• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Şanlıdağ
Abdullah Şanlıdağ
TÜM YAZILARI

Teğmenlerin resmi olmayan açıklaması

09 Eylül 2024
A


Abdullah Şanlıdağ İletişim: [email protected]

 

Teğmenlerin resmi olmayan açıklaması üzerinde düşünürken,  Hz. Yusuf kıssası geldi aklıma. 

“Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde soranlar için ayetler (ibretler) vardır.” (Yusuf Suresi, 7)

Teğmenlerin, “bizler Atatürk’ün askerleriyiz” açıklaması, hiç şüphesiz Ak Parti iktidarına bir gönderme içeriyor. Ancak endişe edecek bir durum yok. Ak Parti, biraz daha demokratikleşir; normalleşme, hak, hukuk konularına riayet eder ve reformlara ağırlık verirse, darbe niyetlisi askerlerin emeli boşa çıkar. Meselenin burasına tekrar döneceğim, ama öncesinde, söylediklerimin daha iyi anlaşılması için Hz Yusuf dönemine biraz eğilelim. Hz. Yusuf, çok küçük yaşta iken kardeşleri tarafından bir kuyuya atılmak, sonra iftiraya uğramak ve uzun yıllar hapiste kalmak gibi (Yusuf Suresi, 35), çeşitli zorluklarla denenmiş, tüm imtihanları başarıyla geçmiştir. Yusuf kıssasında bizler için örnek alacağımız çok ibretler var. Cenab-ı Hak Hz. Yusuf’u Mısır’ın hazinelerinin başına geçirmiş; ona güç, mal ve iktidar vermiştir. 

“Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va’detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.” (Nur Suresi, 55)

Dönemin kralı; tek Allah’a iman eden, putperestliği reddeden bir şahsiyettir. Mısır’da rahiplerin otoritesini ve tapınakların yasaklanmasını isteyen krala Hazreti Yusuf’un verdiği cevap, hikmet doludur. Halkın henüz tevhidi bir inkılaba ve düzene hazır olmadıklarını çok iyi bilen Hazreti Yusuf, alt yapının oluşturulması ve İslam’ın gönüllerde yer etmesinin daha faydalı olacağını bilmektedir. Hz. Yusuf, büyük bir mücadele örneği gösterir ve elindeki gücü İslâm’ın anlaşılması noktasında kullanır. Kardeşlerinin kendisine olan zulmünü affeder ve onların tövbe etmesini sağlar. Mısır’daki kölelik sistemini kaldırır ve adaletsizliği yok eder. Zayıf ve mustazafları üste, kibirli müstekbir zengin tabakasını ise alta geçirir. Sonuçta Mısır halkı kendisine iman eder ve tek Allah’a teslim olurlar. Böylece Mısır’daki putperestliğe dayalı tapınak dini çöker ve Allah’ın otoritesi hakim olur.

Recep Tayyip Erdoğan’ın zindandan iktidara uzanan hikayesi, bana hep bu kıssayı hatırlatır. Allah, istediği kuluna mal, mülk, servet ve otorite (güç) vererek imtihan eder. Bu anlamda Reisin sorumluluğu ve imtihanı bizden fazladır. İslam coğrafyası, umudunu Türkiye’ye bağlamıştır. Reisin 22 yıllık iktidarında İslam’a ve Müslümanlara kattığı kazanımlar çok önemli. Başta Gazze olmak üzere tüm İslam coğrafyasında kan ve gözyaşı hüküm sürüyor. Haksızlık ve zulüm karşısında susmak, dilsiz şeytan olmaktır. Gelelim teğmenlerin hadsizliğine. Bu eylem, görünüşte vesayet atağı gibi dursa da endişe edecek bir şey yok. Ancak askerin bileğinin masada bükülü beklediği gerçeğini de hiçbir zaman unutmayalım. Daha tam anlamıyla FETÖ yapılanmasını dahi bitiremedik. Ordu içerindeki Kemalist hücre uykuda. Ne zaman uyanacağını bilemeyiz. Türkiye’nin tam demokratikleşmesi ve sivilleşip normale dönmesi, vesayet zincirini kırar. Askeri vesayete kapı aralayan okullar kapatıldı. Lakin askeri müfredat değişmedi. Ak Parti sonrası vesayetin küllerinden doğmayacağını hiç kimse garanti edemez. İslami kültür havzası zayıfladı. Bunun yerine Türkçülük, milliyetçilik ve Atatürkçülük damarı güçlendi. 

Teğmenlerin bu çıkışı, mevcut perspektiften bakıldığında normal karşılanmalıdır. Biraz da iktidar suçludur. Bir çift sözümüz de, Cumhurbaşkanı tören alanından ayrıldıktan sonra resmi olmayan, vesayet kokan asker andını okuyan teğmenlere olsun. Eğer gücünüz ve yüreğiniz yetiyorsa, neden o andı Cumhurbaşkanının yüzüne okumadınız? 

Cumhurbaşkanının ve resmi protokolün tören alanından ayrılmasından sonra, kılıçlarını birbirine çatarak, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan 300-400 teğmene mi kalmış laik demokratik Türkiye Cumhuriyetini korumak? 

Bu ülkede yeniden asker-Ak Parti krizi istemiyoruz. Siyasi ve saldırgan üslup sahibi askerlere had bildirilmez ise yol olur. Tehdit içeren, eski Türkiye’ye ait  geleneksel andın okunması birilerine umut olmasın. Her şeye rağmen yeni yetme teğmenlerin bu pasif eylemini, ben bir darbe kalkışması olarak değerlendirilmesini doğru bulmuyorum. Benim için asıl önemli olan iktidarın ne yaptığı ve yapacağıdır. Çok seslilik, demokrasi, adalet, temel hak ve özgürlükler konusunda bir zihniyet değişiminin inşası tamamlanmalıdır. Atatürkçü ve milliyetçi damar beslendikçe bu tür naif olmayan eylemler kaçınılmazdır.

Ak Parti, hiçbir partiye nasip olmayan güç ve iktidarı yakaladı. Güç sarhoşluğu iyi değildir. Her haltı yiyip, yaptıklarımızın içerisine birazcık muhafazakar sos katmakla bu işler yürümüyor. Askeri de içine alan sosyolojik bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek zorundayız. Sadece sevap kazanmak için okuyup üflediğimiz Kur’an’ın emirlerini hayata geçirelim. Mezarlıklarda okunan, sosyal ve siyasal hayata karıştırılmayan bir din ile buraya kadar. Hz. Yusuf, bir köle olarak geldiği Mısır’ın siyasi ve sosyal yapısını nasıl değiştirip dönüştürdü?

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Cok yerinde bir yazi birinin cikip kemalizi hersedegildir M KEMALINDA HATALARI vardir diye bilmeli

Ahmet

Dağdaki teröristler ve sizler askerlerimizden epey korkmuşsunuz.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23