Sporun ‘siyasi’ kanadı ve Mesut Özil…
Sporun siyasete alet edilme boyutu, her geçen artıyor. Hain hainliğini, şeytan şeytanlığını yapacak ya! Kefere (Müslüman olmayan kâfirler) mesai mefhumu, yer ve mekân tanımadan çalışıyor. Böyle bir manzara karşısında, toplumumuzun dini ve ahlaki ortak değerlerinin daha fazla zedelenmemesi için, konunun hassasiyetini her defasında gündeme taşımak/yazmak, ilgili ve yetkililerin (uyarı mahiyetinde) dikkatine sunmak, mütedeyyin ailelerin dikkatini çekmek gibi görev ve sorumluluğumuz var. Yapılan çalışmalar, batıl inancını İslami değerleri yok etme üzerindeki kurgu üzerinden, öyle sinsi ve haince uygulama/uyutma yoluna gidiliyor ki, uyandığımızda iş işten geçmiş oluyor, maalesef. Çok iyi hatırlıyorum, bundan tam 15-20 yıl önce bayanın güreştirilmesine şiddetle karşı gelinir, bayanlar güreş adı altında mindere çıktığında, tribünde yer alan sporcu ve seyirciler inancı gereği, ‘hayâ’ dan (utanma, çekinme) sayıldığı için, tribünlerde yer almazdı. O günler lisanslı sporcu yazısı altmış-yetmiş gibi çift rakamla sınırlıydı. Bayanları güreştirmek için ülkemizin Trakya ve Güneydoğu gölgeleri pilot bölge seçilirken, belediyeler düzeyinde öncülüğü Cumhuriyet Halk Partili İzmir Büyükşehir’e ait olması, gerçekleşen uygulamanın ‘ideolojik’ ve ‘siyasi’ olduğunun somut örneği. Temel amaç, kız çocuklarına açık saçık kıyafetleri giydirip, bayanın inancını hiçe sayarak, fıtratı ve anatomik yapısına uygun olmayan şekilde uygulamaya koyulur. Gelinen son durum ise çocuk ve gençlerimiz, toplumumuzun milli ve manevi değerleri açısından endişe verici boyutta, maalesef. Söz konusu uygulama topluma spor yaptırmaktan daha çok, sporun araç olarak kullanıp, modern sporlar adı altında batılı, siyasi anlayışı toplum üzerinde hakîm kılmak. Benzer durum sporun birçok dalı üzerinden gerçekleşir. Mesut Özil de böyle/benzer bir süreci ‘futbol’ dünyasında yaşayanlardan…
MESUT ÖZİL’İN SAHALARA VEDASINDAN ALINMASI GEREKEN DERSLER…
Almanya Milli Takımında, 92 Schalke 04’te 34, Werder Bremen 97, Real Madrid 158, Arsenal 197, Fenerbahçe’de 37 maçta görev alan Mesut Özil, geçtiğimiz hafta Medipol Başakşehir’de aktif futbolu bıraktığını açıkladı. Türk Asıllı Alman futbolcunun yaşadıkları, sporun siyasi kanadına en net örnek olacaktır. Toplumuzun menfaatlerini düşündüğümüzde, Mesut Özil’e uygulanan ‘siyasi’ baskısının ayrıntısını bilmek gibi bir zorunluluğumuz var. Evet, spordaki haçlı anlayışın, ‘faşizan’ uygulamanın mağdurlarının en somut örneği Mesut Özil. 2018 yılında ‘Faşizm virüsüne gol Mesut’tan’ başlıklı yazıda, süreci ayrıntılarıyla dilendirmiştik. Cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesini yaşadığımız bu günlerde, bugünkü yazımızın konusu iyi bir tevafuk oldu, kanaatindeyiz. Mesut Özil, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret edip, fotoğraf çektirdiği için ‘küffarın’ ırkçı, siyasi saldırısına maruz kaldı. Sayın Erdoğan’ın ‘liderlik’ vasfının kimleri, niçin rahatsız ettiğini anlamak güç değil. O tarihte yazdığımız yazının ayrıntısında, Mesut Özil’e yaşadıklarının ‘ibretlik’ boyutunu görmekteyiz. Başarılı futbolcu, kendi ifadesiyle “Kazandığımızda ‘Alman’, kaybettiğimizde ‘göçmen’ oluyorum” derken, böyle bir süreç için kimse ‘spor’ ile ‘siyaset’ arasında bir bağ olamaz, diyemez! Ve devam ediyor açıklamalarına Özil; “Arkadaşlarım Podolski ve Klose, hiçbir zaman Polonya-Almanya olarak görülmedi, ben neden Türk-Almanya olarak görüldüm? Türkiye olduğu için mi? Müslüman olduğum için mi? Bana karşı olan tutumları, Türklüğüme saygı göstermemeleri bardağı taşıran son damla oldu. Irkçılığı kabul edemem. Artık Almanya milli takımında oynamak istemiyorum.”
Karakterli, onur verici, dik bir duruş örneği. O Almanlar, 2018 yılında olduğu gibi, 2022 Dünya Kupası’na erken veda etti. Mesut Özil’in, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın İngiltere gezisi için “Bugün yine olsa yine Erdoğan’la fotoğraf çekilirdim” dediği o günden sonra, Arsenal’da kadro dışı kalırken, Mercedes ve Adidas’ın Türk asıllı Alman oyuncudan sponsorluklarını çektiklerini görüyoruz. Söz konusu saldırı ve ırkçı tutum sadece ülke, Almanya ile sınırlı olmayıp, sponsor firmalar/şirketlerde konuya müdahil. Birbirini destekleyen, topluca bir saldırı. Futbol hayatı boyunca 4 farklı ligde 6 takımda forma giyen ve geçtiğimiz haftalarda aktif futbola veda eden, ‘futbolun yıldızı’ olarak hatırlanacak Mesut Özil’in içinde yer aldığı böyle süreç, batıl/haçlı anlayışın Müslüman ve Türk kimliğine saldırısı, sporun siyasallaştırılmasının bir başka boyutu/şekli olarak tarif sayfasında yerini aldı…