.     

Dünyaya hâkim olma saplantısına kapılmış vahşi batı dünyaya yeniden şekil verip, siyasi harita yeniden çizilirken, etnik ve mezhep eksenli çizgiler kalınlaştırılırken, derin ayrışmaların tezgâhında bu karmaşanın ortaya çıkardığı puslu havada bölgenin kaynakları yağmalanırken, yeni kazançlarla kendi refah düzeyini ayakta tutulmaya çalışan zillet ortaklarına uyarıdır, haykırıştır bizimkisi.

Medeniyet havarisi geçinen vahşilerin haksız, zâlimâne, emperyalist siyasetini tenkittir bizimkisi.

İyilikler kötülükleri yok eder, sevaplar günahları giderir” (Hûd / 114) ilahi emri doğrultusunda bir rahmet, bereket, mağfiret ve kardeşlik ikliminin hüküm sürdüğü bir coğrafya düşlemektir bizimkisi.

Muhammed İkbal, “Uykuyu hafif ölüm, ölümü de ağır uyku bil” dermiş hep. Ölümü bitiş değil bir başlangıç, ebedî âleme açılan bir kapı, sonsuzluğa doğuş olarak bilen ve bu inanca göre hareket eden Müslümanları uykularından uyandırabilmenin çabalarıdır bizimkisi.  

Sizler de bizim bu düşüncelerimizin cilası, süsü, tacısınız. Ne yapalım tencere kapak misali. 

Gayret bizim takdir Allah’ın…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ŞAHİKA

İyi ki varsınız hocam, yazılarınız çok güzel. Rabbim ilminizi ve ömrünüzü artırsın. Âmin.!

YA RABBİ

dün gece ukrayna ile ilgili bir halisünasyonun varlığımı kuşatıp esir aldığını sana sığınarak bundan kurtulduğumu anlatmıştım.... 
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23